Özgeçmiş
Özgeçmiş
Orhan Çelik
Psikiyatri
İlgi alanları
- Unipolar Depresyon
- Depresyon
- Hiperaktivite
- Hipokondriazis
- Psikotik Bozukluklar
- Deliryum
- Distimik Bozukluk (Kronik Depresyon)
- Kabus Bozukluğu
- Panik Atak
- Agorafobi
- Zihinsel Özür
- Ilaç bağımlılığı
- Bayılma
- Yaygın Anksiyete Bozukluğu
- Kişilik bozukluğu
- Atipik Psikoz
- Uykusuzluk (İnsomnia)
- Kişilik bozukluğu
- Altını Islatma Problemi
- Kişilik Bozuklukları
- Somatoform Bozukluk
- Sinir Hastalığı
- Kişilik bozukluğu
- Kişilerarası İlişkilerde Bozukluklar
- Öfke Kontrol Bozukluğu
- Majör Depresif Bozukluk
- Kekemelik
- Dehb
- Madde Kullanımıyla İlişkili Bozukluklar
- Stres
- Obsesif-Kompulsif Bozukluk
- Ruh ve sinir hastalıkları
- Bulimia
- Çocuk Ve Ergen Psikolojisi
- Gelişim Bozuklukları
- Kişilik bozukluğu
- Travma
- Demans
- Baş Dönmeleri
- Sosyal Fobi
- Şizofreni
- Dehb
- Bipolar Bozukluk
- Konuşma Bozuklukları
- Vajinismus
- Psikolojik Bozukluk
- Anoreksiya
- İletişim Problemleri
- Vücut (Beden) Disformik Bozukluğu
- Uyurgezerlik
- Yeme Bozuklukları
- Konversiyon Bozukluğu
- Dürtü Kontrol Bozukluğu
- İnternet Bağımlılığı
- Kişilik bozukluğu
- Kişilik bozukluğu
- Bipolar Bozukluk
- Özgül Fobi
- Sınav Kaygısı
- Baş Ağrıları
- Psikiyatrik Bozukluk
- Ereksiyon Sorunu
- Uyurgezerlik (somnambulizm)
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
- Bipolar Bozukluk
- Somatizasyon Bozukluğu
- Epilepsi
- Bipolar Bozukluk
- Borderline
- İktidarsızlık
- Özgüven Sorunu (Kendine Güven Sorunu)
- Sinir Hastalığı
- Alkol Bağımlılığı
- Uyku Bozuklukları
- Panik Bozukluğu
- Kumar Bağımlılığı
- Motivasyon Eksikliği
- Aile İçi İletişim Sorunları
- İlişki Problemleri
Deneyimler
- 1992 den beri meslekte olup psikoterapist, ve psikiyatr olarak, 1.1992-1.2013
Yayınlar
- Nasıl bir aile nasıl bir kişilik - Nasıl bir aile, Nasıl bir kişilik Kişilik yapımız yani nasıl bir insan olduğumuz, genetik alt yapımız ve yetiştirilme tarzımızdan etkilenmektedir. Anne baba çocuk üçgeninde yaşanan hayat, nasıl bir annelik, babalık yaşadığımız ve ailede yaşanılan hayatın duygusal iklimi, kişiliğimizin oluşumunda belirleyicidir. Bunun dışında örnek aldığımız diğer kişilerden, öğretmenlerimizden, arkadaşlarımızdan, toplum liderlerinden de etkilenerek neyin iyi, neyin kötü olduğuna dair farkında olmadan bir takım kavramlar ediniriz. Özellikle ilk 7 yaşta ailemizle olan birlikteliğimizde edindiğimiz bir çok yerleşik düşünce bugünkü kişiliğimizin temelini oluşturur. Sonuç olarak, yetiştirilme tarzımız bizim hayatta var olmamızda ve nasıl bir hayatı yaşayacağımızda, genetik alt yapı ile beraber belirleyici olacaktır. Mesela; Kendi ihtiyaçlarımıza öncelik tanımak bencilliktir, yerine kimi zaman kendimizi öne çekme hakkımız vardır, veya hayat yeterince bencil olmadan yaşanmaz. Çünkü görüşme odasına gelen insanlar hayır diyemediklerini, hep önceliği karşı tarafa verdiklerini ve kendilerini kullandırdıklarını anlatmaktadır. Duygularımızın kabul edilebilir duygular olduğu konusunda başkalarını inandıramazsak bu duyguları yaşamamalıyız yerine her ne olursa olsun duygularımıza saygılı olmalıyız ve son yargıyı verme ve geçerli görme bizim hakkımızdır demek. Başkalarının görüşlerine özellikle o kişiler yönetimdeyse saygı duymalıyız yerine kendi görüş ve düşüncelerimizin olması hakkımız olduğunu bilmek. Her zaman mantıklı ve tutarlı olmak zorundayız yerine insanın duygusal bir tarafı olduğunu bilmek. Her zaman mantıklı ve tutarlı olmak insanı sıkıcı yapar ve kurutur. Herkesin davranışları için kendince nedenleri vardır, bunların sorgulanması doğru olamaz yerine sizi kötü hissettiren her tür davranışa veya eleştiriye karşı koyma hakkımız vardır demek. Kendi sorunlarımızla başkalarının değerli zamanını çalmamalısınız yerine eğer kişi dostumuzsa yardım ve duygusal dayanak arama hakkımız vardır demek. Her zaman başkalarıyla uyum içinde olmalısınız, olmazsanız sevilmezsiniz yerine hayır deme hakkımız vardır demek. Ailemizin bakış açısı destekleyici, güven verici, zamanı gelince kontrolü bize bırakan tarzda ise bizimde ruhsal sağlamlığımız o derece yüksek olacaktır. Tabi ki bizim çocuklarımıza ruhsal sağlamlığı aktarabilmemiz için arada bir kanal yani iletişim olmalıdır. Çocuklarımız, yapıcı bir ana-baba-çocuk ilişkisinde, ebeveynlerine her şeyi değil ama hayatta yaşadığı farklı olayları anlatarak bir geri bildirim ve paylaşım yapmak isteyecektir. Eğer çocuğunuz size bir şey anlatmıyorsa kanal tıkalıdır. Dışarıda yaşadığı tecrübeleri sizinle paylaşarak dış dünyanın olumlu veya olumsuz taraflarını içine alacak veya almayacaktır. Eğer çocuğunuzla sağlam bir iletişim kanalınız varsa ve tıkanmıyorsa bu sayede dış dünyadan korkmanıza da ihtiyaç kalmaz. Tabi ki hayat dışarıdadır. Çocukları dış dünyadan korkutarak, kendi korkularımızı onlara geçirerek internet bağımlısı, pısırık ve içe dönük şişman çocuklarımız olacaktır. Oysa çocuk eğer istediği ılıman duygusal iklimi ailesinde bulamazsa olumsuz dış dünyaya yönelecektir. Terapi odasında kişinin kendisine zarar veren ve bilinç altı farkında olmadığı olumsuz yerleşik düşünceleri değiştirerek, hayatı yaşamasının önündeki engelleri tek tek kaldırarak artık hastalığa ihtiyacı olmadan özgür bir şekilde yaşaması sağlanır. Bir çeşit psikolojik tamirat yapılıp geçmişin hasarları giderilir. Psikiyatr Dr. Orhan Çelik .
