Psikoterapi Nedir ?

Yazar Yasemin BağrıaçıkPsikolog • 31 Ocak 2017 • Yorumlar:

Psikoterapi sürecini bilimsel ve sözlük anlamlarıyla açıklamadan önce bir öykü olarak

bakarsak; hayat bir açık denize benzer gemi ise kişinin hayatıdır. Kişi hayat gemisini

yürütmekle sorumlu kaptandır. Ne zaman ki fırtına koptu, yolu şaşırdı, girdaplar, başka

gemiler çıktı işte o zaman minimum risklerle güvenli denizlere ulaşabilmek için kılavuz

kaptan olarak psikoterapist devreye girer. İşte bu kılavuz kaptanla yapılan yolculuk

psikoterapidir. Kişi daha sonra hayat denizinde aynı veya benzer sorunlarla karşılaştığında

artık ne yapacağını gemisini nasıl kurtaracağını bilecektir.

Batı dillerindeki kelime anlamıyla psikoterapi İngilizcesi “psycho” olan, can ve ruh

anlamına gelen ve bir hastalık ya da bozukluğun tedavisi anlamına gelen “threapy”

kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Bu tanımlardan yola çıkarak sözlük anlamında

psikoterapi ruhsal yolla tedavi etmek şeklinde tanımlanabilir. Bu tanım psikoterapiyi tam

olarak açıklamaz. Kapsamı biraz daraltırsak psikoterapi danışanın medikal ve cerrahi yöntem

kullanmadan değişik yöntemlerle kişinin kendini iyi hisssetme, moralizasyon ve topluma

kazanma durumudur. Bu iyi hissetme, moralizasyon açısından bakıldığına her iyi hissetme

örneğin ;öğretmenin öğrenciye, ebeveynin çocuğuna, din adamının cemaatine, şamanın

halkına, doktorun hastasına yaptığı bilgilendirme, ikna gibi farklı uygulama ve yaklaşımlar

psikoterapi kapsamına girer. Böylece bu tanımda psikoterapiyi açıklamakta yetersiz kalır.

Psikoterapi bu geleneksel yöntemlerden daha farklı ve bilimseldir.

Psikoterapide ilk akla gelen psikiyatrik rahatsızlıklar ve ruhsal sıkıntılar olsa da, eş,

arkadaş, ve insan ilişkileri gibi ilişki zorlukları; kimlik karmaşaları ve arayışları, ahlaki

ikilemler, cinsel sorunlar gibi kişinin iç dünyasında olup biten zorluklar gibi pek çok problem

psikoterapi ihtiyacı oluşturur. Özetleyecek olursak psikoterapi zihinsel, duygusal ve toplumsal

sorunlarla bş etmekte yetersiz kalan kişi, çift ya da gruplara belli bir amaç ve plan dahilinde

belli teknik ve yöntemlerin duygusal bağ kurularak uzman kişilerce uygulanan bir tedavi etme

bilim ve sanatıdır. Bu yolculukta danışanın kendi yöntemiyle anlatıyı veya öyküyü kendi

sosyal ve kültürel bağlamından soyutlayarak kişinin bu öyküde altta yatan patolojik yapılarını

keşfetmesine yoğunlaşır. Bu keşifte kişi haberdar olmadığı birçok yönünü görecek ve

kendisiyle yüzleşecektir.

Psikoterapi iki kişi arasında geçen sıradan bir sohbet olmadığına, insan gelişimini

açıklayan felsefi ve bilimsel bir sistem olduğuna göre bu sistemin belirli yöntemleri, teknikleri

ve çeşitleri vardır. Bugün dünyada birçoğu kullanılmayan sekiz yüzün üstünde psikoterapotik

teknik olduğu iddia edilmektedir. Bu kadar çok teknik ve yaklaşımın olması belki de

insanların bu kadar çok çeşitli olmasından kaynaklıdır. Bunların başlıcaları başlıklar halinde

şunlardır:

 Psikianalitik yaklaşım

 Bilişsel davranışçı yaklaşım

 Dinamik yaklaşım

 Varoluşçu yaklaşım

 Hümanistik yaklaşım

 Sistemik yaklaşım vb.

Kullanılan bazı yöntemler ise; grup terapileri, EMDR, hipnoterapi, çizim teknikleri,

oyun terapisi, sanat terapi vb.

Nasıl ki her insanın parmak izi farklıysa kişilik yapısı, gelişimi ve kültürü gibi bir çok

özelliği de farklı olduğundan her teknik her insanda aynı etki ve sonucu yaratmaz. Orlinsky ve

Howard (1986) 35 yıla yayılan bir araştırmanın sonuçlarını incelemişler ve terapinin ana

unsurunun kullanılan kurama değil danışanla empatik ve önyargısız olarak kurulan bir bağ

olduğuna işaret etmişlerdir. Psikoterapi sürecinde terapist ile danışan arasında bir güven

ilişkisi kurulmalı, danışan anlaşılmalı, danışanın ne söylediği kadar nasıl söylediğine, neleri

önemsediğiyle de ilgilenilmeli. Yani satır araları iyi okunmalıdır. Yardım amacıyla gelen

danışanın yalnızca sorunlarıyla değil, çocukluğuyla, korkularıyla, endişeleriyle de

ilgilenilmeli, odaya getirdiği kişiliği, kültürü ve yaşanmışlıklarıyla bir bütün olarak kabul

edilmelidir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta da danışanını üzerinde güç arzusu

doyurulacak bir nesne olarak görmemesidir. Danışanın terapiste güvenmesi, gerçekten

işitildiğini, aynı duyguların paylaşıldığını, anlaşıldığını hissetmesi, terapistinin yardım etme

becerisine, bilgisine ve hünerine sahip olduğuna, iyileşeceğine inanması başarılı bir terapi

sürecinin anahtarlarıdır.

Sonuç olarak neden psikoterapi almalıyız ?

 Kendimize bakabilmeyi öğrenmek, kendi sistemimizden kaynaklarla yüzleşip bu

durumu çözebilmek için.

 Her zaman içimizde daha uzak hedeflere gidebilme kabiliyeti olduğunu görmek için

 Hayatta ki en büyük kaybın ölüm değil, yaşarken içimizde ölen şeyler olduğunu

öğrenmek ve onları yaşatmak için.

 Hayat oyununda yaşadıklarımızın ya kazanç ya da öğrenme olduğunu fark etmek için.

 Asıl gerçeklerin içimizde olduğunu, dışarının sadece bir rüya olduğunu fark ederek

uyanmak için.

 Bir takvim yaşı olmasa “kaç yaşındasınız?” sorusunu yanıtlayabilmek için.

 Kendimizi kötü hissettiren şeylerin aslında bizim onlara yüklediğimiz anlamlar

olduğunu öğrenmek için.

 İnsanın hayal edip, inandığı seyleri başarabileceğini, merdiveni tırmanmak için başka

güce değil iç gücünüze ihtiyacınız olduğunu görmek için.

 Kötü olasılıkları hesaplarken güzellikleri kaçırmamak için.

 Birlikteliklerde önemli olanın aynı düşünmek değil, birlikte düşünebilmek olduğunu

fark edebilmek için.

 Mutlu evliliğin doğru kişiyle olmakla değil, doğru kişi olmakla olacağını kavramak,

değişime önce kendimizden başlamak için.

 Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkaracağını, keskin sirkenin küpüne zarar vereceğini tam

manasıyla kavramak için.

 Ya çaresiz yada çarenin siz olduğunu öğrenmek için.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yasemin Bağrıaçık Psikoloji, Aile Danışmanlığı Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)