Omurga Kırıkları
Yazar Selçuk Özdoğan • Beyin Ve Sinir Cerrahı • 14 Temmuz 2020 • Yorumlar:
Omurga ve omurilik yaralanmaları nispeten genç nüfusu etkileyen ve sonuçları ile ciddi sosyo-ekonomik problemelere neden olabilen yaralanmalardır. Omurilik yaralanmaları genellikle omurga kırıkları sonrası kırılan kemiğin omuriliğin geçtiği kanalı daraltması ile meydana gelir. Nadir olarak özellikle çocuklarda herhangi bir kemik kırığı olmadan omuriliğin aşırı gerilmesi ile de oluşabilir. Omurga kırıkları ve yaralanmaları omurganın boyun kısmından kuyruk sokumuna kadar herhangi bir bölgesinde olabilir.
Omurga yaralanmaları hafif bir yumuşak doku travmasından omurga kırığı ve omurilik yaralanmasına kadar çeşitli şiddette olabilir. Omurga kırık ve çıkıkları omurilik yaralanmasına ve dolayısıyla felce neden olabilir. Tedavi de vakanın şiddetine gore değişir.
Kırıkların % 5-10’u boyun omurlarında, %70’i sırt ve bel omurlarında ve geri kalanı daha aşağı bölgelerde görülür. En sık yaralanan bölge sırt ve bel omurlarının birleştiği (12. sırt omuru ve 1. bel omuru, T12 ve L1) omurganın en hareketli bölgesindedir.
Omurga kırıkları 3 şekilde olabilir.
Kırıklar: Bir kemiğin üzerine dayanabileceğinden fazla yük binerse o kemik kırılır. En sık görülen tipi kırık omurun ön kısmının çöktüğü “çökme kırıkları”dır. Eğer omurga üzerine binen yük daha da şiddetli ise o zaman omurun orta ve arka kısmı da kırılabilir ve kırık parçaları omurilik kanalına doğru yer değiştirip omuriliği zedeleyebilir. Bu tip kırıklara da “patlama kırığı” denir. Patlama kırıklarında omurilik yaralanması ve felç sık görülmekle birlikte her patlama kırığı felce ya da omurilik yaralanmasına neden olmaz. Kırıklar genellikle tek bir omurda olmakla beraber %20-30 oranında ardışık veya ardışık olmayan birden fazla omuru da içerebilir.
Çıkıklar ve/veya Kırıklı-Çıkıklar: Omurga üzerine binen yükler daha da artarsa o zaman kemikte kırıkla birlikte omurları birbirine bağlayan ve bir arada tutan yumuşak dokular, disk ve bağlarda ve eklemlerde de yaralanma olabilir . Bu durumda iki omurun birbiri ile bağlantısı kopar ve omurga çıkığı meydana gelebilir. Omurga çıkığı nadiren sadece bağ dokuların yaralanması ile oluşan saf çıkık olarak görülürken, çok daha sıklıkla omur kırığı ile birlikte kırıklı-çıkık olarak da görülür. Bu iki tip yaralanmada da omurilik yaralanması çoğu zaman gelişir ve en tehlikeli yaralanma şeklidirler. Aynı zamanda çıkık ve kırıklı çıkıkların iyileşmesi sadece kırıklara gore çok daha zordur. Bu nedenlerden dolayı çıkık veya kırıklı çıkıklar çoğunlukla cerrahi tedavi gerektirirler.
Bulgular nelerdir?
Erken dönemde bulgular yaralanmanın şiddetine ve yerine göre değişir. Boyun, sırt, bel ağrısı, kas spazmı başlıca bulgulardır. Omurilik yaralanması da var ise uyuşukluk, kol ve/veya bacaklarda hissizlik, kuvvet kaybı, idrar, büyük abdest kaçırma, yapamama gibi çeşitli şikayetler olabilir.
Geç dönemde ise sinir yaralanması olmayan hastalarda yeterli tedavi uygulanmaz ise omurga da kamburluk (kifoz) oluşması ve bunun yaratabileceği şiddetli ağrı en sık görülen şikayettir. Sinir yaralanması olan hastalar ise felç ve onun getirdiği problemlerden muzdariptirler.
Başlıca sebepler nelerdir?
Genellikle yüksek enerjili travmalara bağlı gelişir. Trafik kazaları en sık nedendir. Bunu dışında düşmeler özellikle yüksekten düşmeler, ateşli silah yaralanmaları, spor kazaları başlıca nedenlerdir. Osteoprozu olan yaşlı hastalarda, omurga tümörü olan hastalarda ise bu hastalıkların etkilediği omurga kemikleri zayıfladığı için hafif düşmeler gibi düşük enerjili travmalar sonrası bile ciddi kırıklar oluşabilir.
Tanı nasıl konur?