- İnsanlara Hayır Diyebilmek Neden Bu Kadar Zor? - İnsanlara Hayır Diyebilmek Neden Bu Kadar Zor Tabi ki çoğu sorunumuzun kaynağı, genetik altyapımız ve çocukluğumuzda anne-baba ve çocuk üçgeninde oluşturduğumuz kişilik alt yapımızdan kaynaklanıyor. Bu da bizi biz yapan ve parmak izi gibi diğerlerinden farklı bir tarzda hayatı anlamlandırmamıza neden oluyor. Bir taraftan bizi sorunlar değil hayata bakış açımız bozuyor. İnsanlara hayır diyebilmek de bunun içinde ve ruhsal sağlamlığımızla alakalı bir durum olsa gerek. Başkaları bizden her şeyi isteyebilir, o kadar çok garip şeyleri bile isteyebilirler ki yeter ki siz fırsat verin. Ancak siz hayır da diyebilirsiniz yoksa o sorunun anlamı olmazdı zaten. Pek çok insan geçmişte ki işlenmelerimizden dolayı kendisinden istenenlere hayır deyince, karşı çıkınca kendini suçlu hisseder. Bu suçluluk duygusu da pek çok psikolojik rahatsızlığın ana babasıdır. Bunu hissetmemek ve kırmamak için evet der ve başımıza türlü zorluklar alıp onunla boğuşup dururuz. Neden? Başkalarını memnun etmek için, hayatı kendimiz için değil de başkaları için yaşadığımız için olmasın sakın. Kendi memnuniyetimiz nerede? Kendimize saygımız nerede? Hayat bence yeterince bencil olmadan yaşanmaz, yaşanmaya kalkılırsa son durak anlamsız bir hayat, hayal kırıklığı ve psikiyatr muayenehanesi olabilir. Bu durumda suçluluk duymak demek kendi yaşamımızın denetimini kendi elimizde olmadığını kabul etmek demektir. Suçluluk duygusundan kaçarken yaşamımızı öyle bir hale getirebiliriz ki böyle bir hayatı ancak hasta olarak yaşayabiliriz. Başkalarının isteklerini geri çevirince onların ölçütlerini karşılayamayacak olmak bizi korkutabilir. Terk edilme yalnızlık ve sevilmeme duyguları patlayabilir içimizde. Ama çevrenizdeki herkesin ölçütlerine göre de yaşayamazsınız hayatı. Zaten bu hayat sizin olmaz ama hesabını siz verirsiniz. Herkesi kırmayarak dostlarınızın sayısının artacağını mı zannediyorsunuz? Evet doğru ama bunlar ancak daha çok iyi gün dostu olacaktır. Hangi istekleri karşılamak istediğinize, hangi istekleri geri çevirmek istediğinize lütfen siz karar verin. Hayır dediklerinize açıklama da yapmak zorunda değilsiniz, buna da sonuna kadar da hakkınız vardır. Herkesin de dostumuz olmasına gerek yok zaten. Gerçek birkaç dost yetmez mi insana? Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Karşılaşmalar tamamen tesadüftür ama sonrası değil. Biz çevremizi kendi kişiliğimize göre şekillendiriyoruz. Dolayısı ile asıl sorun yine bizde. Depressif ve bağımlı karakter özelliklerimiz, düşük benlik saygımız ve insanları kendimiz olarak değil de rüşvetlerimizle etrafımızda tutma çabamız bozuk düzen ve hasta edici bir tarzdır. Oysa hayat al gülüm ver gülüm tarzıdır. Peşin çalışan tüccar veresiye çalışan tüccar misali kurutur adamı. Al gülüm ver gülüm tarzı doğal bir tarzdır. Allah bile cenneti bir şeylerin karşılığında vermiyor mu. Annemiz bile anneliğini hissetmek için memesini bize vermiyor mu? Biz doyuyoruz oda anneliği yaşıyor, buram buram. Herkese iyi gelen bir beraberlik. Ama bu mekanik bir şey değil tabiî ki. Duygusal bir tarz. Sen bana bunu yaparsan ben de sana bunu değil. Arada duygu olmalı. Sevdiğimiz insanlarla bence buna dikkat etmeli başkalarının zorluklarını kullanmamalıyız. Bence hayatta herkese yardım edilmez. Gerçekten ihtiyacı olanlara ve hak edenlere yardımcı olunur. İhtiyacı olmayan birisine de yardımcı olmak boş bir çabadır ve hiçbir işe yaramaz. Ancak hayal kırıklığına götürür insanı. İnsanlara evet demek ve yardımcı olmak içinde kendi pozisyonumuz da önemlidir. Ancak verdiğimiz şey bizi bozmayacaksa ve pozisyonumuz müsaitse ve gerçekten iyi bir şey yapıyorsak tabiî ki neden olmasın. İnsanlık gereği kutsal bir şey yapıyoruz demektir. Paylaşmak yardımlaşmak insan olmanın gereğidir zaten. Ama yaptığımız şeyin neye hizmet ettiğini de düşünmek gerekir. Saygılarımla Psikiyatr Dr. Orhan Çelik
