Trigeminal Nevralji
Yazar Füsun Şahin • Fizik Tedavi Uzmanı • 9 Temmuz 2020 • Yorumlar:
“Delirten hastalık”, “Çıldırtan hastalık”, “Dünyanın en kötü ağrısı” gibi isimlerle anılan trigeminal nevralji hastayı yarattığı ağrı ile son derece rahatsız eden bir tabloya neden olur.
Trigeminal nevraljinin nedeni
Trigeminal nevralji trigeminal sinir kafa çiftleri denen kafa tabanında bulunan sinirlerden biridir. Sinir kafa tabanından çıktıktan sonra kulağın üst tarafından üç dala ayrılarak yüze yayılır. Bu dalların atar damar veya toplar damarların teması sonucu ağrı oluşturması durumuna Trigeminal Nevralji denir. Damarsal problemlerin yanısıra tümoral oluşumların sinire bası yapması, multiple skleroz gibi hastalıklarda da trigeminal nevralji gelişebilir. Ağrı etkilenen sinir dallarının yayılım alanlarında hissedilir.
Trigeminal sinir sağ ve solda 2 adettir ve beyin sapı denen bölgeden çıktıktan sonra 3 dala ayrılır:
-
İlk dal kişinin üst göz kapağı ve alnının hissini sağlar
-
İkinci dal alt göz kapağı, üst çene, burun ve deliği ve yanak kısmının hissini sağlar
-
Üçüncü dal ise alt çene ve iç kısmının hissini ve çiğneme ile ilgili bazı kasların fonksiyonunu sağlar
Bu dallardan genellikle birinin bazense daha fazlasının etkilenmesi ile en fazla alt çene bölgesinde sonra üst yanak ve göz bölgesinde şiddetli ağrılar ile kendini gösterir. İki ayrı dalın birlikte tutulması da görülebilir ama üç dalın tutulması çok nadirdir.
Her yaşta görülebilmesine rağmen genellikle 50 yaş üzerinde ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülmektedir. Genetik (ailesel) kökeni de olduğu düşünülmektedir. Bazı ailelerde damar yapılarının anormal olmasından kaynaklanan bir irritasyon sonucu trigeminal nevral geliştiği belirtilmektedir. Ancak genellikle nedeni saptanamaz. Multiple skleroz, kanser varlığı ve yüksek tansiyon risk faktörü olarak kabul edilmektedir.
Trigeminal nevraljinin belirtileri
Hastalık genellikle kendiliğinden, bir neden belirtilmeden başlar. Bazense hastanın öyküsünde bir travma, diş tedavisi gibi bir olay vardır. Alt veya üst çeneyi tutan dal ağrısı ilk aşamada diş apsesi veya diş ağrısı ile çok karışır ve hastalar tanı alana kadar bazı diş tedavileri geçirebilirler. Hastanın ağrısının geçmemesi üzerine Trigeminal Nevralji tanısı konur. Neden sonuç ilişkisi net olarak konulamamakla beraber sinirin zaten bir irritasyon (tahriş) altında olduğu, geçirilen travmatik olayların ağrının ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. Bir diğer düşünceye göre diş veya çene bölgesinde yapılan tedaviler sırasında sinirde meydana getirilen hasar nedeniyle hastalık ortaya çıkar.
Trigeminal nevralji 2 tip seyir gösterir. Klasik tip denen tipte hastanın etkilenen bölgesinde ağrılı ve ağrısız dönemleri olur. Ağrı genellikle kendiliğinden veya etkilenen bölge uyarıldığında ortaya çıkar. Klasik olmayan tipte ise ağrı hiç geçmez, ağrısız dönem yoktur, etkilenen bölge daha geniş bir alana yayılır. Ağrının yaygınlığı nedeniyle tanı biraz daha geç konulabilir. Klasik tip Trigeminal nevralji seyrinde ağrılı atak sonrası bazen hasta aylar hatta yıllarca ağrılı atak geçirmez. Zamanla ağrılı süreler artıp ağrısız süreler azalabilir.
