Havasız Ev Ortamı Hasta Ediyor!
Yazar Demet Karnak • Göğüs Hastalıkları Doktoru • 10 Kasım 2019 • Yorumlar:
Havalandırılmayan ortamlarda bulunan ve hızlıca çoğalan mantarlar, akarlar ve artıkları, küfler, bakteriler, özellikle verem mikrobu ve virüsler insan yaşamını tehdit etmektedir. Konuşma, öksürme ve hapşurmakla ağzımızdan çıkan yüzlerce bazen binlerce parçacığın içinde basil, bakteri ve virüsler bulunmaktadır. Bunlara damlacık çekirdeği adı verilmektedir. Bunlar da ortam havasında saatlerce asılı kalabilmektedir. Tıbbi kaynaklar bir saat için bulunulan ortamın 6 kez cam açılarak havalandırılmasını önerir. Ancak dış ortam kirliliği, havanın soğukluğu, bazen klima varlığı ve camların açılıp kapanmaya uygun yapılmaması buna engel olmaktadır. Havalandırması pek mümkün olmayan asansörler, umumi tuvaletler, aşağıya doğru olan iki katlı evler, bilardo-bowling-oyun salonları ve bar gibi gece çalışan iş yerleri bulaş için daha tehlikeli boyut oluşturmaktadır. Hayatımızın büyük bölümü okul, iş yeri, toplu taşım araçları, sağlık kuruluşları, alış-veriş merkezleri ve kahvehane gibi kapalı mekânlarda geçmektedir. Bu ortamlar ve özellikle damlacık çekirdeklerinin solunması hastalıkların bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle bireysel araç kullanımında havalandırmaya dikkat edilmediği durumlarda da kişinin kendi içtiği sigara ve hastaysa ağzından konuşma ve öksürmeyle çıkan damlacık çekirdekleri de araçta bulunanlar için hayati tehdit oluşturur.
Özellikle toplumumuzda yaygın olan ot süpürge kullanımı da zaten uzun süre havada asılı kalıp henüz çökmüş bu parçacıkları tekrar solunum havasına karıştırmaktadır. Ev temizliğinde ve özellikle sağlık kuruluşu ve daha doğrusu toplu yaşam alanlarında ıslak temizlik tercih edilmelidir. Bu da ıslak paspaslama ve havaya toz kaldırmayan tozları suya hapseden vakum süpürgeleriyle olur. Klimada üreyen bakteriler ve buna bağlı zatürre türleri mevcuttur. Bu nedenle, ev ve araç klimalarına dikkat edilmeli bunların temizlik ve bakımına özen göstermelidir. Maske kullanımı teşvik edilmeli hassas kişiler ve hasta kişiler maske takmalı, kâğıt mendil kullanımı ve imhası, el yıkama ve el dezenfektanı kullanma gibi damlacık yayılımını önleyici önlemlere dikkat edilmelidir.
Soğuk algınlığı olarak bilinen hadise soğukla burun arkası, gırtlak ve soluk borusunun örten dokudaki tüycüklerin ve hücrelerin soğuk esnasında devre dışı kalması ve virüs adını verdiğimiz mikropların buraya yerleşip çoğalıp istila etmesi ve bu bölgedeki fonksiyonları kendi lehine çevirmesiyle olur. Salgı artışı yani nezle, boğaz ağrısı, hapşırma ve öksürme bunlun işaretidir. Üşümek ve soğuk almak böyle bir etki yapsa da bundan değil, virüs almaktan veya vücuttan çok solunum yollarını üşütmekten korkmak gereklidir. Bu nedenle atkı ve başlık kullanımı da önerilmelidir. Bulunulan ortamın da en uygun ısıda olması bu nedenle gereklidir. Ancak en uygun ısıyı yani 19-23 0C ‘yi korumak ve havalandırmayı ya da oksijen dengesini sağlamak her zaman teknik olarak pek mümkün olmamaktadır. Bu nedenle ev ortamında annelerin, okulda öğretmenlerin, iş yerlerinde idarecilerin bu konuları bilmesi ve mümkün olduğu kadar çocuklarımızın ve çalışanların sağlığına dikkat etmesi gerekir.
Havasız ev ortamı ve temizlenmeyen evler yine alerjik hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır. Özellikle duyarlı kişilerde akarların artıklarının solunması veya ev hayvanı varlığı astım alerjik rinit ve burun polipi gibi nefes almaya engel durum yaratmakta ve bu hastalıklar ileride ciddi solunum yetmezliğine ve kalp hastalıklarına neden olabilmektedir. Yüksek ısı ve nem akarlar, alerjen küf mantarlarının üremesine neden olabileceğinden, nem %45 civarında tutulmalı ve ısı 250C‘yi geçmemelidir. Sağlıklı yaşam için bulunulan ortamların havalandırmayla oksijenlenmesi şarttır.