- İlaç mı Terapimi Buna Nasıl Karar Vereceğim? - İlaçmı Terapimi, Bana hangisi Lazım, Nasıl Karar Vereceğim? Arkadaşlar terapi vardır ve gerçektir. Belki de bu sistemi bize kazandıran Freud insanlığa en büyük hizmeti getirmiş müthiş bir kaşifdir. İnsanlarda kendi kendilerini tedavi edebilirler, kendi doktorun olacaksın filan. Doğrudur ama yaranın derinliği ile bağlantılıdır. Kol kırılırsa doktor gerekir, kendiliğinden iyileşmez, ama çizilirse kendiliğinden iyileşir, derin kesilirse iz bırakır. Biz herkesin bize gelmesini istemiyoruz, sadece ruhsal enerjisini hayata yatıramayıp hastalığa yatıran, hep aynı yanlışları yapıp ben nerde hata yaptım diyen, garip anlamsız takıntılarla kendini yiyip bitiren mutsuz, kaygılı, takıntılı olan ama hayatı daha pozitif yaşamak isteyen insanların bize gelmesini istiyoruz. Terapide esas olan kişileri kendi orjinallikleri içinde tamir etmektir. Yani kişilere tavsiyelerde bulunarak herkesi kendi inandığımız gibi yaşamaya zorlamak terapi değildir. Terapi bizim anlayışımıza göre insanların konuşmasına fırsat vererek onları anlamak ve kişinin de farkında olmadığı kendi iç dünyasını ve zorluklarını anlamasın da yanında olmaktır. Terapi de kişi internetten bir resim indirirken parça parça indiği için bunu çözümleyemeyebilir, o zaman terapistle beraber anlamlandırır. Kişi önyargısız ve tarafsız olarak dinlenir, yanında durulur, çok güçlü ve tam bir oterite figürü olarak değil. Kişinin her şey hakkında konuşma hakkı vardır, terapisti hakkında bile. Terapi anlatılmaz yaşanır. Seans sonrası bir başkası danışana ne konuştunuz diye sorsa o tam bir cevap veremez. Çünkü danışan kurgu yapmadan ve aklına ne gelirse anlatır. Kişinin içindeki iyileşme iradesi ve sağduyusu terapistin kılavuzluğunda onu ruhsal hasarlarından arındırır. Tedavide esas motor güç kişinin aklına ne gelirse sansürsüz bir şekilde konuşmasıdır. Ruhsal gerginliklerimiz bize faydalıdır aslında. Korkmamıza lüzum yok, zaten var ve yaşıyoruz. Çünkü ruhumuzda bir sorun olduğunu bize gösteren yanıp sönen bir ikaz lambası gibidir. O mesajı alıp gereğini yapabilen kişi takdire şayandır. Çünkü aslında bizler atalarımızın ruhsal gerginliklerini veya onun yansımalarını yaşıyoruz. Eşitsiz hayat bizi otoban gibi farklı yollara sokuyor ve hangi sapaktan çıkacağımızı kestiremiyoruz. Bakıyoruz ki babalar gibi bir ruhsal gerginliğimiz var. Yok alınganız, çabuk sinirleniyoruz veyahut güvenimiz insanlara karşı sarsılınca panik atak yaşıyoruz ve bedenimizden şüphelenmeye başlıyoruz; kanser mi acaba? İşte terapi ile ve her tarz terapi ile de değil özellikle dinamik yönelimli terapi ile bu zorluklarımızı yenip hayatı kendiliğinden mutlu olarak yaşamanın yollarını keşfedebiliyoruz. İlaçlar arabaya konulan benzin gibidir. Benzin bitince nasıl yolda kalınıyor ise ilaçlar bitince de kişinin ruhsal hastalığı da tekrarlama eğilimine girer. İlaç tedavisi en az 3 ay sürer, ama ömür boyu kullanmak zorunda kalan hastaların sayısı da epey fazladır. İlaçlar başlanır bırakılır ve de düzenli kullanılmazsa kişide ilaca karşı direnç gelişir. İlaç tedavisi gitarın tellerini akort etmeye benzer, hastanın her gelişinde ne kadar etki, yan etki yaptığına göre dozlar ayarlanıp başka seçenekler tekrar düşünülür. İlaçlar dereyi geçerken giyilecek çizme gibidir. Sonuç da ilaç insana faydalı olan şeydir.İlaç gibi geldi filan da deriz ya. Sadece ilaçla yapılan bir tedavi yeterli bir tedavi değildir ama bir seçenektir. Çünkü ilaç psikolojik tamirat yapmaz. Eğer kişi doktor bey bu benim hayatım, gelmişim geçmişimle uğraşma ve sadece benim belirtilerimi gider, kafama takmayım, hayattan zevk alıp sinirlenmeyim diyor sa onu da ilaçlar sayesinde becerebiliyoruz. Ama ilaç yani benzin bitince kişi yeterince sürede (en az3 ay- 2 yıl belki daha fazla) kullanmamışsa ve terapi desteği de almamışsa hastalıkta nüks-yineleme yüksek oranda görülebilecektir. Psikiyatr Dr. Orhan Çelik
