Zatürre Mi Oldum, Yoksa Grip Miyim?
Yazar İrfan Uçgun • Göğüs Hastalıkları Doktoru • 9 Ekim 2019 • Yorumlar:
En sık karşılaşılan toplum kökenli enfeksiyonlardır. Grip gibi hafif seyirli bir üst solunum yolu enfeksiyonu olabileceği gibi, yoğun bakım takibi gerektiren ve solunum yetmezliği yapan ağır pnömoni (zatürre) şeklinde de olabilir.
Erişkinler yılda 2-4 kez grip atağı geçirebilirler. Sıklıkla virüsler neden olur. Bulaşma havadaki damlacık enfeksiyonları veya hasta kişinin sekresyonları ile olur. Burun akması, hapşurma, boğazda ağrı, gıcıklanma şeklinde şikayetler olur ve bazen etkene ve kişinin savunma sistemine bağlı olarak üç hafta kadar sürebilir. Tedavisi semptomlara yöneliktir ve korunmada da sık el yıkama, kişisel hijyene dikkat önemli yer tutar.
Grip, influenza olarak da belirtilen viral enfeksiyonlardır, her kış akut başlayan ateşli solunum yolu enfeksiyonları şeklinde tekrarlayan epidemiler yapabilir. A, B ve C tipi vardır, en nadir olanı C tipidir. Dış yapılarındaki antijenik proteinleri hemaglutinin (HA) ve nöraminidaz (NA) olmak üzere ikiye ayrılır. Bunların tipine göre antijenik farklılıkları ve hastalık tipi oluşur. Epidemileri genellikle Aralık-Nisan ayları arasında görülür. Solunumla havadan alınan küçük damlacıklar ile veya hasta kişilerin eşyaları ile bulaşır. Üşüme, halsizlik, baş ağrısı, ateş ve kas ağrıları en belirgin bulgularıdır. Kalp, akciğer hastalığı olanlar ve yaşlılar daha yüksek riskli gruplardır. İnfluenza A daha ağır pnömoni yapar. Ağır olgularda antiviral ilaçlar kullanılabilir ama koruyucu tedavi daha önemli olduğu için risk gruplarına mutlaka grip sezonu öncesi Eylül – Ekim aylarında grip aşısı yaptırmak gerekir.
Sinüzit, yüz kemikleri içinde yer alan, özellikle burun çevresinde ve göz üstünde bulunan sinüs adı verilen boşluklardaki iltihap ve sekresyon birikmesidir. Yüzde ağrı, balgam çıkarma, burun tıkanması, ateş en sık bulgulardır. Tipik öyküsü olan hastalarda woters grafisi veya tomografi ile tanı konulabilir. Tedavide antibiyotikler, burun açıcılar, antihistaminikler, tedaviye cevap vermeyen hastalarda ise cerrahi tedavi gerekebilir.
Pnömoni, akciğer dokusunun ani gelişen iltihabıdır. Binde 12 gibi bir sıklıkla görülür, yaş ilerledikçe veya ek hastalıklar varsa sıklığı artar. Toplumda gelişen veya hastanede gelişen pnömoni diye sınıflanabilir. Klinik gidişe göre de tipik veya atipik pnömoni diye adlandırılabilir. En sık görülen zatürre çeşidi toplumda gelişen pnömonilerdir.
Yaklaşık %50’sinde sorumlu etken gösterilemese de diğerlerinde etkenler steptokok pnömonia, mikoplazma pnömonia, hemofilus influenza, moraksella kataralis ve viruslar gibi mikroorganizmalardır. Ani başlayan titreme, ateş, öksürük, balgam, batma şeklinde yan ağrısı, kas ağrıları, bulantı-kusma, iştahsızlık en belirgin şikayetlerdir. Fizik muayenede zatürre gelişen bölgeye ve hastalığın ağırlığına göre bulgular olur. Akciğer grafisinde pnömoni olan bölgede duman şeklinde infiltrasyon alanları olur, beraberinde sıvı, kaviteler de olabilir. Laboratuvar incelemesinde beyaz küre artışı, CRP yükselmesi genelde görülür.
Tedavide hastanın istirahati, ek hastalığı varsa bunların tedavisi ve uygun antibiyotik başlanması gerekir. Hastalığın ağırlığına göre hastanede yatması gerekip gerekmediğine, sorumlu ajanın belirlenmesi sonrası da tedavinin düzenlenmesine dikkat etmek gerekir. Sıvı gibi komplikasyonlar geliştiyse bunların tedavisi ile yeterli süre ve dozda antibiyotik kullanılması hayati önem taşır.
Hastanede gelişen pnömoniler ise hem etkenlerinin farklılığı hem de hastaların genelde vücut savunmalarındaki zayıflık nedeniyle daha ağır seyreder ve ölümcül olma riskleri daha yüksektir. Genelde daha dirençli mikroplarla hastalık oluşur ve tedavide birden fazla antibiyotiği aynı anda kullanmak gerekebilir. O nedenle hastanede yatan hastaların zatürre geçirmemesi için özel önlemlerin alınması, hastaların malzemelerinin başka hastalara kullanılmaması, bakımı ve muayenesi sırasında eldiven veya el dezenfektanı kullanılması çok önemlidir.