ÇİFTLERİN CİNSEL İLİŞKİLERİNİ ZENGİNLEŞTİRMEK
Yazar Fatih Fidan • Psikiyatrist • 7 Ekim 2017 • Yorumlar:
Çiftlerin cinsel ilişkilerini zenginleştirme konusuna başlamadan önce “Cinsellik Neden bu kadar
önemlidir?” sorusuna cevap bulma ile başlayalım. Cinsellik en temel dürtülerden biridir. Çünkü
türümüzün devamını sağlamak için gerekli dürtüdür. Cinsellik sadece biyolojik bir ihtiyaç olmayıp
duygusal ve zihinsel dinginlik için de gereklidir. Cinsellik hayat kalitesini artırma üzerine büyük etkiye
sahiptir. Dokunmak çok doğal olan bir duygudur ve insan için bir ihtiyaçtır. Tensel veya farklı şekillerde
dokunmanın vermiş olduğu rahatlık, karşınızdakine güven, destek, koruma, şefkat ve tabii ki heyecan
verir. İnsanlar karşı cins tarafından beğenilmek, arzulanmak, hoşlanılmak, kabul edilmek kişinin içinde
var olan güvensizlik ve değersizlik duygularını tatmin edilmesi için cinsellik esnasında bunları tatmin
etmektedir. Diğer sebepler arasında ise; kişiler kendi cinsiyet rollerini(kadınlıklarını ve erkekliklerini)
kanıtlamak için cinselliği bir araç olarak kullanabiliyorlar. Birey geçmişinde sevgisiz bir aile ortamında
yetişmiş ise bu sevgiyi karşı cinsinden almak için de cinselliği araç olarak kullanıyor. Geçmişte cinsel
olarak reddedilen bir kişi kendini çekici ve arzu edilen bir kişi olarak görmek veya kendisini bu şekilde
kanıtlamak için yapıyor olabilir. Bunların dışında “Sevdiğimle tek vücut olmak istiyorum. Partnerimi
daha yakından tanımak istiyorum. İlişkimize yeni tatlar katmak istiyorum.” gibi karşı tarafı mutlu etme,
ödüllendirme, heyecanlar tatma güdüsü için de cinsellik önem taşıyor.
Cinselliği yaşamayan ya da cinsel doyumu aksayan bir birey belki ölmez ancak bir süre sonra ruh
sağlığı bozulabiliyor. Bu bozukluk kaçınılmaz olarak önce en yakınındaki eşini, sevgilisini etkiler,
ardından halka daha da genişleyerek aile bireylerini ve tüm sosyal yaşamını etkiler. Bu etkiyi azaltmak
için kişinin cinsel yaşamını düzenleyerek ruhsal dinginleşmeyi sağlayacaktır.
Cinsel yaşamdaki aksaklıklar birey için haz ve doyum duygusunu kaybetmekten öte bir sıkıntı
kaynağıdır. Cinsel sorunlar insana sevmeme, beğenilmeme, terk edilme, yalnızlık, kendine güvensizlik,
küçük düşme, mahçup olma ve diğerlerine göre eksiklik gibi duygular yaşatır. Bu olumsuz duygulara
kapılma yerine cinsellik sanatını öğrenmekle işe başlayıp çift cinsel hayatını zenginleştirebilir. Ayrıca
cinsel yaşamı dönüştürme gücünün farkına varılması, cinselliğin nasıl kullanılacağının öğrenilmesi,
yaratıcılığın ortaya çıkarılması ve cinsellik hakkında sahip olunan düşünce biçiminde devrim yaratmaya
hazır olunması gerekir.
İlk olarak çiftlerin birbirlerine karşı olan iletişim dillerinin değişmesi gerekmektedir. Çiftler
işten yorgun gelmiş fakat biri birliktelik yaşamak istiyor diğeri ise yorgun olduğunu söylemeye çalışıyor
fakat çift bu durumunu nasıl söylerse problem oluşturmadan atlatabilir. Eşinize durumunuzu anlatırken
ben dilini kullanmanız işe yarayacaktır. Yani durumunuzu yargısız, yorumsuz ve net bir ifade ile
anlatılması, duyguların samimi aktarılması, beklentilerin ifade edilmesi gerekmektedir. “Her akşam aynı
şey tutturuyorsun yapalım diye, benim yorgun olabileceğim hiç aklına gelmiyor değil mi?” ifadesi yerine
“............. durumunda ............ davranırsan sevinirim, beni mutlu edersin.” gibi söylenebilir ve açık bir
ifade ile “Bu akşam kendimi çok yorgun hissediyorum canım, istersen birliktelik yaşamayı yarına
erteleyelim.” denilebilir. Çiftlerin birbirlerine söyledikleri cümlelerin karşı tarafta yaratacağı etki
sonucunda bir sonraki gün daha istekli bir cinsel birliktelik yaşanacaktır fakat anlayışlı olmayan karı-koca
“bak yine benim duygularımı anlamadı, beni ne zaman anladı ki” diyerek kendi kendine hayıflanıp az da
olsa eşine karşı öfke oluşacaktır. Bu öfke insanın içinde saklı kalır ve birgün yolunu bulduğunda eşine
yansıtılır. Bu yansıtma cinsel isteksizlik, aşırı alışveriş, ev işlerini yapmama, ilgi göstermeme, laf
sokmalar vb. şeklinde olabilir. İletişim dilini kullanma önemli noktalardan birisi olarak görmek
gerekmektedir.