- Nasıl bir aile nasıl bir kişilik - Nasıl bir aile, Nasıl bir kişilik Kişilik yapımız yani nasıl bir insan olduğumuz, genetik alt yapımız ve yetiştirilme tarzımızdan etkilenmektedir. Anne baba çocuk üçgeninde yaşanan hayat, nasıl bir annelik, babalık yaşadığımız ve ailede yaşanılan hayatın duygusal iklimi, kişiliğimizin oluşumunda belirleyicidir. Bunun dışında örnek aldığımız diğer kişilerden, öğretmenlerimizden, arkadaşlarımızdan, toplum liderlerinden de etkilenerek neyin iyi, neyin kötü olduğuna dair farkında olmadan bir takım kavramlar ediniriz. Özellikle ilk 7 yaşta ailemizle olan birlikteliğimizde edindiğimiz bir çok yerleşik düşünce bugünkü kişiliğimizin temelini oluşturur. Sonuç olarak, yetiştirilme tarzımız bizim hayatta var olmamızda ve nasıl bir hayatı yaşayacağımızda, genetik alt yapı ile beraber belirleyici olacaktır. Mesela; Kendi ihtiyaçlarımıza öncelik tanımak bencilliktir, yerine kimi zaman kendimizi öne çekme hakkımız vardır, veya hayat yeterince bencil olmadan yaşanmaz. Çünkü görüşme odasına gelen insanlar hayır diyemediklerini, hep önceliği karşı tarafa verdiklerini ve kendilerini kullandırdıklarını anlatmaktadır. Duygularımızın kabul edilebilir duygular olduğu konusunda başkalarını inandıramazsak bu duyguları yaşamamalıyız yerine her ne olursa olsun duygularımıza saygılı olmalıyız ve son yargıyı verme ve geçerli görme bizim hakkımızdır demek. Başkalarının görüşlerine özellikle o kişiler yönetimdeyse saygı duymalıyız yerine kendi görüş ve düşüncelerimizin olması hakkımız olduğunu bilmek. Her zaman mantıklı ve tutarlı olmak zorundayız yerine insanın duygusal bir tarafı olduğunu bilmek. Her zaman mantıklı ve tutarlı olmak insanı sıkıcı yapar ve kurutur. Herkesin davranışları için kendince nedenleri vardır, bunların sorgulanması doğru olamaz yerine sizi kötü hissettiren her tür davranışa veya eleştiriye karşı koyma hakkımız vardır demek. Kendi sorunlarımızla başkalarının değerli zamanını çalmamalısınız yerine eğer kişi dostumuzsa yardım ve duygusal dayanak arama hakkımız vardır demek. Her zaman başkalarıyla uyum içinde olmalısınız, olmazsanız sevilmezsiniz yerine hayır deme hakkımız vardır demek. Ailemizin bakış açısı destekleyici, güven verici, zamanı gelince kontrolü bize bırakan tarzda ise bizimde ruhsal sağlamlığımız o derece yüksek olacaktır. Tabi ki bizim çocuklarımıza ruhsal sağlamlığı aktarabilmemiz için arada bir kanal yani iletişim olmalıdır. Çocuklarımız, yapıcı bir ana-baba-çocuk ilişkisinde, ebeveynlerine her şeyi değil ama hayatta yaşadığı farklı olayları anlatarak bir geri bildirim ve paylaşım yapmak isteyecektir. Eğer çocuğunuz size bir şey anlatmıyorsa kanal tıkalıdır. Dışarıda yaşadığı tecrübeleri sizinle paylaşarak dış dünyanın olumlu veya olumsuz taraflarını içine alacak veya almayacaktır. Eğer çocuğunuzla sağlam bir iletişim kanalınız varsa ve tıkanmıyorsa bu sayede dış dünyadan korkmanıza da ihtiyaç kalmaz. Tabi ki hayat dışarıdadır. Çocukları dış dünyadan korkutarak, kendi korkularımızı onlara geçirerek internet bağımlısı, pısırık ve içe dönük şişman çocuklarımız olacaktır. Oysa çocuk eğer istediği ılıman duygusal iklimi ailesinde bulamazsa olumsuz dış dünyaya yönelecektir. Terapi odasında kişinin kendisine zarar veren ve bilinç altı farkında olmadığı olumsuz yerleşik düşünceleri değiştirerek, hayatı yaşamasının önündeki engelleri tek tek kaldırarak artık hastalığa ihtiyacı olmadan özgür bir şekilde yaşaması sağlanır. Bir çeşit psikolojik tamirat yapılıp geçmişin hasarları giderilir. Psikiyatr Dr. Orhan Çelik .
