ŞANS ve MUTLULUK

Mutluluk Biraz Bilgi Biraz Yorum Biraz da Şanstır

Dikkatinizi neye verirseniz onu hayatınızda önemli hale getiri ve zamanla her şeyde dikkatinizi verdiğiniz şeyleri görürsünüz. Aslında her şey küçüktür. Siz önemserseniz büyür. Hayat da böyledir. İstemediğiniz şeyleri önce fikrinizde, sonra zikrinize alır bir süre sonra hayatınızın gerçekleri arasında yaşamaya başlarsınız. Yani geçeğiniz olur. Olumlu veya olumsuz düşünmek bir alışkanlık. Alışkanlıklarınızın yansımalarından memnun değilseniz hayata bakışınızı ve yorumlarınız değiştirmeyi öğrenebilirsiniz. İşte Hintli bir ustanın çırağı arasında geçen öykü bana olumlu düşünmek için olumsuzluklara ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu hatırlattı.

Öykü

Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir.
Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak, döndüğünde, yaşlı usta, ona bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler.
Çırak, yaşlı adamın söylediğini yapar ama içer içmez
ağzındakileri tükürmeye baslar.
Tadı nasıl? ' diye soran yaşlı adama öfkeyle 'acı' diye cevap verir.

Usta çırağını kolundan tutar ve dışarı götürür. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına giderler ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyler.
Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu
koluyla silerken usta, ayni soruyu sorar:


'Tadı nasıl?'
'Ferahlatıcı' diye cevap verir genç çırak.
'Tuzun tadını aldın mı? ' diye sorar yaşlı adam,
'hayır' diye cevaplar çırağı.

 

Bunun uzerine yaslı adam, suyun yanına diz çökmüş çırağının yanına oturur ve şöyle der:

Yaşamdaki acılar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok.
Acının miktarı hep aynıdır. Ancak bu acının şiddeti, neyin içine
konulduğuna bağlıdır.
Acın olduğunda yapman gereken tek şey acı veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir.
Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.

Tavla ve Satranç Bakın Nasıl İcad Edildi?

Pers imparatorunun baş veziri Büzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu, dünyanın en popüler oyunlarından biridir. Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun, zamana böylesine direnmesi son derece etkileyici.

Senenin bir'liği olarak tavla bir tanedir. Tavlanın içindeki karşılıklı 6'şar hane 12 ayı temsil eder. 15 açık ve 15 koyu renkli pul, Ayın 15 gece ve 15 gündüzünü simgeler. Karşılıklı 12'şer hane günün 24 saatidir.

Eski zamanlarda Hint İmparatoru, satranç oyununu Pers İmparatoruna, yanında bir mektup ile hediye olarak göndermiştir. Mektubunda oyunla ilgili hiçbir açıklama yapmazken şöyle bir mesaj yazmıştır:
Pers İmparatoruna;
Kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyor ise
O kazanır.
İşte hayat budur...

Pers İmparatoru dönemin en alim veziri olan Büzur Mehir ile bu mesajı paylaşarak, ondan oyunu çözmesini ve kendisinin de karşılık olarak Hint imparatoruna hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini ister. Vezir, haftalarca çalıştıktan sonra gönderilen 'Satranç'ın her taşının hareketlerini ve oyunun stratejisini çözer daha sonra da 10 günde "Tavla"yı icat eder ve imparatora sunar.

Hint İmparatoruna tavla oyunuyla birlikte gönderilmek üzere şöyle bir mesaj hazırlanır:
Hint imparatoruna;
-Evet, Kim daha çok düşünüyor,
-Kim daha iyi biliyor,
-Kim daha ileriyi görüyor ise
-O kazanır.

AMA BİRAZ DA ŞANSTIR
İşte hayat budur.

Şimdi ne kadar şansız olduğunuzu düşünerek talihsizliğinize odaklanırsınız. Ya da “Şansın hazırlıklı zihne geleceğine inanır” Kendinize şans tanırsınız.

Seçim Sizin.

Bu yazının telif hakkı Adil Maviş’e aittir. Kaynak gösterilerek yayınlanabilir. Makaledeki bilgilere dayanarak herhangi bir teşhis ve tedavi uygulanamaz. Adil Maviş kendi geliştirdiği ve kişinin içsel dinamiklerini en üst seviyede kullanılabilmesine dayalı koçluk ve bireysel danışmanlık hizmeti vermektedir. Bu bağlamda alacağınız hizmet teşhis ve tedavi kapsamında değildir. 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)