Şehir Trafiği
Yazar Ebru Özer • Aile Danışmanı • 11 Kasım 2019 • Yorumlar:
Hepimiz her gün işe veya bir yerlere gidip geliyoruz ve şehir trafiğinde zaman geçiriyoruz. Başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istedim. İş yerime gitmek için işlek bir caddede seyir halindeyken trafik ışıklarında arabasını çalıştıramayan ve panik içinde marşa basmaya çalışan bir hanımefendi sürücüyle yan yana geldim. Trafik oldukça yoğundu ve arkada bekleyen öfkeli kalabalığın kornaları bağrışmaları kulak tırmalıyordu. Benim arabayı babamdan kaçırıp o acemi zamanlarımda ışıklardaki korkumu anımsattı. Hiç yapmadığım birşey yaptım arabayı durdurdum ve hanımefendinin yanına gittim ve yardım teklif ettim. Öfkeli kalabalığın korna sesleri arasında arabadan indi ve hemen yan taraftaki kaldırıma geçti . Stresten yüzü kızarmış ve ter içinde kalmıştı. Hemen biraz ötedeki kaldırıma yakın yere arabasını çekmeyi başardım. Başardım diyorum zira araba hiç alışık olmadığım bir modeldi. Kalabalık bunlar bir iken iki oldular dercesine bana bakıyordu bu arada acayip küfürleri de kulağım işitiyordu malesef. Bu sefer benim araba meydanda kalmıştı ve bütün öfke bana yönelmişti. Benim bu hareketi yardım olsun diye yaptığımın bir önemi kalmamıştı. Bu arada yeşil ışık süresini tamamlamak üzereydi ve arkadaki kalabalık iyice sinirlenmişti. Sadece yaşlı bir amca gülümseyerek sakince bizi izliyordu. Sonra çok üzülen hanımefendinin yanına gittim onunla konuşurken amca da çıkageldi. İnsanımız sabırsız kızım dedi neyse çok ça teşekkür bolca küfürden sonra oradan ayrıldım. Sonra düşünmeye başladım.Hangi ara yardımseverliğimizden ödün verdik? Hangi ara bu kadar öfkeli olduk? Tamam belki arkadaki insanlarımızın da yetişmesi gereken bir yerleri vardı peki bunu öfkelenmeden bağırmadan yada küfretmeden ifade etmenin başka yolu yok muydu gerçekten(?)….
Öfke bir kere geldi mi akıl gider derdi büyüklerimiz . Sanki içimizdeki bir çağlayan var ve o çağlayanı durduramıyoruz. Peki ne yapabiliriz? Hiç öfkelenmeyen insan olur mu ya da olursa ne kadar sağlıklıdır? Kavramamız gereken hiç öfkelenmemek değil …Trafikte ,sokakta,işyerinde yansıttığımız öfke bir miktar sağaltım sağlasa da altta yatan bataklığı hiç kurutmuyor. Bataklıktaki sivri sineklerden hiçbir zaman kurtulamıyoruz. Öfkemiz sadece hedef değiştiriyor,bu durum aile içinde sıkça yaşanıyorsa sizi izleyen çocuklarınızda kendi yaşantılarında uygulamaya koyuluyorlar. Onlar da belki akran zorbalığıyla öfkelerini yansıtacak yeni alanlar bularak ilerliyorlar.
Bastırılmış öfke depresyondan panik atağa çok farklı bir yelpaze içinde kendini gösterebiliyor. Tabi bedenimiz de bundan nasibini alıyor. Hayat kalitenizi düşürerek ağrı çeken depresif bir ruh hali içine düşebiliyorsunuz. İşte öfke duymanız için nur topu gibi yeni sebepleriniz oldu.
Öncelikle bu duygunun normal olduğunu kabul etmekle işe başlamakta yarar var. Öfke bastırıldığında ya da yansıtıldığında sorunlar çözülmüş olmuyor. Yüzleşmek zorunda olduğumuz kaçınılmaz gerçeği ertelemiş oluyoruz. Hangi durumlarda bunu yaşıyoruz iyi analiz etmek gerekir. Agresif tavırlar ve sık sık öfkelenmek her durumla baş etme yöntemimiz mi? Agresif insanların başkalarıyla olan ilişkilerinde hakim duruma geçme gibi bir çabalarının olduğu ve bunda başarılı olurlarsa sorunlarını çözmüş gibi hissetmeye meyilli oldukları saptanmış.
Sağlıklı insan öfkesini de mutluluğunu da sevgisini de uygun ortamda uygun biçimde uygun bir ifadeyle gösterebilen ve bun benlik bütünlüğü içinde yapabilen insandır …
Sevgiyle….