- Öfke Kontrolü Nasıl Yapılır? - Öfke Kontrolü Nasıl Yapılır? Ölçüsüz kızgınlığa öfke adı verilir ve doğal-normal bir duygu değildir. İnsanlığa zararlı milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve hala da yoluna devam eden hastalıklı bir durumdur. Öfkemiz özellikle en yakınımız olan insanlara daha fazla yönelir. Çünkü, belki de en güvenilir yer-yol burası olduğu için ve belki buna gücümüz onlara yettiği için. Yani öfke en yakınlarımızla kurduğumuz, en iyi olması gereken ilişkileri bozar. Öfke elde taşınan kor ateş gibidir. Hem kendimize hem de başkalarına zarar verir. İş ilişkilerini bozarak bir çuval inciri berbat eder. Dolayısı ile hayatta başarılı olmamıza engel olur. Hayattan, insanlardan soğutur. Öfkemiz tüm insanlara yayılırsa, hayatı yaşanmaz bir yer olarak yorumlayarak intihara sürükleyebilir. Bir toplumda yaşadığımız için başarımız insanlarla geçinmemiz ve onlarla olumlu ilişkiler kurmamızla mümkün olacaktır. Saatli bomba gibi ne zaman patlayacağımız belli olmazsa etrafımız da zorunlu insanların dışında kimse kalmayacaktır. Öfkeli insanlar haksızlığa uğradığı veya intikam alma düşüncesinden dolayı ruhsal enerjisini hayata yatıramazlar. Oysa hepimiz haksızlığa uğrayabiliyoruz. Ama hakkımızı arayacağımız bir yer bile bulamayabiliyoruz. Bu durumu öfke ve şiddet boyutuna taşımak haklılığımıza gölge düşürecek ve sizi haksız hale getirecektir. Haksızlığa uğradığımız da öfkemizi denetlemek, ideal sınırlar içinde tutmak, karşı tarafı da provoke etmeden durumu izah etmek ve içinde bulunduğumuz durumdan sıyrılmak esastır. Eğer karşı taraf ta öfkeliyse zor durumlara girmemek, sonu belli olmayan maceraları yaşamamak ancak ve ancak sağ duyumuzla ve sakinliğimizle kontrol edebileceğimiz süreçlerdir. Tabiî ki bunlar yaşanırken bizim öfke öncesi ruh halimiz sürecin gidişatında ve kontrolünde çok önemlidir. Kötü, moralsiz, gergin bir ruh halinde isek size yapılan bir yanlış hareketi veya haksızlığı tolere etmeniz de çok güç olacak ve olay büyüyebilecektir. İnsanlar genelde çaresiz kaldıklarında ve başka bir yol bulamadıklarında öfke ve şiddet sarmalına girerler. Kişinin ancak neden öfkelendiği anlaşılabilirse ve anlayabilirse baş edilebilecek bir duygudur. Kişi başka da bir yol bilmediği için bu yolla kendini boşaltmaya çalışır, çünkü hayatı yaşarken hep bunu görmüştür ve zaten öfke potansiyeli yüksek olan insanların evladıdır. Öfkeli insanlar çocukluğunda çok fazla engellenmiş, yaptığı kabahatler dayakla, şiddetle helalleştirilmiş ve bir ana-baba kucağında yatıştırılmamış, duygusal iklimi bozuk, sevgisiz ailelerin evlatlarıdır. Yani hayatta hiçbir şey tesadüf değildir ve bu yaşananlar geçmişte yaşatılan olumsuz bir hayatın bir sonucu olabilir. Bazıları için öfkeli olmak bir yaşam tarzıdır. İstenmedik bir durumla karşılaşınca kendini daha güçlü, baskılı, egemen hissetmek için kişinin öfkeye ihtiyacı olacaktır. Öfke yüksek bir duygu olup insanı mantıklı düşünmekten alıkoyar, yani öfke duygusu varsa mantık yoktur. Sonuçlarından üzüntü duyabileceğimiz süreçlere sürükleyebilir. Sanki sarhoş bir insanın söylemleri ne kadar gereksiz ve saçma ise öfkeli bir insanın söylemleri de bu tarzda olabilir. Sonunda kişi muhtemelen üzüntü ve suçluluk duyacaktır. Öfke duygusu kontrolümüzü kaybettirip saldırganlığa ve istemediğimiz sonuçlara neden olabilir. Hayatta yapmak çok zor ama öfkeliyken yıkmak çok kolay olacaktır. Cinayetler böyle bir ruh halinde ve affetme duygusunun yokluğunda gelişen bir olaydır. Öfke bedenimize zarar verecek her türlü hastalığa zemin hazırlayıp saçlarımızın erken ağarmasına, hayatı sert yaşamamıza neden olacak ve erken yaşta bu hayata veda etmeye zorlayacaktır. Öfkeli iken yaptıklarımızdan suçluluk, üzüntü, pişmanlık, utanç, çökkünlük, değersizlik duyabiliriz ve kendimize kızmamıza, zarar vermemize neden olabilir. Burada öfkenin şiddeti önemlidir. Öfkelenip cinnet geçiren eşini çocuğunu öldüren ebeveynleri sürekli medyada görmüyor muyuz? Öfke ile baş etmek için öfkeyi tanımamız ve bize ne yaptığını ve ne yaptırdığını anlamamız gereklidir. Eğer siz öfkeli olup her şeyi yakmak dökmek, bozmak istiyorsanız bu bir bozukluktur ama bu yol sizin yolunuz olacaktır. Öfke duygusu bizim ruhsal sağlamlığımızla ilgilidir. Eğer öfke potansiyelimiz fazlaysa bunun farkına varıp kendimizi tamir etmek ve bu öfkemizi başkalarına yaşatmamak, çocuklarımızın da hasta olmasını engellemek için profesyonel destek alıp terapiden geçmemiz gerekir. Böylece kalıcı psikolojik tamirat ile hayatı kendiliğinden mutlu ve rahat yaşamak mümkündür. Terapiden siz geçseniz de etrafınızdakiler bu çalışmadan memnun kalacak ve sizi destekleyecektir. Çünkü sizin iyiliğiniz onlara da yansıyacaktır. Ufak tefek olaylar bizi öfkelendiriyor aslında bu kadar öfkeli olmayı gerektirmiyorsa, o zaman öfke kaydırması yapıyor olabiliriz. Patrona kızıp eşinden hıncını çıkarmak gibi. O zaman bizi öfkelendiren asıl şey nedir? Aslında öfkemizi kaydırarak başkalarına biz mi haksızlık yapıyoruz? Temelde öfkeli olduğumuz insanlar çocukluk dönemimizde etrafımızda olanlarmıdır? Kendimizle yüzleşmek, hayatı haklı-haksız düşünce boyutundan çıkarıp empati