Psk. Dan. Esra Karabulut

Merhaba ben Esra Karabulut.

9 Eylül 1985’te Osmaniye’de doğdum. Henüz 7. sınıftayken seyrettiğim “Can Dostum” (Good Will Hunting) filminde psikoterapi sürecindeki iki insan arasında kurulan ilişkinin özgünlüğünden ve bu ilişkiyle bir insanın yaşamında yepyeni pencereler açılabileceği fikrinden çok etkilenmiştim.

Nitekim 2004 yılında Pamukkale Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü kazandım. Lisans hayatım boyunca ruh sağlığı alanında benim için neyin daha önemli, ilgi çekici ve öncelikli olduğunu anlamaya çalıştım. Aldığımız dersler ve bu derslerin beni kişisel olarak da yoğurmasıyla geldiğim düşünce yapısı, problemlerin insanların hayatına kök salmadan ele alınmasının çok çok önemli olduğuydu. Böylece çocuklar ve aileleriyle çalışmayı istediğimden emin oldum.

2008 yılında mezun olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nda birçok farklı şehirde bir çok farklı okul türünde çalıştım. Bu sırada çocuk ve aile üzerine bol bol okudum ve teoride edindiklerimi farklı okullarda farklı çalışmalarla test ederek kendi bakış açımı geliştirme fırsatı buldum. Her biri mesleki anlamda beni donatan çok önemli deneyimlerdi.

2012 yılında artık kapsamlı bir psikoterapi eğitimi almaya hazır hissettim ve merkezi Almanya’da olan If Weinheim Institut Für Systemische Ausbildung&Entwicklung’da Sistemik Psikoterapi Temelli Aile ve Çift Terapistliği eğitimine başladım. Yaklaşık 4 yıl süren eğitimimi tezimi yazıp teslim ederek sonlandırdım.

2013 yılında Mersin Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi’ne Uzman olarak kabul edildim. Aynı yıl Çukurova Üniversitesi PDR ABD’ da yüksek lisans programına başladım. Sistemik Psikoterapi eğitimi ve yüksek lisanstan öğrendiğim her şeyi hemen uygulayabileceğim ve danışıp tartışabileceğim birçok insanla çevrildiğim çok keyifli bir çalışma ortamına sahiptim. Kişisel olarak da mesleki olarak da çok faydalı geçen 2 yılın ardından kişisel sebeplerle şehir ve iş değiştirdim.

Evlendim, bir kızım oldu, hem okullarda hem özel bir danışma merkezinde çalıştım, birçok eğitim aldım.

Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Çocuklarla Sanat Terapisi, Çocuklarda Psikolojik Sağlamlık, Orman Anaokulu Eğitici Eğitmenliği, Terapötik Kartlar, Çocuk Testleri Eğitimi, Moxo Dikkat Testi Eğitimi, Çocuklarda Sosyal Beceri Eğitimi, Çocuk ve Ergenlerle Bilişsel Davranışçı Terapi…

Değiştim dönüştüm ama ruh sağlığında önleyici ve gelişimsel çalışma arzum daim oldu. Eşim Ümit ile birlikte Doğa Terapi Evi’ni kurduk. İnsanların ruh sağlığını korumanın ve geliştirmenin yeni yollarını doğada aradık bulduk. Birçok harika çalışma yaptık. Hayal ettiğimiz her şeyi çocuksu bir biçimde denemeye devam ediyoruz. Bunun yanı sıra psikoterapi çalışmalarımız için Yakın Psikoloji Gelişim ve Danışmanlık Merkezi’ni kurduk.

Şimdi her iki kurumumuzda da çocuk, ergen ve anne babalarına destek olmaya, hayat akışlarında zorlandıkları yollara yoldaşlık etmeye çalışıyorum.

ÇOCUK VE OYUN TERAPİSİ

Çocuklar büyümek ve gelişmekle meşgulken zaman zaman bazı konularda zorlanabilirler. Zamanında yürümeyi, konuşmayı, bezi bırakmayı öğrenemeyebilirler. Ağlama krizleri, birilerine vurma, anneden ayrılamama gibi problemler yaşayabilirler. Okul çağı çocukları özgüven, girişkenlik, atılganlık alanlarında zorlanabilir. Akran zorbalığı, akademik başarısızlık, kaygı ve korkularla meşgul olabilirler. Ya da bazen anne babanın ayrılığı, bir yakının kaybı, taşınma, iflas, zorlu hastalıklar gibi gerçek problemlere sahip olabilirler.