Bilgi insanlarda kaygıyı azaltıcı etki oluşturduğundan Cinsel anatomi ve fizyoloji eğitimi
çiftlerin cinsellik ilişkilerinde engel teşkil eden bazı mitleri engelleyecektir. Cinsellik hakkındaki
hurafelerden kurtulmak, bireyin kendisini ve partnerini iyi tanıması ve sağlıklı ve doğru bilgi sahibi
olması gerekmektedir. Çünkü cinsel bilgilenme; kişisel istekleri ve ihtiyaçları doğru anımsayıp gerçek
cinsel kimliği ortaya koymaya ve korkularla yüzleşip bunu sorun olmaktan çıkaracaktır. Örneğin en
yaygın mitlerden olan “Erkek cinsel ilişkiyi her zaman ister ve hazırdır.” bir başka mit ise “cinsellikte
erkek yöneticidir, her şeyi bilir.”, “cinsel eylemi erkek başlatır”, “Cinsellik penisin vajinaya girmesinden
başka Bir şey değildir.”, “Sevişmede belli başlı kurallar vardır ve bunlar asla değişmez.” gibi toplum
tarafından kulaktan kulağa aktarılmış ve kesinlikle inanılan düşünceler vardır. Bu mitler kişilerin cinsel
hayatlarına engel olarak ortaya çıkmakta ki kişiler bu düşüncelerin gerçekliğini araştırarak, uzmanlara
sorarak kafalarındaki doğru bildikleri yanlışları öğrenebilir ki yanlış yolda olan cinselliklerini daha
sağlıklı bir hale getirebilsinler.
Eşler cinselliği sadece yatakta başlatılacak bir eylem olmaktan çıkartıp gün içerisinde birbirlerini
cinsel birlikteliğe hazır hale getirebilirler ki bu da planlı eyleme dönüştüğünden eşlerin sinyalleri alması
daha da kolaylaşacaktır. Eşler sabah evden çıkarken eşine güzel sözler ve tensel temas ile evden
çıkmalıdır. Gün içerisinde ise mesaj, mail vd. şekillerde eşine özlediğini belirten yazılar yazması veya
sözlü olarak söylemesi arzuyu daha da arttıracaktır. Çiftler kendisine söylenmeden neyin istendiğini
bilinmesini beklemektedirler. Ama ortada bir işaret, bir söz olmadan kimse kimsenin aklından geçenleri
anlayamaz.
Arzuları artan çiftin cinsellik konusunda konuşmaları, birbirlerine dokunulmaktan, öpülmekten
hoşlandıkları vücut bölgelerini söylemeleri tahrik düzeylerini daha da artıracak ve cinsel birliktelikten
daha da çok zevk alacaklardır. Birçok çift duyusal ya da cinsel konularda çok az iletişim kurmaktadır.
Tipik olarak, gerçekten ne istediklerini bile söyleyemeyecek kadar engellenmişlerdir. Alışılmış olanın
dışına çıkmak her zaman çiftleri ilişkilerinde heyecanı canlı tutmalarına sebep olacaktır. Genelde
değişiklik her zaman karşı taraftan beklendiğinden pasif bir şekilde beklenilir. Rutini bırakıp değişiklik
için bir adım atmak diğer eşinde buna senkronize olmasına sebep olacaktır. Ayrıca çiftlerin cinsel
yaşamın kalitesi ve tatminin artırılması için birbirleri ile nasıl iletişim kuracaklarını öğrenmesi gerekir.
Son olarak ise; çiftlerin cinsel davranış repertuarı zamanla şekillenmektedir fakat çiftler sınırlı
repertuar ile cinsel yaşamlarını devam ettirmektedirler. Çiftin deneysel ve yaratıcı olarak yeni duyusal
davranışlar edinmesi ki bu da çiftlerin cinsel istek ve ihtiyaçları anlaşıldıkça artmaktadır. Çiftler
kendilerine şunu söylemeliler “Kendime ve partnerime zevk vereceğini düşündüğüm neler yapabilirim”
olmalıdır. Yaratıcı olun. Nelerden hoşlandığınızı düşünün. Partnerinizle konuşun ve size ne söylediğini
dikkatle dinleyin.