ile karşı tarafa bakmak bir nevi ilacımız olacaktır. Bu arada geçmişle helalleşmek ancak dinamik terapi ile mümkün olacaktır. Öfke patlamaları göstermeden insanların sizi dinlemeyeceklerini, size saygı göstermeyeceklerini yada sizinle uyum içinde olmayacaklarını düşünüyorsanız öfkenizle onları baş eğdirmeye çalışıyorsunuz demektir. Böyle bir durumda iseniz duygusal iklimi ılıman olmayan bir ailenin sahibi olduğunuz için burada yetişen evlatlarınız da sorunlu ve problemli olacaktır. Zor, zayıf zamanınızda sizden intikam almaya çalışan bir yakın çevre oluşturmaya neden olabilirsiniz. Yıllar ilerledikçe hayatın kontrolü evlatlara geçince sizden uzaklaşmaları artık bir kader olmayacaktır. Bir film sahnesinde büyüyen oğlunun kendinden uzaklaşıp, kaydığını gören bir babanın feryadı hala hafızamda saklıdır. İnsanlar öfkelendiğinde kendi duygularının sorumluluğunu almaktan kaçınır. Beni çok kızdırdı derken öfke duygumuzun kontrolümüz dışında geliştiğini de anlatmış oluruz. Yani olaylar, insanlar bizi yönlendiriyor ve bizde kendimizi çaresiz seyir mi ediyoruz? Yani bir frenimiz, dur ne oluyor diyecek gücümüz yokmudur? Sırf dışarıdaki olaylar bizi kızdırıyor ve bu denetimsiz olsaydı hepimizin aynı olaya aynı tepkiyi göstermemiz gerekmez miydi? Oysa insanlar aynı olaya farklı tepkiler verebilirler. Olaylara yüklediğimiz anlam ve nasıl etkilendiğimiz bizim başkalarından farklı bir takım duygular yaşamamıza neden olur. Mesela trafik sıkıştığında öfkelenip diğer sürücülere bağırıp çağırıp kornaya basabiliriz. Lanetler okuyup, küfürler basabiliriz. Yada kendimize kızıp neden bu yola girdim ne kadar aptal bir adamım diyebiliriz. Üçüncü bir yolda bu trafik sıkışıklığı zaten her zaman olabiliyor, tecavüz kaçınılmazsa deyip radyodan serinleten müzikler dinleyebiliriz. Sonuç olarak olaylar değil bizi bozan olaylara bakış tarzımız ve yüklediğimiz anlamdır. Öfke duymamıza neden olan aslında başkaları değil kendimiz ve hasarlı psikolojik alt yapımızdır. Dolayısıyla öfke duymamızın sorumluluğu da bize aittir. Yani insanların kızmalarına, öfkelenmelerine, çileden çıkmalarına köpürmelerine, tepelerinin atmasına ,kudurmalarına ,saldırmalarına ve cinayetlere neden olan olaylar değil, olaylara yüklediğimiz anlam ve bakış tarzıdır. Bir yetişkin olarak hayatımızla ilgili bilinçli seçimler yapabiliriz. Düşüncelerimizi görüşlerimizi tutumlarımızı, davranışlarımızı ve hareketlerimizi denetleyebiliriz. Ama karşımızdaki insanı bu konularda denetleyip kontrol etmemiz mümkün olmayacaktır. Bana nasıl bunu yapar dediğimizde o ben değilim, onu kontrol edemem, o her şeyi yapabilir gerçeği ile karşılaşırız. Meselenin çözümünde karşı tarafın bunu bana yapmaya nasıl bir ihtiyacı-amacı var, hangi ruh haliyle bunu bana yaptı diyerek empati geliştirmemiz gereklidir. Öfke duygusu ile alakalı bazı kabullerimiz vardır. Kendimize kızmamıza neden olan önemli bir konu da mükemmeliyetçiliğimizdir. Daha iyi yapabilirdim neden yapmadım diye kendimize öfkelenip aşağılayabiliriz. Bardağın dolu tarafını değil boş tarafını görüp kendimizi öfke ile eleştirip değersizleştirebiliriz. Öfke duygumuzu ben daha iyi bir iş çıkarmalıyım diyerek kendimize, diğer insanlar her zaman iyi davranmalılar ve koşullar her zaman benim istediğim gibi olmalı diyerek başkalarına yönlendirebiliriz. Eğer gerçekten öfkeli, kızgın, kaygılı ve çökkün olmak istiyorsak istediklerimizi mutlak gereksinimlerimiz, ihtiyacımız olarak görmeli, tercihlerimizi dayatmalar ve direnmelerle elde etmeye zorlamalı, görece isteklerimizi de zorunluluklarımıza dönüştürmeliyiz. İyi yapmalıyım, başkalarının takdirini kazanmalıyım, mutlaka başarılı olmalıyım gibi mükemmeliyetçi dayatmalar gerçekleşmediğinde ben alçak ve aşağılık yetersiz bir insanım diye kişi kendisine kızabilir. Bu durum kaygı, çökkünlük değersizlik ve kendinden nefret etmeye dönebilir. Öfkenin kendisine dönmesi kişiyi intihara ve kendisine zarar vermesine sürükler. Koşullar öyle düzenlenmeli ki istemediğim hiçbir şey başıma gelmemeli, her ne istiyorsam elde etmeliyim dayatmaları engellenme eşiğinin düşmesine neden olur. Öfke, hiddet ve güceniklik duygularını ortadan kaldırmak için dayatmalardan uzak durmalıyız. Olan biteni, başımıza gelenleri büyük ölçüde denetleyemeyebiliriz ancak bunlara ne anlam yükleyeceğimizi , bunlarla ilgili ne düşüneceğimizi denetleyebiliriz. Yanlışlarımızı ve yanılgılarımızı olduğu gibi kabul edebiliriz. Ancak bunlar için kendimizi aşağılayacak olursak bunları düzeltecek olan yine biz olmayacak mıyız? Bu Kafa bize ömür boyu lazım dolayısı ile idareli kullanmalıyız. Başkalarından bir insan olarak tiksinmek ve öfkelenmek ve kızmak daha sonra kendimize de kızmaya ve tiksinmeye götürebilir. Kişisel bazı beklentilerin yüksek olması ve başkalarının görüşlerine verilen önem sorun yaratabilir. Kendimizle alakalı bir takım beklentilerimiz olur bunları gerçekleştiremezseniz, kendi veya başkalarının bakış açısı ile kendinizi aşağılarsınız. Dolayısıyla değerinizin tek ölçüsünü işi ne ölçüde iyi yaptığınızla ilişkilendirebilirsiniz. Bu yanlıştır. İnsanlar çoğu zaman kendilerini dünyanın merkezinde zannederler ve bütün insanların kendilerinin ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğunu düşünürler. Başkalarından gerçekçi olmayan beklentilerimizin olması hayal kırıklığı ve öfkeye neden olur. Çevremizdeki koşulların bizim istediğimiz gibi olmaması, dış etkenlerin beklentilerimizi karşılamaması da öfkeye neden olur. Oysa keskin sirke küpüne zarar verir. Saygılarımla Psikiyatr Dr. Orhan Çelik
