Takıntılı Mısın?
Yazar Merve Alkan • Psikolog • 26 Temmuz 2019 • Yorumlar:
Yıllık izinlerini kullanmak üzere tatile çıkan bir aile düşünün. Her şey iyi güzel giderken yolun belli bir mesafesini gitmişken aile bireylerinden birinin aklına "Acaba ben prizleri kontrol ettim mi? " Düşüncesi beynini kemirmeye başlamıştır. Bir türlü bu düşüncenin üstesinden gelemiyor. Bu sefer etrafındakileri huzursuz etmeye ve şüphelendirmeye başlıyor. Diyor ki hadi geri dönelim. Benim için rahat etmeyecek kontrol etmem lazım. Oysa evden çıkarken her şeyi tek tek kontrol etmişti. Fakat bu düşünce istemsizce aklına geliyor evet belki kontrol etmiş olabilir ama bu sefer unutmuşta olabilirim diyerekten yolu geri dönüyorlar. Eve döndüklerin evde her şey normal prizler çekilmiş hiçbir sorun yok fakat aile bireyi ikna olmakta zorlanıyor…
İşte bu örnekte olduğu gibi biz buna takıntılık tıbbi adı ile Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) diyoruz. Bu örnekleri istediğiniz gibi türetebilirsiniz. Markete çıkıp acaba kapıyı kapattım mı? Veya selamlaştığınız birisiyle tokalaştığınız elleri temiz miydi? Bazı kişiler; Her gün evini siler süpürür tek tek ocakların düğmelerine kadar siler, lavaboyu 10 dan fazla yıkar ertesi gün yine aynı şekilde temizliğe devam eder. Misafir geldiğini düşünürsek, misafirler gittikten sonra sabaha kadar koltukları siler durur…
Evet, ne kadar zor ve yorucu görünüyor dimi günümüzde en yaygın olanı da temizlik takıntısıdır. Bunu yani davranış odaklı ise kompülsif olarak adlandırırken başka bir çeşidi ise düşünce takıntılığıdır. Bunun adı da obsesif takıntılıktır. Kişi düşüncelerine sahip çıkamaz her an herkese karşı rezil olma korkusu, kişinin zihninde uzaklaştıramadığı fikirler ve düşünceler. Bazen saçma olduğunu düşünseler bile bunu çok yoğun yaşarlar ve huzursuzluğa doğru giderler bunun sonucunda da anksiyete başlar. Örneğin; Evde ailesiyle birlikte oturan adamın anlık "kontrolümü kaybeder eşime karşı öfke kontrolümü sağlayamazsam zarar verir miyim? " şeklinde düşünüp huzursuz olabilir. Ve ya çocuğu emzirirken kontrolü kaybedip onu boğabilirim düşüncesi… Bu örnekleri de arttırabilirsiniz. Takıntılık kişilere önemli ölçüde sıkıntı ve zarar verir bunun yanı sıra zamanının tümünü çalar. Günlük işlerini aksatır, kişiler ilişkilerinde sıkıntı yaşarlar. Temizlik, düşünce takıntılığın yanı sıra başka takıntılarda mevcuttur bunlardan bazılar;
Dini içerikli Takıntılar; Dini inançları yoğun yaşayan kesimlerde sık görülen bir takıntılıktır. Daha önce gözlemleme şansı bulduğum bu takıntılık kişi inançlarının tam tersi bir düşünce içerisine giriyor olmasıdır. Örneğin; Dini ibadetlerinin yerine getiren kişinin namaz sırasında "Allah’ın varlığından şüphe duyma" şeklinde düşüncelerden kendini alıkoyamıyor.
Simetri, düzen Takıntısı; Kişinin tüm yaşantısı simetri ve düzen içerisinde olmalıdır. Buna örnek verecek olursam; evdeki tabloların aynı hizada olması ve bibloların aynı yöne bakıyor olması gerekir. Halının püskülleri ters değil birbirinden ayrılmış şekilde dümdüz olmalıdır.
Dokunma Takıntısı; Bir eşyaya dokunma gereksinimi hissederler. Örneğin; Evden çıkmadan önce anahtarlığın üzerinde asılı duran aile tablosuna dokunmadan çıkarsa ailesinin başına olumsuz bir olay gelecekmiş gibi hisseder.
Sayma Takıntısı; Günlük işlerini belli bir sayıya kadar saymadan yaparsa işlerinin rast gitmeyeceğini düşünür. Örneğin; Kızını okula yollayan anne dört kez "Allah zihin açıklığı versin" demezse başına bir şey geleceğinden endişelenir.
Evet, bu takıntılıkların çeşidi oldukça fazla. Peki, sizde takıntılık var mı? Ve ya hangi takıntılık ile baş ediyorsunuz? Görülme sıklığı ve tedavi çeşitleri nelerdir? Buyurun hep birlikte bakalım…
Yapılan araştırmalara göre takıntılık en sık görülen, dördüncü sırada yer alan ruhsal bir hastalıktır. Türkiye’de 2 milyon, dünyada 180 milyon kişide görülmektedir. Ve genellikle ergenlik döneminde 20 ile 30 yaş aralığında başlar. Erkeklerde kontrol kompülsiyonlar kadınlarda ise temizlik kompülsiyonlar sık görülmektedir. Genelinde ise kadınlarda daha sık rastlanır. Bu hastalık genelde yavaş yavaş ortaya çıkar. Nedenleri arasında birçok faktör vardır. Daha önceki yazılarımda belirtmiş olduğum gibi genetiklik söz konusudur. Aile de daha önce OKB tanısı konulmuş biri varsa kişide görülme olasılığı çok yüksektir. Doğum, lohusalık, kayıp, cinsel istismar, aile ve ya toplum baskısı bu hastalığı ortalığa çıkarır. Baskıların fazla olduğu yerler olabiliyor, "sakın onu yapma baban görür, sakın ha günahtır! " gibi ergenlikte söylenen baskın sözler çocuğun bilincinde suçluluk psikolojisini ortaya çıkarıyor. Bu yüzdendir ki 20 li yaşların başında ortaya çıkması.
Pek çoğumuz batıl inançlara inanır ama bilmezler ki nelere sorun açar… Siyah kedi gördün üç kere saçını çek, kötü bir şeyden bahsedildiğin de üç kere tık tık tık tahtaya vurup aman şeytan kulağına kurşun denmesi, korktuğunuzda baş parmağınızı dişlerinizin arasına koyup üç kere kafanızı yukarı kaldırmak… Evet, bunlarda nedenleri arasında yer alıyor.
Peki, hastalığın tedavisi var mıdır? Diyenler için, her hastalığın olduğu bu hastalığında tedavi mümkündür. Yavaş yavaş ortaya çıkan bir hastalığın tedavi süreci uzun olur. Sabırla başlarsanız sonucunu alacağınız bir tedavi süreci ortaya çıkacaktır. Takıntılığı olan kişilerin kendi hastalıkları konusunda iç görüleri yoktur. Bu yüzden aile ve sosyal çevrelerine çok iş düşmektedir. Örneğin çöpün yanından geçtiğinizde üstüne kir bulaştığını düşünerek kıyafetlerini ve ellerini saatlerce yıkayan bir hastaya "hayır kir bulaşmamıştır" demek yerine kirin bulaştığını elini ve kıyafetlerini tekrar tekrar yıkamamak için direnmelisin düşüncesini aşılamak ve hastadan çok büyük beklenti içine girmeden bunu başarması istenir. Yine söylemek gerekir ki zor bir süreç fakat imkânsız değil. Önce kendinize sonra psikoloji bilimine güvenin.