Tükenmişlik Sizi Ele Geçirmeden
Yazar Berna Ermiş • Psikiyatrist • 21 Kasım 2018 • Yorumlar:
Bu sabah yataktan kalkmakta zorlandım. Kemiklerimin ağrıdığını, halsiz olduğumu ve işe gitmek istemediğimi fark ettim. Bir süredir belirtiler başlamıştı ama geçeceğini düşündüm ve önemsemedim.
İşlerime yetişemediğimi düşünüyorum. Çökkün hissediyorum. Sanırım artık tükendim, gücüm yok. Mutsuzum kısacası. Doktora gitmek bir yana dursun, kimseden yardım istemeyi, derdimi söylemeyi bile denemedim. Ne de olsa yapılacak çok iş, hayatla ilgili kaygılarım ve beklentilerim vardı. Bana vakit yoktu…
Eğer size de bunlar oluyorsa tükenmişlik sendromu yanı başınızda duruyor olabilir. En sade haliyle ‘ruhsal ve fiziksel açıdan enerjinin tükenişi’ olarak tanımlayabileceğimiz bu rahatsızlık günlük hayatımızı önemli ölçüde etkiliyor.
Tükenmişlik sendromu açısından pek çok meslek günümüzde risk faktörü oluşturuyor. Bilişimin hızla ilerlemesi, yaşam ve iş koşulları insanları etkilemekle beraber tüketmekte, özellikle insanlarla yüz yüze çalışan, yoğun ve süreğen ilişkilerin hakim olduğu mesleklerde görülen bu durumun hem bireysel hem de kurumsal açıdan sorunlar oluşturabileceğini görüyoruz.
Tükenmişliğin aynı zamanda gereğinden fazla iş yükünü yüklenen, yaptığı işle ilgili yüksek standartları olan ya da tam aksine yaptığı işle doyum almayan bireylerde de ortaya çıktığı görülmektedir.
Tükenmişlik sendromu fiziksel, zihinsel ve duygusal belirtiler içerir.
Fiziksel belirtiler; kronik yorgunluk, güçsüzlük, enerji kaybı, sık baş ve bel ağrıları, bulantı, kas krampları, uyku bozuklukları gibi farklı bedensel yakınmaları içerir. Kalp ve damar sistemi rahatsızlıklarının oluşumuna zemin hazırlar.
Duygusal tükenmişlik bulguları ise depresif duygulanım, desteksiz ve güvensiz hissetme, kızgınlık, huzursuzluk ve tahammülsüzlük gibi olumsuz duygularda artış, benlik saygısında düşme, alınganlık, eleştiriye karşı aşırı duyarlılık gibi sorunlarla kendini gösterir.
Kendine, işine ve yaşama karşı negatif tutumlar ve doyumsuzluk ise zihinsel tükenmişlik belirtileridir.
Tükenmişlik sendromu fark edilip müdahale edilmediği taktirde kişinin ve toplumun yaşamını etkileyecek sonuçlara yol açar.
Aile içi sorunlar, işlevsellik düzeyinde, yapılan işin nicelik ve niteliğinde düşüş, sık hata yapma ve kazaların oluşması ve sonuçta iş kaybına kadar gidebilen bir süreci beraberinde getirebilir.
Yapılan işin özellikleri yanı sıra, kişinin bireysel özellikleri, sorunlarla baş etme yollarının ne kadar sağlıklı olduğu, sosyal desteğinin yeterli düzeyde olup olmadığı tükenmişlik düzeyini ve sonuçlarını etkileyen önemli etkenler arasındadır.
Sosyal desteğin, tükenmişliğe karşı tampon görevi oluşturduğu düşünülmektedir. Yakın devamlı ve ulaşılabilir aile ve arkadaş çevresine sahip olmanın bireye güven veren ve bireyi destekleyen nitelik taşıdığı için tükenmişlik riskini azalttığı bilinmektedir.
Tüm bu belirtiler ve sonuçlar gözetildiğinde tükenmişlik sendromunun erken tanı ve tedavisinin bireysel ve kurumsal olarak önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Tedavisinde, bireyin stresle baş etme yollarının güçlendirilmesi, gerek ilaç tedavileri gerekse psikoterapi yöntemleri ile bireysel dayanıklılığın artırılması hedeflenerek olumlu sonuçlar alınmaktadır