Okullar / eğitimler
- İstanbul Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğt. - Psikiyatri, 1992 - 1997
- Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi - Tıp Fakültesi, 1985 - 1991
Adres
Sigortasız hastalar
Hizmetler
Diğer Hizmetler
Agte- Ankara Gelişim Tarama Envanteri
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Aile Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Alexander Pratik Yetenek Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Bender Gestalt Motor Algı Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Benton Görsel Bellek Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Bilişsel Davranışçı Terapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Cattell 2a Zeka Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Cattell 3a Zeka Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Cinsel Terapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Dinamik Psikoterapiler
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Draw A Person
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Duygu Odaklı Terapi (EFT)
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Ect(Elektrokonvülsif) Terapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Eklektik Yaklaşım
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Fototerapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Gessell Gelişim Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Good Enough Zeka Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Gottman Çift Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Grup Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Hipnoterapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Louisa Duss
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Mmpi- Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Otizm Görüntüleme Ve Tanısı
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Oyun Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Peabody Resim (Kelime Eşleştirme Testi)
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Porteus Labirentleri Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Prolonged Exposure Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Psikanalitik Psikoterapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Psikanaliz
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Psikodinamik Psikoterapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Psikoterapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Regresyon Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Sanat Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Standardize Mini Mental Test
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Transaksiyonel Analiz
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Varoluşçu Psikoterapi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Wisc-R-Çocuklar İçin Zeka Testi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Yetişkin Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
Çift Terapisi
Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5, İstanbul
Gri Psikiyatri Merkezi
13 hasta/danışan görüşü
Genel skor
Görüşleri şuna göre sırala
ö....s
Harika biri. Tam bi bilim insanı. Ben bırakmak zorunda kaldım. Ama bıraktığım zaman benim için bir test dönemi oldu. O kadar şifalanmışım ki farkında değilmişim. Emeği çok bende Orhan beyin. Asla inkar edemem. Çok mutsuzdum, resmen bir mucize yarattı. Vedalaşmadık ama onu hep iyi anıyorum. En son öğrenci yetiştiriyordu. Demek ki dr Orhan’lar bitmeyecek. Gerçekten ülkemiz için böyle insanların varlığı ve daha da yetişecek olması bizim için sevindirici. İyi ki varsınız :)
s.....
Kendisiyle terapiye ilk başladığımızda en fazla ne kadar iyi olabilir ki diye düşünmüştüm. Ancak zaman geçtikçe kendimdeki değişimi hem ben farkettim hem de çevrem. Net duruşu benim de net düşünmeme sebep oldu. İlaç konusunda da son derece profesyonel ve güvenilir.
de...z
DEĞERLI HOCAMI YAKLAŞIK 2 SENEDIR TANIYORUM.SINIRLERIM COK BOZUKTU VE HERSEYE TAHAMMULSUZDUM.İPIN UCUNA KADAR GELMİSKEN DEĞERLI HOCAMLA TANISTIM VE GERCEKTEN IYI KI TANISMISIM DEDIGIM ENDER INSANLARDAN BIRI.KENDIMI ŞUAN COK DAHA IYI MUTLU VE HUZURLU HISSEDIYORUM.ALLAH AYAGINA TAS DEGDIRMESIN HERKESE TAVSIYE EDERIM.
i̇...p
Bipolar bozukluk hastalığımın başlangıcında 2019 yılında Yrd. Doç . Dr . Orhan Çelik'in kliniğine gittim. 5 ay boyunca tedavi gördüm ve kendi isteğimle tedaviyi sonlandırdım. 2022 senesinde hastalığım atak yaptı tekrar hocamın kliniğe gittim . 17 Kasım tarininde Bipolar bozukluk tanısına tedaviyi tekrar başlattı ve kötü bir sürece girmiş olan manik hallerimi 2 haftada kontrol altına aldı. 30 Aralık tarihinde şu an ilaçlar devam ediyor hocamın kontrolü altındayım ve kendimi çok iyi hissediyorum. Hocama çok teşekkür ediyorum.
a.....