Trigeminal nevralji aşağıdaki durumlarda tetiklenebilir:
-
O taraf cildine hafifçe dokunmak
-
Yıkama
-
Traş olma
-
Dişlerin fırçalanması
-
Burnu şişirerek nefes almak
-
Soğuk ya da sıcak içecekleri içmek
-
Hafif esintiye maruz kalmak
-
Gülmek
-
Konuşmak
Ağrı çok şiddetli zonklayıcı bir şekilde alt çene, üst çene, yanak veya göz bölgesinde hissedilir. Genellikle tek taraflıdır ama çift taraflı da görülebilir. Ağrı atakları birkaç saniye ile birkaç dakika arasında sürebilir. Bazı hastalarda bir günde yüzlerce atak olabilir ve hastanın hayatını çok olumsuz etkileyebilir. Ataklar sırasında hasta yüzünü buruşturarak durur, bu yüzden Trigeminal Nevralji’ye “Ağrılı Tik” de denir. Ağrı başlamadan önce etkilenen bölgede uyuşma ve karıncalanma hissedilebilir. Ağrı uyku döneminde de devam eder.
Trigeminal Nevraljide bulgular ve tanı
Muayenede saptanan tanı koydurucu bir bulgu yoktur. Ancak ağrının nöropatik paterni ve altında yatabilecek nörolojik hastalıklar düşünülerek dikkatli bir nörolojik muayene yapmak gerekir ki zaten bu durumda saptanan herhangi bir nörolojik bulgu olmaması tanı koydurur.
Çene hastalıkları, iltihaplı romatizmal hastalıkların çene tutulumu (romatoid artrit gibi), occipital baş ağrısı (enseden yukarıya doğru bazen de yüze yayılan baş ağrısı), boyunun üst segment sorunları da ayırıcı tanıda akılda tutulmalıdır.
Yine nörolojik tabloları dışlamak için beyin MR’ı ile değerlendirme, altta yatan damar patolojisi nedeniyle MR angiografi yapılabilir.
Trigeminal Nevraljide Tedavi
Trigeminal Nevraljinin klasik tedavisi ilaç kullanmaktır. En çok tercih edilen ilaçlar karbamazepin, gabapentin gibi antiepileptik ilaçlar, baklofen, benzodiazepin grubu sakinleştiricilerdir. laçların yan etkilerinden ziyade ayarlamada zorluklar vardır. Bazı hastalar ağrının azaltılması için yüksek doza ihtiyaç duyarlar ve yan etki görülme şansı daha fazladır. Antiepileptik ilaçların etkinliği belli bir süreden sonra azalır. Bu yüksek doza çıkıldığında ise toksik etkiler ortaya çıkar. Bu toksik etkiler kemik iliğine, böbrek ve karaciğere olabilir, bu nedenle bu hastalar kan değerlerini belirli aralıklarla kontrol ettirmelidirler.
Klasik bilgi olarak ilaçların fayda etmediği Trigeminal Nevraljide ameliyat önerilir. Açık veya kapalı yöntemlerle ameliyatlar yapılabilir.
Akupunktur: Vücuttaki enerji sistemlerini düzenleyerek etki eden akupunktur hem ağrının kontrolünde hem de uyku kontrolünde hem de psikolojik durumun düzenlenmesinde faydalanılabilen bir yöntemdir. Trigeminal nevraljide belirli ve önerilen noktaların kullanımı ile düzenleme sağlanırken bütüncül bakış açısı ile başka diğer problemlerin de tedavisi sağlanabilir.
Nöral terapi:
Ozon terapisi: Trigeminal nevraljili hastalardaki antioksidan mekanizmayı harekete geçirerek etki eden ozon tedavisi hem majör ozon denen kanı ozonlayarak verme hem de lokal olarak sinirin çıkış ve dağılım yerlerine uygulayarak bir tedavi olanağı sağlar.
Trigeminal nevraljili hastalar atağı tetikleyebilecek faktörlerden mümkün olduğunca uzak durmalıdır. Esintili, soğuk havalarda yüz korunmalı, çok sert, çok soğuk veya çok sıcak yiyeceklerden kaçınılmalı, diş sağlığına dikkat edilmelidir.