Tüm bunlar çocuğun kendini olumsuz algılamasına, uygun olmayan baş etme davranışları sergilemesine, depresif hissetmesine sebep olabilir. Bu duygu ve davranışlarla baş başa kalan çocuk için çevresi tarafından bir süre sonra “zaten kişiliği böyle” şeklinde bir algı oluşabilir.
Bu noktaya gelmeden uzman desteği almak çok önemlidir. Henüz çocuğun beyin esnekliği çok çok güçlüyken çözüme doğru yol almak çok daha kolaydır.

Peki çocuğunuz için başvurduğunuzda süreç nasıl ilerler?

Çocukla psikolojik danışma sürecinde çocukların yaşadığı duygusal,sosyal, akademik ve davranışsal problemlerin anlaşılması ve çocuğun hayatını daha işlevsel ve doyumlu hale getirebilmesi için etraflıca çalışılır. Çocuğun problemine etki edebilecek tüm olaylar, durumlar, ilişkiler ele alınır. Çocuğun bakımı ve gelişiminden sorumlu olan anne, baba ve öğretmenlerle gerçekleştirilen görüşmelerle birlikte çocuk için en uygun psikolojik danışma süreci yürütülür.

Süreçte oyun terapileri , bilişsel davranışçı terapi, sanat terapisi, sistemik aile terapisi vb ekollerden hangisi ya da hangileri ile çalışılacağı aile ile ayrıntılıca görüşülür.

Sürecin ilerleyen aşamalarında çocuğun ihtiyaç duyması halinde psikiyatrik tedavi, destek terapi programları, psikoeğitim programları gibi alanlara yönlendirmeler yapılabilir.

ERGENLER

Çocukluktan gençliğe, gençlikten yetişkinliğe geçmek belki de hayatın en zor eşiklerinden ikisi olabilir. Bedenin, zihnin, ruhun değişip bambaşka bir şeye dönüşürken dış dünyayla ahenk içinde olmak her zaman mümkün olamayabiliyor. Gençler değersizlik duyguları, özgüven sorunları, dış dünyayla temas etmekle ilgili kaygılar, akademik motivasyon problemleri, karar vermede güçlük, öfkeyle baş etmekte güçlük, riskli davranışlar ve anne babalarıyla çatışma yaşayabiliyorlar.

Bu yaş döneminde zihinsel kapasitelerinin artmasıyla tüm bu olanları daha açık bir biçimde fark edebiliyorlar ancak bu sorunlarla duygusal olarak baş edebilmeleri birçok faktörün buluşmasıyla mümkün olmakta. Bazen bir akran, öğretmen, ebeveyn desteği yeterliyken bazen problemler profesyonel bir desteği gerektirecek kadar köklenmiş dallanıp budaklanmış olabiliyor. Ben bu desteği nasıl sunuyorum ondan bahsetmek isterim.

Öncelikle problem kaynağı olarak kimin işaret edildiğinden bağımsız olarak tüm aileyle görüşme yapmayı tercih ediyorum. Böylece herkesi yakından tanımış, herkesin problemle ilişkisini anlamış ve terapi sürecinden beklentisini duyabilmiş oluyorum. Sonraki seanslarda çoğunlukla gencin kendisiyle birebir görüşmeler yapıyorum. Bunun yanı sıra sürecin ihtiyacına uygun bir şekilde zaman zaman yine ailecek ya da anne-çocuk, baba-çocuk, kardeş seansları yapıyorum.
Bilişsel davranışçı terapi, sanat terapisi, sistemik psikoterapi ve oyun terapisi ekollerini yine danışanın ihtiyacı doğrultusunda kullanıyorum.
Terapi süreci boyunca genç ne için destek aldığını, seanslarda neyi ne amaçla yaptığımızı, kendisinin terapi sürecini nasıl daha faydalı hale getirebileceğini bilerek katılım sağlar. Kendi probleminin kendi payına düşen kısmı sahiplenmesi ve buna dair derin bir anlayış kazanması çözüme ulaşmasından çok daha önemsediğim bir konu. Çünkü bunun gerçekleşmesi başka zaman yeni bir problemle karşılaştığında problemi nasıl ele alacağıyla ilgili önemli bir hazır bulunuşluk yaratır.