Mutsuz ve sorunlu bir hayatım olduğu için orhan beye gittim. Daha önce de psikoloğa gitmiştim fakat depresif hallerimden çıkamamıştım. Orhan bey de tedavim hem ilaçlı hemde haftalık seanslar olarak başladı İlk seanslarda işe yaramıycağını düşünsemde pes etmek istemedim ve tedavime devam etme kararı aldım. İyi ki de böyle bir karar almışım. Tedavimin devamında hayata daha gerçekçi bakabilmeyi, sorunları çözebilmeyi, mutlu olabilmeyi ve tekrar gülebilmeyi hatırladım. Emekleriniz için teşekkürler.
be...r
Sevgili orhan doktorum cok ilgiliydi. Abim cok kafasi karışıktı kendinde degildi doğru ilac ilac tedavisiyle ve ilgisiyle abim 5 gün de cok yol katetti ve doktorumuz "daha da iyi olacaksin, bu bir geçiş süresi güneşli günler göreceksin" dedi haftalardir moralimiz bozuktu doktorumuz sagolsun iyi hissettik Allahin izniyle abim daha da iyi olacak doktorumuz sayesin de hersey icin teşekkürler Allahim herkese sifa versin
m....y
2 yıldır Orhan beye tedavi için gidiyorum. Sıkıntılarım azaldı. Benimle iyi diyalog kurup sıkıntılarım için güzel tavsiyelerde bulundu.
bu...l
Orhan beyi yıllardır tanıyorum kesinlikle cok iyi yol gösterici bir doktordur. Benim rahatsızlığım sürecinde hem ilac ile tedavi hemde online görüşmeler ile tedavi sürecimi yönettik. Stres üzüntü yaşadığım zamanlarda gecmeyen istifralarım oluyor benim yemek dahi yiyemiyorum en büyük şikayetim buydu ilacla ve seanslarımızda konuşarak rahatladıkça geçti . Çok büyük bir sıkıntım olmadığı sürece seanslarımı aksatmadım her derdimle ilgilendi yardımcı oldu halada oluyor sayesinde yanlışlarımı gördüm ve doğru kararlara yönelmeye başladım eksik yönlerinizi ve sizi kesinlikle tanıyor ve hiç unutmuyor en çok sevdiğim özelliği aile gibi oluyorsunuz kaç yıl önceki seansımızda konuşmamızda gecenleri bile kendisi söylüyor böyleydi böyle oldu diye çok iyi takip ediyor gözlemliyor. Orhan beyi yıllar öncesinde tavsiye üzerine tanıdım o günden itibaren de asla vazgecemediğim bir hekimdir. İlacını al yut iyileşirsin düşüncesi yok en sevdiğim bir özelliği daha bu konuşarak özel hayatımı, işimi, sağlığımı her şeye o yol gösterdi ben doğruları görerek ilerledim. Artık ilacsız tedaviye başladık istifralarım geçti iyi ki var iyi ki tanımışım
f....h
Düşüncelerde bozukluk karmaşa, ses ve konuşma duyma gibi şikayetlerden ilaç tedavisiyle olumlu yönde ilerleme kaydediyorum. Kısa sürede tedavinin başında normalleşme başladı doktorun teşhisini olumlu buluyorum.
se...u
gerçekten Orhan Bey çok farklıdır. bütün terapi süresince kendinizi güvende ve rahat hissedersiniz. kendi değerinizi görmeniz noktasında çok yardımcı olur. ilaçla tedavinin yanı sıra psikoterapi ile beraber kalıcı sonuçlar alacağınız bir doktordur. kendisiyle yaklaşık 1 yıldır çalışıyorum ve hayata,kendime bakış açımı değiştirdi. kesinlikle bir psikiyatrdan çok daha fazlası herkese tavsiye ederim.
Bu doktor/uzman mısınız?
Profili düzenle veya yönetSıkça Sorulan Sorular
-
Orhan Çelik isimli uzmanın ana uzmanlık alanları nelerdir?Orhan Çelik, Psikiyatri. Size Orhan Çelik tarafından sunulan hizmetlerden bazılarını gösteriyoruz: Psikoterapi, Psikanalitik Psikoterapi, Benton Görsel Bellek Testi, Wisc-R-Çocuklar İçin Zeka Testi, Varoluşçu Psikoterapi, Draw A Person, Cattell 3a Zeka Testi, Dinamik Psikoterapiler, Hipnoterapi, Louisa Duss.
-
Orhan Çelik adresi nerede?Orhan Çelik şuradaki hasta / danışanları görüyor: -
- Haseki Sultan Mahallesi Dr. Adnan Adıvar Caddesi No:20/5 İstanbul
-
Adresine gitmek zorunda kalmadan Orhan Çelik isimli uzmanla online görüşebilir miyim?Hayır, şu anda Orhan Çelik online danışmanlık hizmeti sunmuyor.
-
Orhan Çelik hangi dilleri konuşuyor?Orhan Çelik ile İngilizce dilinde konuşabilirsiniz.
-
Orhan Çelik isimli uzmandan nasıl randevu alabilirim?Orhan Çelik bu adreste hangi saatlerin uygun olduğunu henüz belirtmedi. Takvimde hangi saatlerin müsait olduğunu öğrenmek için doğrudan Orhan Çelik ile iletişime geçmenizi öneririz.
-
Hastalar / danışanlar Orhan Çelik hakkında ne düşünüyor?Toplam 13 hasta / danışan, Orhan Çelik hakkında dürüst ve gerçek bir görüş bırakarak ona ortalama 5 yıldız (5 üzerinden) verdi.
İstanbul bölgesinde Diğer (İade) kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Allianz Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Axa Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Anadolu Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Mapfre Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Groupama Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Eureko Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Güneş Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Demir Hayat Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Ergo Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Ak Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Halk Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Ziraat Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Ray Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Ankara Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde SGK kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Generali Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde HDI Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Sompo Sigorta kabul eden Psikiyatristler
İstanbul bölgesinde Zurich Sigorta kabul eden Psikiyatristler
Daha fazla (15)