Spermatosel
Testisin üzerinde ve arkasında yer alan, küçük, ağrısız kitlelerdir. İçerisinde ölü spermatozoalar bulunan kistik bir oluşumdur. Spermatozoaların birikmesi sonucu kistik yapı meydana gelmektedir. Nedeni bilinmemektedir. Ağrı yapmaz. Hasta skrotumun içinde testisden ayrı, testisin arka üst tarafında bir sertlik veya şişlik olduğunu fark eder. Muayene ve ultrason ile tanı koyulur. Büyük hacimlere ulaşmadığı takdirde tedaviye gerek yoktur. Çok büyürse ameliyatla çıkarılır.
Orşit
Değişik mikroorganizmaların kan yoluyla testise ulaşması sonucu gelişen testis enfeksiyonudur. E. Coli, stafilokok, streptokok, klebsiella ve psödomonas en sık rastlanan mikroorganizmalardır. Özellikle kabakulak orşiti sık görülmesi nedeniyle özel dikkat gerektirir. Puberteden önce oldukça nadirdir. Kabakulak orşitleri parotitislerin %20-35’inde görülür. Bazen parotit olmadan da orşit görülebilir. Genellikle parotitisden 3-4 gün sonra başlar, skrotum eritemli ve ödemlidir. Ateş 40 dereceye ulaşabilir. Epididimitde görülen karakteristik üriner semptomlar yoktur. Kabakulak orşiti olan vakaların %30’unda spermatogenez geri dönüşümsüz olarak hasar görmüştür. Etkilenen testiste atrofi görülür. Orşitlerde testis büyümüş, hassaslaşmıştır. Skrotum cildi kızarık ve kalınlaşmıştır. Hastanın ateş 40 dereceye çıkabilir.
Tedavide antibiyotikler, analjezik ve ateş düşürücüler, spermatik kord çevresine anestezi, yatak istirahati ve lokal soğuk-sıcak uygulanması yararlıdır. Testisin yukarı asılması hastayı rahatlatır.
Epididimit
Değişik mikroorganizmaların epididime ulaşması sonucu gelişen epididim enfeksiyonudur. Psödomonas, enterobakter, N. Gonorhoea ve C. Trachomatis gibi mikroorganizmalar etkendir. Akut veya kronik iltihabı şeklinde görülür.
Kronik durum,ya testis vereminde ya da testis frengisinde olur. Akut iltihaplarında mikroplar idrar dış deliğinden veya vücudun başka bir odağından kan yolu ile gelirler. Gençlerde daha seksüel bulaşıcı hastalıklar daha sıktır. Yaşlılarda idrar yaptırmak amacı ile idrar yollarına konulan sonda v.s gibi sebeplerden sonra olur.
Skrotumda aniden başlayan şiddetli ağrı vardır.Yüksek ateş, titreme, bulantı kusma görülür. Skrotum büyümüş ve derisi kızarıktır. Epididim hassastır. Önceleri epididim skrotumdan ayırd edilirken daha sonraki saatlerde skrotumda tek bir kitle halinde palpe edilir. Kitle önce sert, daha sonraları kısmen yumuşar.
Tedavi; antibiyotik, yatak istirahati, soğuk kompresyon, spermatik kord çevresine anestezi uygulanabilir. Seksüel ve fiziksel aktivite kısıtlanır.Epididimitler iyi tedavi yapılırsa komplikasyonsuz iyileşir. İyi tedavi yapılmaz ise kronikleşir, infertiliteye neden olabilir, hatta skrotal fistül gelişebilir.
Testis Torsiyonu
Testis torsiyonu, testisin önemli bir hastalığıdır. Bu hastalıkta testislere kan taşıyan damarların bulunduğu spermatik kordon kendi etrafında burulmakta, spermatik damarlar kan taşıyamamakta ve eğer bu durum erken bir zamanda düzeltilmezse testis nekroze (kangren)olmaktadır. Torsiyon riski, puberte döneminde en fazladır. Ameliyat edilmemiş inmemiş testislerde de risk yüksektir.
Tedavi: Torbalar üzerinden ya da kasıktan bir kesi ile yapılacak acil cerrahi girişimle testis ve epididimin gözden geçirilir. Canlı iseler testis ve epididim detorsiyone edilirler ve torba içine tespit edilirler. Kangrene olmuş iseler ameliyat yapılarak çıkarılırlar. Torsiyona neden olan anomali diğer testiste de olabileceğinden karşı taraftaki testisin de skrotum içerisine tespiti aynı seansta yapılır.
Testis Tümörü
Testis tümörleri 15-35 yaş arasında en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Erkeklerde görülen habis tümörlerin %1 -2 sini oluşturur. Daha önce tedavisi zor ve tehlikeli olarak tanımlanan testis tümörlerinde, günümüzdeki gelişmelerle erken tanımlandığı durumda oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınmakta ve yaşam oranı % 95 lere çıkmaktadır.
Olguların yaklaşık % 95 inde tümör doğrudan spermatozoa üreten dokudan kaynaklanır. Testis tümörlerinin sebepleri bilinmiyor ama risk faktörü olarak inmemiş testisi olanlarda hastalığa yakalanma daha fazladır. İnmemiş testis daha sonra cerrahi yöntemlerle indirilse bile bu risk devam etmektedir.
