Yükseklik Korkusu
Yazar Muhammed Enes İmert • Psikolog • 29 Ocak 2019 • Yorumlar:
Yükseklik korkusu(akrofobi) iki şekilde ortaya çıkabilir. Bunlardan biri doğuştan gelen yükseklik korkusu diğeri ise taklit edilen yükseklik korkusudur. Doğuştan gelen yükseklik korkusuna sahip kişiler bebeklik döneminde bile bu korkunun belirtilerini gösterirler. Ancak taklit şeklinde oluşan yükseklik korkusunda tamamen yaşanmış veya görülmüş bir olayın etkisi vardır. Kişi, yüksekten düşmüş veya düşen birini görmüşse endişesinden dolayı yükseklik korkusuna yakalandığını düşünür.
Yükseklik korkusu olanların, günlük hayattaki en çok karşılaştıkları sıkıntı evlerinin balkonundan veya camından aşağıya bakamamaktır. Böyle bir durumda yükseklik korkusu olanlar ya duvar, pencere gibi yerlere tutunma ihtiyacı hissederler ya da direkt aşağı bakmamak için geriye çekilirler. Bu tarz hareketler korku duyanların bireyin hayatını zorlaştırmaktadır.
Yükseklik korkusu yaşayan kişi korkmasına neden olacak bir durumla karşılaştığında örneğin yüksek bir yerde bulunma mecburiyetinde kaldığında yoğun bir baş dönmesi yaşadığını sanabilir. Bu yüzden de yükseklik korkusunun baş dönmesi şikâyetiyle halk arasında karıştırıldığına yönelik bilgiler de mevcuttur. Ancak yükseklik korkusu olan kişinin o esnada hissettiği baş dönmesinden daha farklıdır. Kişi kendi vücut dengesine güvenemez ve tutunacak, destek sağlayacak bir şeyler arar. Belirtileri genel olarak diğer fobilerden daha farklı değildir. Terleme, kalp çarpıntısı, titreme, ağlama gibi fiziksel belirtilerin dışında psikolojik anlamda kilitlenme ve sağlıklı kararlar verememe durumları da yaşandığı gözlemlenmektedir.
Tüm bu belirtilerin psikolojik mi yoksa biyolojik mi olduğuna karar verilmesi için hekimlerden destek alınmalıdır. Bu belirtilerin psikolojik tedavisinin ön plana çıkmasıyla psikoterapi hastaya önerilebilir. Kişinin korktuğu durum ile aşama aşama karşı karşıya gelmesi korkunun ortadan kalkmasına neden olacaktır.