Op. Dr. Tekin Özcan

1975 yılında Balıkesir'de doğdum. Henüz Ortaokul yıllarımda Beyin Cerrahı olma isteğim Lise yıllarımda da hayat akışıma paralel olarak devam etti. Lise yıllarımda Fizik ve Geometri derslerine uyumum hiçbir zaman diğer dersler kadar olmadı. Modern Matematik dediğimiz soruları denklemlere dönüştürme ve kurulan denklemi çözerek sorunu çözüme kavuşturma, halen daha günlük hayatımda ve hastalarımın tedavisini planlarken uyguladığım benim için vazgeçilmez bir metoddur. Fizik, Geometri ve Modern Matematik üzerine oluşan zihinsel örüntüm bana Tıp Fakültesini kazandırdı ve Beyin Cerrahı olmamın ilk basamağını atmamı sağladı ama ezber yapma gerektiren bilgilerin de fazla ve gerekli olması bu yolda ilerlerken oldukça zorlanmama neden oldu.
Bugün ki teknoloji de insan anatomisini ve hastalıkları üç boyutlu olarak ve zihinde kalıcı çatıyı oluşturan, gerekirse animasyon şeklinde de anlatılan çok güzel uygulamalar ve görseller var. Metni, zihnimizde oluşturduğumuz bu çatıya oturtabiliyoruz. Şimdiki öğrenciler bu açıdan çok şanslı. Bizim öğrenciliğimizde, atlasta çizilen insan anatomisinden ve kitaplardaki metinlerden bir üç boyutlu zihinsel görüntü oluşturup insan anatomisini ve hastalıklarını öğreniyorduk. Bunu yaparken geometri, fizik ve matematiği ana eksene oturtmamın çok gerekli olduğunu gördüm. Artık hedefime ulaşmama, Beyin Cerrahı olmama giden yolda bana engel olacak çok fazla kendimsel durum kalmamıştı.
Mikrocerrahi, yani ameliyatlarımızda cerrahi mikroskobu kullanmamız, bugün için bize hastalarımızın ameliyatından önce MR, BT gibi görüntüleme yöntemlerini kullanarak oluşturduğumuz üç boyutlu görüntüyü elde etmemizi sağlıyor. Görüntü netliğini ve detaylı görüntüyü bize vermesinin yanısıra derinlik hissini de sağladığı için beyine, sinire ve omuriliğe ameliyat sırasında ne kadar yaklaştığımızı bilmemizi sağlıyor. Bu durum beyinden tümörün, omuriliği sıkıştıran fıtığın yeterince uzaklaştırılmasını sağladığı gibi aynı zamanda hastalıktan etkilenmemiş olan beyin dokusunun, omuriliğin ve sinirin ameliyat sırasında zarar görmesini engelliyor.
Ancak mikrocerrahinin ameliyatlarımızda bize sağladığı bütün avantajları her zaman kullanamayabiliyoruz. Özellikle dar pencereden girmek zorunda olduğumuz ameliyat bölgelerine ulaşırken ya da farklı açılardan ulaşmak zorunda olduğumuz ameliyat bölgelerine ulaşırken. Bu durumda ameliyatlarımızda endoskop kullanırız. Hipofiz tümörleri, bel fıtıklarının bazı türleri ya da beyinde ventrikül dediğimiz yapıların içindeki patolojilere ulaşırken endoskopik cerrahi hastalarımız için daha iyi bir seçenek olabilir. Endoskopik cerrahi bize iki boyutlu bir görüntü sağlar. Yani ameliyat bölgesine ulaştırdığımız kamera ve cerrahi aletleri ekrana bakarak kullanırız ve bu yöntem derinlik hissinden yoksundur. Ancak yeterli cerrahi tecrubeyi edindikten sonra bu yöntem de bazı hastalarımızın tedavisinde için çok daha avantajlı olabilir. Dolayısıyla ve bence, mikrocerrahi ve endoskopik cerrahi birbirinden üstün değil birbirini tamamlayan cerrahi uygulamalardır.
Ortaokulu Gönen Ömer Syfeddin Lisesi ve Karesi Ortaokulunda okuduktan sonra Liseyi Balıkesir Lisesinde okudum. Tıp Fakültesini Dokuz Eylül Üniversitesinde tamamladım. Aynı zamanda memleketim olan Balıkesir'in İvrindi İlçesinde iki yıla yakın Pratisyen Hekimlik dönemimden sonra Beyin ve Sinir Cerrahisi İhtisasıma Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde başladım. Uzmanlık Sınavımdan sonra yine iki yıl kadar süren zorunlu hizmetimi çok sevdiğim Van'ın yine çok sevdiğim bir ilçesi olan Erciş'te yaptım. Daha sonra memleketim olan Balıkesir' de farklı özel hastanelerde sekiz yıl kadar çalıştım. Bu dönemde bizim için büyük ameliyatlar gurubunda yer alan serebellopontin köşe tümörü ameliyatları, Arnold Chiari (beyincik sarkması) ameliyatları, transnazal transsfenoidal yolla ( sadece burun deliklerinden ilerlenerek) hipofiz tümörü ameliyatları, anevrizma (beyin damarlarında baloncuk) ameliyatları ve farklı beyin tümörü ameliyatları gibi büyük ameliyatları çalıştığım hastanelerin de sağladığı imkanları kullanarak gerçekleştirdim.
Ancak büyük cerrahilerin yanısıra tüm meslektaşlarımın yaptığı gibi acil servise getirilen yüksekten düşme, trafik kazası ve farklı travmalar nedeniyle oluşan beyin ve omurilik yaralanması olan hastalarımızın; beyin kanaması, beyin tümörü ya da akut hidrosefali gibi farklı nedenlerle oluşan acil beyin cerrahisi ihtiyacı olan hastalarımızın müdahale ve tedavilerinden sorumluydum. Yine farklı nedenlerle Yoğun Bakım Ünitesinde yatan ve beyin cerrahisi takibi ve tedavisi gerektiren hastalarımızın takip ve tedavisinden sorumluydum. Aynı zamanda poliklinik hastalarımızdan. Bu yoğun tempo içinde özellikle hastalarımın ameliyat öncesinde ameliyatlarını planlarken ve ameliyat sonrasında takip ve tedavilerini düzenlerken zorlanıyordum. Bu nedenle Özel Muayenehanemde mesleğimi sürdürmeye karar verdim. 2019 yılında çalışmakta olduğum hastaneden ayrılarak Özel Muayenehanemi açtım ve halen bu şekilde çalışmaya devam etmekteyim.