Tüketim Toplumu

Yazar Ebru ÖzerAile Danışmanı • 11 Kasım 2019 • Yorumlar:

Günümüzde giderek hakimiyetini daha da artıran tüketim, tüketim toplumu özellikle 1950’li yıllardan sonra bilimsel-teknik elitin öne geçtiği, insanlara kapitalizmin kitle üretimi ve kitle tüketimi hazcı bir yaşam biçimini dayattığı gözlemlenmektedir.

Çalışmak, başarmak gibi değerlerin yerini artık “nasıl harcamalı?” “nasıl eğlenmeli” tarzındaki normlara bırakmaktadır. Yemek yeme kültürü bile kendini internetten hazır yemek siparişi vermeye ayak üstü atıştırmalığa bırakmakta ve bu davranışın sonucu olarak da obezite baş göstermektedir. Obezite ile savaş artık bir kamu spotu olarak yerini almıştır.

Bugün çalışma toplumundan “boş zaman toplumuna “doğru gidildiğine dair yaygın bir inanç vardır. Aydınlanma entelektüellerinin kurmak üzere çıktıkları , aklın yönettiği bir dünyanın sakinini temsil eden ahlak bugün bütün ayrıntılarıyla karşıtına dönüşmüş durumda .Yani hazzı için bile kendini yormaktan kaçınan rahatlık ilkesinin önderlik ettiği tüketici tipi gelişiyor…

Endüstri uygarlığında üretim sürecinde endüstriyel mal üretme yerini bilgi üretimine bırakıyor. Her ne kadar iş tümüyle ortadan kalmasa da işgücüne duyulan ihtiyaç gittikçe azalmakta. Tam istihdamda son yıllarda gerilemeler ortaya çıkarken part-time çalışma modeli yaygınlaşmakta .Özellikle bazı işler tamamıyla ortadan kalkarken, yerini bazı mesleklerde artış gözlemlenmektedir.Bu meslekler tümüyle bilgi yoğun ve yaratıcılık gerektiren mesleklerdir Örneğin bilgisayar yazılımcılığı ve ağ üzerinden kullanılan sosyalleşme yazılımları son yılların özgün meslekleri haline geldi . Bu sebeple bazı yazarlar geleceğin etiğinin boş zaman etiği olacağını belirtiyorlar. İnsanların çalışma durumuna bakış açıları da değişti.Çalışmak artık insanlar için yaşamak için gereklilik olmaktan çok benliğini değerlendirme aracı olarak görülmeye başlandı.Fabrikalarda her gün aynı işi yapan ve kendi benliğine yabancılaşan insanlar ,yeni düzende çocuklarını daha yaratıcı işlere yönlendirip kendilerini gerçekleştirme duygusunu tatmine teşvik ettiler.Günümüzde entellektüel sermayenin giderek önem kazandığı ve fikri haklara ilişkin bütün koruma önlemlerine rağmen son derece hızlı ve yaygın kopya süreci , yenilikçi düşüncenin aynı zamanda motivasyonu da oldu.Yeni düşünceler kendini her zaman yenilemeye gayret ettiler.

   Modern dünya, modern toplum her ne kadar tüketim eğilimini arttırmakla suçlansa da , yenilikçiliğinde önünü açtı.Dikkat etmemiz gereken insan olma yolculuğumuzun önemini hatırlamaktan geçiyor.Birey rahat ve esnek olmadıkça yaratıcılığını kullanamaz.Duygularımızın önemini kavramak en önemlisi insani değerlerden uzaklaşmamak yeni dünya düzeninde de önemini yitirmemeli Kendi yaşamımızla ilgili ve tek bir referans sahip olmadan yenilikçi ve öz değerlerine sahip çıkan insan olmak işte en önemlisi bu…..

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)