Sanki Hiç Başaramamışçasına...
Yazar Nur Eda Kaplan • Psikolog • 21 Mayıs 2019 • Yorumlar:
Sadece kişinin kendisi değil herkese göstermek istiyordu. Sadece kendiyle yetinemezdi, herkesin duyması lazımdı. Yetinemiyordu bununla. Sadece bunlarla tatmin olamıyordu. Başarılı bir kişi olduğunu herkese göstermeli, herkes bilmeliydi. Sanki herkes bilse tatmin olacaktı. Artık yeterli gelecekti. Artık herkesi gözü onun üzerinde olacaktı. Üst nokta buydu belki de. Herkese başarılı olduğunu gösterebilirse eğer kendisinin başarılı olduğuna, değerli olduğuna, söz sahibi olduğuna inanacaktı. İnsanlara artık neden sorusunu yöneltmeden bilecekti değerli bir insan olduğunu, başarılı olduğunu, akıllı olduğunu, sözü sayılan biri olduğunu! Herkes işaret edecekti parmağıyla onu. "Bak bu o" diye. Peki bu o diye işaret ettiklerinde yetecek miydi? Sanmıyorum, hiç sanmıyorum hemde. Herkesin gösterdiği, o dediği kişi, o yöneltilen bakış ondaki değerlilik hissinin tatminine değil tam aksine değersizlik hissi yaratmaya devam edecekti. Sanki bu o diye gösterilirse eğer sürekli kusurları konuşulacağını düşünecekti. Onun aralarında bulunmadığı yerdeki ona yöneltilen o bakışlar, belirsizliğim içini dolduramadığı yerdeki boşlukla kendini yitirmeye devam edecekti. Yok edecek sanki bu durum onu. Yada aslında zaten o kendini yok etmeye devam ediyordu.
Bakış, bak bu o diye işaret edilen o bakış! Sanki baş edilemeyecek gibi olan o bakış. Sanki hep kusurları vurgulayan, sanki hep ezecek gibi hissettiren. Ne kadar başarılı olmak için yükselmeye çabalasa da hep çukurdaymış hissi veren. Böyle şartladıkça, çabaladıkça eksikliğinden tutunmaya devam edecekti. Yine çökecekti sanki hiç değerli hiç başarılı olamamışçasına. Yine de bir şekilde toparlayacaktı işte, "bak bu o" denilene kadar. İçinden çıkılamayan bir kısır döngü gibi. Bu kısır döngü tam da başarısızlık hissine dair. Ona atfedilen, içindekilere atfedilen eksikliğine dair. Sanki hiç başaramayacakmışçasına, sanki hep yok sayılmışçasına...