Derin Ven Trombozu Nedir?
Yazar Mazhar Eserdağ • Kalp Ve Damar Cerrahı • 15 Nisan 2019 • Yorumlar:
Vücutta Derin toplardamar (Ven) içinde pıhtı (Tromboz) oluşmasına Derin Ven Trombozu (DVT) denir. Ölümle sonuçlanabilen ve aynı zamanda önlenebilir bir problem olan derin ven trombozu (DVT), ülkemizde her yıl on binlerce kişide görülmektedir. Her yaşta görülebilmekle birlikte yaş ilerledikçe özellikle de 60 yaş ve üzerinde daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır.
Kanın pıhtılaşması aslında hayatın devamı için son derece önemli ve gerekli kendini savunma mekanizmasıdır. Kesilen bir yerimizdeki kanamanın durması için kanın pıhtılaşmasına ihtiyaç duyarız. Ancak istenmeyen bir durum olan sağlam damar içinde pıhtılaşma istenmeyen bir durumdur, pıhtının oluşturduğu damar tıkanıklığına bağlı ölüme kadar giden ağır sonuçları olabilir. Pıhtılaşma atardamar sisteminde ve toplardamar sisteminde olabilmektedir. Günlük yaşamda sıkça duyduğumuz kalp krizi ve felç aslında atardamar sistemindeki pıhtılaşmaların sonucudur. Pıhtılaşma kalbin atardamarlarında meydana gelirse kalp krizi, beyin atardamarlarında meydana gelirse felçle sonuçlanabilir. Bu iki konu kadar bildik olmayan diğer bir ciddi pıhtılaşma problemi de toplardamar sisteminde özellikle bacaklarda pıhtı oluşumu yani DVT’dur.
“DVT (DERİN VEN TROMBOZU) ANİ ÖLÜME YOL AÇABİLİR”
Bu durumda gidebilir ve akciğerde ani ölümle sonuçlanabilir.
DVT’li hastalarda korkulan şey, damarda oluşan pıhtının kopup damar içinde taşınması (Emboli) ve akciğer atardamarını tıkaması (Akciğer Embolisi)’dır. Akciğer Embolisi hastanede önlenebilir ölümlerin en sık sebebidir. Akciğer embolisinde pıhtı büyük ise ani ölüm olur, küçük bir pıhtı ise eriyebilir, herhangi bir belirti vermeyebilir ya da hasta tedaviyle iyileşebilir. İyileşen hastalardan bir kısmında hastalık kronikleşerek kalp yetersizliğine neden olabilir.
DVT BELİRTİLERİ NELERDİR?
Toplardamarların içerisinde kan pıhtılaşması meydana geldiğinde yani kişide DVT geliştiğinde, hastaların yarısında hiçbir belirti veya bulgu ortaya çıkmaz. Özellikle oluşan pıhtı küçükse ya da pıhtılaşma küçük bir damarda oluşmuşsa muğlak belirtilere sebep olacağından hastalık fark edilmeyebilir.
DVT’de en sık belirti ve bulgular; Pıhtının oluştuğu bacakta ağrı, şişme, sıcaklık artışı olur ve yürüme ile şikâyetler artar. Hasta bacakta baldır gergindir ve çapı belirgin olarak artmıştır. Baldırı avuç içine alıp sıktığınızda hassasiyet artabilir. Ağır seyreden bazı hastalarda DVT bacağın atardamar dolaşımını da bozarak bacağın kesilmesine yol açabilir. Bu belirtiler bacakta DVT’yi işaret eden yukarıdaki belirtilere göğüs ağrısı, derin nefes alırken ağrı, hava açlığı ve nefes darlığı eşlik ediyorsa oluşan pıhtının akciğerlere atmış (Akciğer Embolisi) olabileceği akla gelmelidir.
DVT geçiren hastalarda yıllar sonra bile bacaklarda sürekli şişme, ağrı, varisler, ciltte lekelenmeler ve hatta yaralar görülebilir.
PIHTI OLUŞUMUNA SEBEP OLAN RİSK FAKTÖRLERİ;
Büyük ortopedik, ürolojik, cerrahi ameliyatlardan sonra hastanın hareketsiz olduğu erken dönemde pıhtı oluşumunu engelleyici bazı ilaçlar kullanılmazsa risk yüksektir.
Bazı genetik geçişli kan hastalıkları, kanın damar içi akışkanlığındaki değişmeler/bozulmalar, aile üyelerinden birinin DVT geçirmiş olması, hormon tedavileri, gibi tıbbi durumlarda DVT sıklığı artar.
Kanser hastaları önemli bir risk grubudur ve pek çoğu DVT’na bağlı gelişen Akciğer Embolisi nedeniyle kaybedilmektedirler.
Kadınlar için hamilelik ve emzirme dönemlerinde risk artmaktadır. Bir de doğum kontrol hapı kullanımı ile DVT riskini arttırır.
Uzun yolculuklarda, sigara kullanımı, hareketsizlik, Şeker hastalığı, şişmanlık durumlarında risk artar. Sigara, damarları büzer ve hem atar hem de toplardamarda adeta pıhtı oluşturan hücreleri bir araya toplamaktadır.