Testislerin birinde bazen ağrılı ama çoğu zaman ağrısız kitle veya büyüme, torbada ağırlık hissi, hidrosel (torbada sıvı birikmesi ) gibi belirtiler mutlaka doktor tarafından değerlendirilmelidir.
Erken tanı ile tümörün tedavi edilebilme şansı artabilir, tüm erkekler kendikendine testis muayenesi yapmalıdırlar ve şüpheli bir durumda doktor kontrolune gereksinim vardır. Değerlendirmede tümör marker olarak adlandırılan beta-HCG ve alfafetoprotein testleri istenebilir. Bazı tümör tiplerinde bu markerler yükselmeyebilir, ultrasonografi ve akciğer grafileri gerekebilir.
Tedavide tümörün tipine (seminom, nonseminom) ve evresine göre değişik tedavi yöntemleri mevcuttur. Olguların yaklaşık %95 inde tümör doğrudan spermatozoa üreten dokulardan kaynaklanır.
Seminomlar %40 görülme oranı ile en sık görünen tümördür. Nonseminomlar ise teratokarsinom, embriyokarsinom vs. farklı tip tümörlerden oluşur.
Tedavi tümörün türüne, yayılım derecesine (evre) bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Cerrahi Tedavi (radikal inguinal orşiektomi): Bütün testis ve çevre dokusu cerrahi olarak çıkarılır. Diğer testisinde de vakaların % 2-5' inde tümör bulunabileceği varsayılarak değerlendirilmelidir.
Radyasyon Tedavisi: Radyoterapiye duyarlı olan seminomlara uygulanabilir, ama nonseminomlar radyoterapiye duyarlı değillerdir. Tümörlerde cerrahi tedaviden sonra yan etkisi en az ilaçlar ile kemoterapi yapılır.
Bazı önemli konular:
-Çoğu erkek bir testisinin alınması ile kısır kalacaklarını veya cinsel aktivitelerinin yok olacağını sanır. Ancak bu yanlıştır. Karşı testis sağlam ise düşük ihtimaldir.
- Görüntü açısından alınan testisin yerine torba içine konulan ve normal testis görünümü veren protez testis takılabilir.
-Karnın arkasına yayılmış tümörlerde lenf bezlerinin alınması penisin sertleşmesini veya orgazmı olumsuz etkilemez ancak kısırlığa sebep olabilir. Bu bazen ilaçlarla düzeltilebilir.
-Radyoterapi de spermleri öldürücü etki gösterebilir. Genellikle tedaviden birkaç ay sonra düzelme görülür ancak yinede tedaviden önce önlem olarak sperm bankasında sperm dondurulması önerilebilir.
İnmemiş testis:
Gizlenmiş testis (kriptorşidizm) kelimesinden gelir. Çocuğun rahim içi gelişmesinde testis karın içerisindedir. Doğum yaklaştıkça testis torbaya doğru inmeye başlar.Doğumdan itibaren de torbaya yerleşir. İşte bu inme sürecinin herhangi bir sebeple engellenmesi testisin yukarıda kalmasına neden olur. Yenidoğanda görülme sıklığı % 2-5 dir.
Nedenleri:
Bazı hormonal ve mekanik nedenler sorumlu tutulmaktadır.
-Bu sebeplerin başında torbanın(skrotum) gelişmemesi gelir.
-Diğer bir sebep testisi aşağı çeken kasların gelişmemesi veya inişi engelleyen fıtık gibi bir sebebin olmasıdır.
Testis torbada olmayınca gelişmesi bozularak fonksiyonlarını yerine getiremez.
Testisin Fonksiyonları:
-Testestron denen erkeklik hormonunu salgılamak
-Üremeyi sağlayan sperm hücrelerini meydana getirmek.
Yerinde olmayan testislerde,erkeklik hormonu eksikliği nedeni ile buna bağlı belirtiler olur.Yerinde olmayan testislerde kanser daha sık oluşmaktadır.
Belirtileri:
-Torbada testis ele gelmez.
-Kasıkta ele gelebilir.
-Çok defada belirti vermez. Bazen ağrı yapar.
Genellikle,anne ve babanın dikkatinden kaçabilir.
Tedavi:
Bir testis normal inişini yapmazsa testis dönmesi ve harabiyeti gelişeceğinden erkenden tedavi edilmelidir.
-Hormon Tedavisi: Ameliyattan önce denenmelidir. Özellikle çift taraflı inmemiş testislerin nedeni hormonsal olduğundan denemekte fayda vardır. Böyle bir hormon denendikten sonra 2-4 ay beklenilir hala inmemişse ameliyat yapılır.
-Hormon tedavisi fayda vermeyen durumlarda ve fıtık v.s gibi zaten cerrahi müdahale uygulanacak vakalarda ameliyat yapılır.
Ameliyat yaşı eskiden 5 yaşına kadar beklemek şeklinde uygulanmışsa da artık modern tıpta çocuklarında çekinmeden narkoz altında ameliyat yapılabilmesi nedeni ile bugün 3 yaşı uygun görülmüştür.Bu yaştan sonra ameliyat yapılırsa testis fonksiyonlarının kaybolması muhtemeldir.