Omurga yaralanması olduğu andan itibaren en yakın hastaneye ulaştırılmanız ve bu işlemin yapılış şekli çok önemlidir. Transport için doğru olan ambulans ve işin uzmanı personelin gelmesini beklemektir. Hastanın uygun pozisyonda taşınmaması yaralanmanın kaderini etkileyen en önemli unsurlardan birisidir. Acil servise getirildikten sonar doktorlarınız ilk müdahalenizi ve muayenenizi yapar ve tanı konulması için aşağıdaki tekikleri isteyebilir.
Direkt radyografi (röntgen): Yaralanma şüphesi olan hastalara ilk yapılacak tetkiktir. Çoğu zaman yaralanmanın olup olmadığını başarılı şekilde gösterebilir.
Bilgisayarlı tomografi: Kırıkları röntgenden daha iyi gösterir. Bazı hastanelerde rutin uygulanmaktadır. Diğerlerinde ise röntgende görülen kırıkların şiddetini ve tipini değerlendirmek için istenebilir.
Manyetik Rezonans görüntüleme (MR): Omuriliğin ve yumuşak dokuların değerlendirilmesinde en iyi yöntemdir. Her hastada gerekli değildir ancak kırık tespit edilen hastalarda kırığın şiddeti ve yumuşak dokuların durumun değerlendirmek için istenebilir. Ayrıca sebebi açıklanamayan omurilik yaralanmalarında ya da omurilik yaralanması ile omurga kırığının seviyelerinin uyum göstermediği durumlarda istenebilir.
Tedavi prensipleri nelerdir?
Omurilik yaralanması olmayan hastada tedavi, ağrının kontrolü ve omurganın bütünlüğünün sağlanmasını amaçlar. Yaralanmış omurgada tahribatın zaman içinde ilerleyerek kamburluğa yol açmasını ya da artan kamburlukla omurilikte başta olmayan bir yaralanma olmasını engellemek başlıca amaçlardır. Bu nedenle, hastada omurilik yaralanması olmasa dahi görüntüleme sonuçlarına göre çeşitli kriterlere bakılarak ameliyat ile tedavi yoluna gitmek gerekebilir. Omurilik yaralanması olan hastada ise yaralanmaya neden olan kemik basısı, omurilik sıkışması gibi durumlar ameliyatla düzeltilmeye çalışılır. Bu tedavinin erken dönemde uygulanması özellikle kısmi felci olan hastalarda önemlidir. Çünkü kısmi felç olan hastaların iyileşme şansı daha yüksektir. Tam felç gelişmiş hastalarda ise iyileşme şansı daha azdır. Ancak bu hastaların da erken rehabiltasyonu için kırık omurganın süratle onarılması ve bütünlüğünün geri kazanılması gerekir.
Hangi tedaviler uygulanabilir?
Korse veya alçı tedavisi: Kırıkların iyileşmesi için bir tespit gereklidir. Özellikle çökme kırıklarında, omurilik yaralanması ve yumuşak doku-bağ dokusu yaralanması olmayan hastalarda korse veya alçı tedavisi tercih edilir. Amaç dışarıdan tesbit ile kırığın iyileşmesini sağlamak ve omurganın daha fazla çöküp omurilik basısı yapmasını ve kamburluk gelişmesini önlemektir. Alçı veya korse süresi genellikle 3 aylık bir süredir. Ancak kırık bu tedaviye yanıt vermeyebilir. Aylar hatta bazen bir kaç yıl sonra dahi kamburluk gelişmeye başlayabilir ve ameliyat gerekebilir.
Ameliyat: Kırık omurganın metal enstrümanlar kullanarak tesbit edilmesi ve aynı zamanda dondurulmasıdır. Bu işlem omurganın ön veya arka tarfından yapılabildiği gibi bazen her iki tarafın da dondurulması gerekebilir. Aynı zamanda omurilik yaralanması olan hastalarda omuriliği sıkıştıran kemik parçalar da cerrahi girişim sırasında temizlenebilir. Sinir yaralanması olmayıp da arka bağ dokuların yaralandığı patlama kırıklarında ve sinir yaralanması olan tüm diğer patlama kırığı veya kırık ve kırıklı çıkıklarda tercih edilecek tedavi yöntemidir.
Vertebroplasti & Kifoplasti (Omur içi çimento enjeksiyonları): Bazı çökme kırıklarında, osteoporoz veya omurga tümörüne bağlı kırıklarda ve bazı patlama kırıklarında uygulanabilen kapalı tedavi yöntemidir. Lokal anestezi altında uygulanabilir. Ciltte yapılacak küçük kesilerden omurgaya geniş iğneler ile girip kırığın düzeltilmesi ve içine sağlamlaştırmak için çimento konması esasına dayanır. Daha çok osteoporotik (kemik erimesine bağlı) kırıklarda ya da omurga tümörleri nedeniyle oluşan kırıklarda uygulanabilir. Travmaya bağlı omurga kırıklarında çoğunlukla yetersiz kalırlar ya da etkisizdirler.