DVT nedeniyle her yıl dünyada 3 milyondan fazla sayıda kişi ölmektedir. Her 37 saniyede 1 kişi DVT’na bağlı Akciğer Embolisi nedeniyle hayatını kaybetmektedir. DVT nedeniyle yaşanan kayıplar ülkemiz için yılda 30 bin kişidir. Avrupa’da en önemli ölüm nedenlerinden biri olan DVT nedeniyle yaşanan ölümler, meme ve akciğer kanserine bağlı ölümlerden daha fazladır.
Pıhtı küçüktür ama riski çok büyüktür, hepimizde her an DVT gelişebilir. Aile öyküsü olan, sigara kullanan kişiler hangi yaşta olursa olsun 4 saatten uzun süre hareketsiz kalmaları halinde ciddi DVT riski altındadırlar. Ancak DVT önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalıktır. Yeter ki hasta erken dönemde bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanına başvursun. DVT’na bağlı ölümleri ve olumsuzlukları önlemek için toplumun bilinçlenmesi ve erken farkındalığı çok önemlidir.
DVT’NU ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Uzun yolculuklar sırasında aktif ve pasif egzersizler yapmak önemlidir. Kara taşıtlarında birkaç saat aralarla verilen molalarda kısa yürüyüşler yapmalı, uçakta saat başı kalkıp yürümelidir. Ayrıca özellikle uzun yolculuklardan önce ağır yağlı gıdalar almamalı, yolculukta düzenli beslenmeli, az az ve sık yemek yemelidir. Yüksek risk faktörü taşıyan kişilerde yolculuktan önce yapılan basit bir iğne ile ya da orta basınçlı bir dizaltı varis çorabı ile önlem almak mümkündür.
OFİS ÇALIŞANLARI DİKKAT!
Beyaz yakalı olarak adlandırılan ofis çalışanları bilgisayar başında ve oturarak işlerini yapmaktadırlar. Çocuklar saatlerce hareketsiz bacakları sarkıtarak bilgisayar oyunu oynamaktadırlar. Bu yaşam şekilleri ile bağlantılı obezite her yaş grubunda çok artmış durumdadır. Sonuç olarak da pıhtı oluşumları ve bunun yol açtığı sakatlıklar, iş gücü kayıpları ve ölümler artmaktadır.
Günümüzde ofis çalışanı genç nüfus ciddi anlamda DVT riski taşımaktadır.Ofis ortamında çalışanlar ve yöneticiler hareket konusunda bilhassa dikkatli olmalıdır. Temel hedef masa başında uzun zaman geçiren insanları hareketlendirmek olmalıdır. Uzun süre ayakta sabit hareketsiz kalındığında ya da ayakları sarkıtarak uzun süre oturulduğunda baldır kasları çalışmadığından DVT riski oluşur. Ara ara kalkıp kısa yürüyüşler yapmak ya da otururken basit bacak hareketleri ile baldır kaslarını çalıştırmak bu sorunu engellemektedir.
* Varis hastalığı olmasa da uzun süre hareketsiz kalınan günlerde orta basınçlı diz altı varis çorabı giymek çok yararlıdır. Ben risk grubunda değilim ama hareketsiz ayakta kaldığım zaman risk grubunda oluyorum. Uzun ameliyatlarımın olduğu gün sabahtan akşama kadar varis çorabı giyiyorum.
* Yürüme şansı olanlar saat başı kısa yürüyüşler yapmalı, yürüme olanağı olmayanlar egzersiz yapmalıdır. En etkili ofis egzersizleri ayakları ayak bileğinden ileri geri hareket ettirerek baldır kaslarını çalıştırmaktır. Her saat başı 5 dakika boyunca yapılmalıdır.
* Ofiste çalışanlar aşırı çay - kahve tüketmemelidirler. Günde 3-4 fincandan fazla tüketildiğinde su kaybına neden olur ki bu da pıhtı oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
*Yüksek topuklu ayakkabı giymek; baldır kaslarını hareket ettirmenizi engellediğinden DVT riskini arttırmaktadır.
*Ofis ortamında rahat giysiler giyilmelidir. Eğer kasık seviyesinde veya diz üstünde sıkan bir giysi giyildiğinde, toplardamar kanının aşağıdan yukarıya çıkması engellenebilir. Obezite söz konusu ise bu durum daha da belirginleşir. Kan yukarı çıkamaz ve bacaklarda göllenir.
*Obezite DVT için başlı başına bir risk faktörüdür. Zira artmış kilo ile karın içi basıncının da artması bacaklardaki kanın yukarıya, karına doğru ilerlemesini engeller. Kabızlık da obezite gibi karın içi basıncını artırır ve kanın bacaklarda göllenmesine, durağanlaşmasına neden olur. Bacaklarda göllenen kanda pıhtı riski yüksektir.
Aileler çocuklarının bilgisayar başında geçirdikleri süreleri kontrol etmeli, engel olamıyorlarsa saatte bir çocukları hareket ettirmelidirler. Bu tehlikenin sıklığı ve önemi herkes tarafından bilinirse bu konu okul eğitimlerine de yansıyacaktır.
Bu hastalıkla ilgili tüm kamuoyunda bir farkındalık oluşturulmasına ve toplumun her kesiminde hareketsizliğin önüne geçilmesine, hareketi günlük hayatımıza almaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.