Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Yazar Zeynep PınarPsikiyatrist • 6 Ocak 2016 • Yorumlar:

TSSB II. Dünya Savaş’ından sonra psikiyatri literatürde yerini almıştır. TSSB’ye savaş sonrası nevrozda denilmiştir. Abraham Kardiner (1941) TSSB’de fizyolojik hiperaktivitenin en belirgin belirti olduğunu ortaya atan ilk bilim adamıdır.

TSSB’nin önemli bir psikolojik rahatsızlık olarak tanınması ABD’de 1970’lerde Vietnam Savaşı dönemine rastlamaktadır.

Yaşanan doğal bir afet (deprem, sel) veya bir olay (savaş, cinayet, trafik kazası) gibi yaşamı tehdit eden bir olay ve durumdur. Travma sonrası mağdurlar %10-20 olaydan kısa bir süre sonra düzelmektedir. Yaşananan travmaya maruz kalanların yaklaşık %70 bu travmadan etkilenerek “stres tepkileri” (akut stres bozukluğu) gösterirler. Geriye kalan %10-20 ise uzun süre “stres tepkileri” (TSSB) göstermektedir.

Yaşanan travmatik olay karşısında herkes “stres tepkileri” gösterir. Bu olağanüstü durum ve olaya bir dönem için, herkes anormal tepkiler vermektedir. Travmaya maruz kalan kişi bu stres tepkilerini sürekli gösteriyorsa TSSB tanısı konur.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri

  • Travma
  • Tekrarlama belirtileri
  • Kaçınma belirtileri
  • Aşırı uyarılmışlık belirtileri
  • Süre ölçütü
  • Sosyal, mesleki yada diğer alanlardaki işlevselliğin bozulması

DSM-IV Tanı Ölçütleri

A. Kişi aşağıdaki her iki durumu da içeren bir travmatik olaya maruz kalmıştır:

  • Kişi gerçek ölüm veya ölüm tehdidi, veya ciddi yaralanma, veya kendi veya başkalarının beden bütünlüğünü tehdit eden tehlikeli bir olay veya olaylar yaşamış, şahit olmuş veya karşılaşmıştır,
  • Kişi yoğun korku, çaresizlik veya dehşet duyguları yaşamıştır.

B. Travmatik olay aşağıdaki bir (ya da daha çok) yolla sürekli yeniden yaşanmıştır:

  • Olayın düşünceler, şekiller, anımsamalar ile tekrarlayıcı, zorlayıcı ve acı veren şekilde hatırlanması. Not: Küçük çocuklarda travmanın çeşitli yönlerini ve temalarını içeren tekrarlanan oyunlar olabilir.
  • Olayın acı veren tekrarlayan rüyalarla görülmesi. Not: Çocuklarda, tanımlanamayan içerikli korkutucu rüyalar olabilir.
  • Travmatik olay tekrarlıyormuş gibi davranma veya hissetme ( olayı yeniden yaşama duygusu, illüzyonlar, halusinasyonlar, uyanırken veya alkollüyken olanlar da dahil dissosiyatif flashback atakları).
  • Travmatik olayı sembolize eden veya temsil eden iç veya dış uyaranlarla karşılaşıldığında yoğun psikolojik sıkıntıçekilmesi.
  • Travmatik olayı sembolize eden veya temsil eden iç veya dış uyaranlarla karşılaşıldığında fizyolojik tepki gösterme

C. Aşağıdakilerden en az üçüyle tanımlanan, travmayla ilişkili uyaranlardan sürekli kaçınma ve (travmadan önce olmayan) bir genel yanıtsızlık, hissizlik durumu:

  • Düşünceler, duygular, veya travmayla ilgili konuşmalardan kaçınma
  • Travmayı anımsatıcı aktiviteler, yerler, insanlardan uzak durma çabası,
  • Travmanın önemli bir bölümünüAnımsayamama
  • Belirli aktivitelere katılımda ilginin belirgin azalması
  • Diğer insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma
  • Duygusal kısıtlılık (örn. sevgi duygularının hissedilmemesi)
  • Geleceğinin kısıtlandığı duygusu (gelecek, evlilik, çocuk veya normal hayat sürdürme umudunun olmayışı),

D. (Travmadan önce var olmayan) Sürekli aşırı uyarılma durumundan iki veya daha fazlasının bulunması:

  • Uykuya dalmada veya sürdürmede güçlük
  • İrritabilite veya öfke patlamaları
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Tetikte olma
  • Abartılı irkilme yanıtı

E. B,C ve D tanı ölçütlerindeki semptomların 1 aydan daha fazla sürmesi

F. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.

Epidemiyoloji

Kadınlarda %51-65 erkeklerde %60-75 travmatik bir yaşam olayıyla karşılaştıkları ortaya çıkmaktadır. Travma sonrası stres bozukluğunun travmatik yaşam olayı ile karşılaşan insanların %10-20’sinde ortaya çıktığı saptanmaktadır. TSBB kadınlarda başvurulan kaçınma durumu nedeniyle daha sık görüldüğü saptanmıştır.

Etiyoloji

Yapılan bazı araştırmalara göre kesin olmamakla birlikte bu hastalığın oluşumunda genetiğin rolünün olduğu düşünülmektedir. Ayrıca patolojik öğrenmeninde bu hastalığın oluşumunda etkili olduğu varsayılmaktadır. Kişilik yapısı (hassas bir yapıya sahip olmak) daha önce psikolojik herhangi bir rahatsızlık geçirmiş olmak, bu hastalığın oluşumunda zemin oluşturduğu düşünülmektedir.

Ayırıcı Tanı

Ayırıcı tanı başta panik bozukluk olmak üzere diğer anksiyete bozukluklarıdır. Travma sonrası stres bozukluğunu diğer anksiyete bozukluklarından ayıran temel özellik, saptanabilir bir travmatik olayın varlığı ayırıcı tanı yapmayı kolaylaştırmaktadır. Diğer anksiyete bozukluklarının kendine özgü belirtileri, örneğin fobi, obsesyon, kompulsiyon, spontan panik nöbetleri, travma sonrası stres bozukluğunda beklenen belirtiler değildir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)