Yaygın Kaygı Bozukluğu Neden İnsanları Zorluyor?

Yazar Ebru ÖzerAile Danışmanı • 11 Kasım 2019 • Yorumlar:

Yaygın kaygı bozukluğunun en belirgin özelliği hemen hemen her gün, birçok olay ya da etkinlik hakkında aşırı kaygı ve kuruntu yani endişeli bir beklentili olma durumun en az altı ay süresince devam etmesi halidir.

Günlük hayatta hepimiz bazı olaylar ya da durumlar hakkında biraz endişe hissedebiliriz bu gayet normaldir . İşlerimizi yetiştirememek yada randevumuza yetişmek için biraz acele etmek ya da olasılıkları değerlendirdiğimiz durumlar olabilir . Bu durumu kaygı bozukluğu olarak değerlendirmek doğru olmaz..Yaygın kaygı bozukluğu olan kişiler üzüntülerini her zaman “aşırı” olarak tanımlamasalar da sürekli bir üzüntü çekmekten sıkıntı duyduklarını , üzüntülerini kontrol etmekte zorlandıkları veya toplumsal, mesleki alanda işlevselliklerinin önemli ölçüde bozulmasından yakınırlar. Kişi üzücü ve endişe verici düşünceleri yüzünden işine konsantre olamaz ve bu üzücü düşünceleri bir türlü kafasından atamaz. Yaygın kaygı bozukluğu olan kimseler hepimizin günlük yaşayışta sorunsuz olarak yaptığımız işlerden dolayı bile bir endişe ve üzüntü yaşayabilirler. Örneği, Çocukların başına gelebilecek kazalar ,randevularına geç kalmak veya arabanın onarımı ile ilgili günlük işlerden dolayı endişe duyabilirler. Bu bozukluğun gidişi sırasında üzüntü odağı bir alandan diğer alana da kayabilir. Önceleri eşi için endişe duyan birey çocuğu olduktan sonra üzüntü ve endişe hislerini tamamıyla çocuğuna kaydırabilir. Genel itibariyle yaygın kaygı bozukluğu çok büyük sıklıkla depresyonla , kaygı bozukluklarıyla ( panik bozukluk, toplumsal kaygı bozukluğu, özgül fobi gibi) ve madde kullanımıyla ilgili bozukluklarla birlikte ortaya çıkar. Strese eşlik eden baş ağrıları yada yoğun kas ağrıları bu duruma eşlik eder.

Tasalanma aslında bir süreçtir bu süreci anlamaya çalışırsak şunlar öne çıkar;

Tasalanma süreci hem gaz pedalına hem de fren pedalına basmaya benzer. Göz korkutacak bütün durumları duyulan kaygıyı artırır, öte yandan bu durumlara önlem alamaya yada bütün durumlardan kaçmaya odaklanılarak kaygı azaltılır. Ortaya çıkması olası gerçek kötü durumların olması durumunda bu ikisinin bir arada olması iyidir ancak olmaması durumunda tasalanmak insanı tüketir. Tasalanma bir tetikleyici ile başlar . sözgelimi saate bakarsınız ve elinizdeki işi yetiştiremeyeceğinizi düşünüp korkarsınız. Bu bir saate bakma eylemi olabileceği gibi iç sesiniz de olabilir. Çocuğunuzun birkaç dakikalık gecikmesi iç sesinizi harekete geçirebilir. Tasalanma tetiklenence zihniniz, gözünüzü korkutan durumlardan göreceğiniz zarara ilişkin bir takım düşüncelere kapılıp ve bir takım imgeler yaratır. Kendinizi bu durumdan kurtarmak için zihinsel hazırlık yaparken bulabilirsiniz. bu durumda hissedilen his çaresizlik ve hiçbir şeyi denetleyemiyormuşsunuz gibidir. Tabi ki bu süreci vücudunuz takip eder. Kaslarınız gerginleşir , seyirmeler ,sarsıntılar ve hızlı nefes alma ,çarpıntı duymaya başlarsınız . ateş basmaları veya ürpermeler olabilir. Bu durumların birini yada birkaçı aynı anda hissedebilirsiniz. Bedensel duyumlarımız bizi harekete geçirmeye zorlar. Gözümüzü korkutan durumlardan ya kaçarız yada savaşırız yada donakalırız. Savuşturma davranışları arasında sürüncemede bırakma , kaçınma , sakınma , kaçma ve dayanak bulma arayışına girme gibi eylemleri sayabiliriz. 

Savaşma davranışları arasında olayları bir çok kez denetleme , aşırı korunma gibi eylemle örneklendirilebilir. 

Donakalma davranışları arasında ketlenmiş her türlü davranış vardır hiçbir şey yapmadan dona kalma da bu gruba girer. 

  Günümüzde bu durumlara maruz kalmayanımız yok gibi unutulmaması gereken nokta bu davranışların işlev yitimine sebep olmasıdır. Korku ve tasalanma insani bir histir ve çoğu zaman bizi hayatta tutmaya yönelik bir programın ürünüdürler . Peki bu duygular işlevselliğimizi yitirmese de günlük hayatta bizi çok zorluyorsa neler yapılmalıdır. Öncelikle zihninizin ürettiği bu düşüncelerin ne kadar gerçek olarak değerlendirilmesi gerektiği önemli bir konudur. Bu arada kaygılı insanlar daha sık ve kısa nefesler kullanırlar nefes egzersizlerin kendimizi rahatlatmanın alternatif yollarını bulmak bu süreçte çok rahatlatıcı olabilir. Bilişsel yapılandırma ile neye ne kadar tasalandığınızı tespit ve nasıl yorumladığımıza yönelik sorgulamalar da etkili olacaktır. 

  Bütün bunları yapıyor ve hala yoğun bir şekilde kendinizi üzüntü ve endişeden alamıyorsanız bir uzman hekime başvurmalı ve uygun tedavi yöntemlerini kullanmalısınız. Unutmayalım ki bu durun fiziksel sağlığımız da doğrudan etkileyen bir durumdur ve vücudumuzun uzun süre stres ve baskı halinde hissetmesi demek devamlı olarak alarm zillerinin çalması demektir . Vücudumuz bu duruma uzun vadede hastalık olarak yanıt verecektir. Baş etme yeterliliğinin gücü her insana verilmiş bir yetenektir kendinizi ve baş etme yeterliliğinizi küçümsemeyin …

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)