8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Yazar Duygu Brieskorn • Psikolog • 8 Mart 2019 • Yorumlar:
Kadınlar ilkel zamanlardan bugüne dek daima üretimin sembolü olmuşlardır. Hayatın içinde aktif rol alan kadın mağara yaşamında göçebe toplumlarda çocuk bakımını üstlenmiştir, yerleşik hayatta tarımsal üretimde bulunmuştur, endüstriyel toplumlarda günümüzde ise ekonomik değer üreten bir konuma kadar gelmiştir. Şimdilerde kadın evini finanse eden, iş dünyasında statü sahibi olan, pek çok alanda yeniliklere imza atan, bir sürü projeye öncülük eden pozisyonlarda aktif olarak yer almaktadır. elbette bu aşamaya gelmek kolay olmamıştır, öncelikle kadının seçme ve seçilme hakkı elde etmesi, daha sonrasında iş hayatında erkeklerle eşit gelir düzeyine sahip olabilmesi uzunca yıllar almıştır. Kadın, verimlilik, üretkenlik, sevgi, şefkat, merhamet kelimelerinde anlam bulan içindeki bu duyguları çevresiyle çocuğuyla ailesiyle fazlaca paylaşandır. Yıllarca süregelen halen günümüzde de ses getiren kadına yönelik taciz, şiddet haberleri her defasında bizleri daha çok üzmekte ve bunun çaresini bulmaya itmektedir. Kadın erkek cinsiyetlerinin aralarındaki farklılıklar dikkat çekmektedir. Toplumun eğitimler aracılığı ile bu farklılıklar konusunda bilinçlenmesi gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurulmasını sağlayacaktır. Ben bu ilişkilerde 'Sevgi'' kavramının öneminden ve işlevinden bahsedeceğim. Böyle özel günlerde verdiğimiz değeri göstermek için özel planlar yaparız. Ancak sevgimizi ve değerimizi göstermek için yalnızca böyle özel günler değil her gün bizler için önemlidir. Sevmek ve sevilmek süreklilik arz eden bir durumdur.
İşim gereği çiftlerle çalıştığım için sevgililerde ve eşlerde sevginin ifade edilişi ve anlaşılma biçimi arasındaki farklılıkları gözden geçiririz. Her ayrı çift terapisinde sevgi dilinin hayatımızdaki yerini şaşırarak fark ederiz. Nedir bu sevgi dili ? Ben burada kısaca değineceğim ama isteyen Gary Chapman'ın yazdığı ''Beş Sevgi Dili'' kitabını satın alıp okuyabilir. Maslow'un İhtiyaçlar hiyerarşisinden bildiğimiz üzere, insan fizyolojik ihtiyaçlarını temin ettikten sonraki aşamada ait olma sevgi ve saygı ihtiyacını karşılama gereksinimi duyar. Evlenirken bireyler ne çok sevildiğini düşünür kendisini bu denli seven kişi ile hayatını mutlu mesut yaşayacağını hayal eder, bu motivasyonla evlilik kararı alır. Evlendikten sonra hayat tarzı değişen, birlikte aynı evi paylaşan ve farklı sorumluluklar üstlenen bireyler bu duruma uyum sağlamaya çalışırlar. Evlilik ile beraber karı-koca sistemi işlemeye başlar. Evliliğinin 4. ayında, 1. yılında terapiye başvuran çiftlerde artış gözlüyorum. Çiftlerin sevildiğini hissetmeme, sevgi ifadelerine yer vermede eksiklik gibi ortak şikayetleri oluyor.Evliliği ayakta tutan en temel duygulardan biri sevgidir,sevginin ifade edilişi ve algılanışı kişiden kişiye farklılık gösterir. Dolayısıyla çiftlerin eşlerinin sevgi dilinin ne olduğunu fark etmesi gerekir bunun için küçük bir dikkat yeterli olacaktır.Sevginin ne olduğunu ve sevgiyi ifade etmeyi küçük yaşlarda çocukluk döneminde ailemizden öğreniriz, bunun için sevgi dili kültürden kültüre göre değişiklikler gösterebilmektedir. İçinde sevginin yoğun olarak hissedildiği ilişkilerde de iletişim daha sağlıklı daha kaliteli daha doyurucudur. Sevginin dozu arttkça iletişim artmakta çatışma azalmaktadır. Böylece ilişkimize uzun yıllar sürmektedir.
Sevgi dilinin ilki Takdir ve Onay cümleleridir. Örneğin; ''Seni Seviyorum'' şeklinde sevginin eşe doğrudan ifade edilmesidir. Bunun yanı sıra işten gelen eşi güler yüzle karşılamak, yapılan yemeğin lezzetli olduğunu söylemek bunun için teşekkür etmek, eşe iyi bir anne iyi bir baba olduğunu söylemek, eşimizde gördüğümüz ve hayranlık duyduğumuz güçlü yönleri olduğunu söylemek, kadının erkeğe tamir içinde çok becerikli olduğunu; erkeğin kadına güzel göründüğünü, elbisesinin yakıştığını söylemesi gibi örnekler ile çoğaltılabilir.
Diğer sevgi dili ise Birlikte Vakit Geçirmek; eşimize kendisi ile yürüyüş yapmayı teklif etmek onun tarafından sevgi ifadesi olarak algılanabilir. Bir akşam yemeğini dışarıda yemeyi , sinemaya gitmeyi, konsere gitmeyi teklif etmek alt metin olarak seninle vakit geçirmek istiyorum benim için değerlisin anlamını taşır.
Sevgi dilinin bir diğeri ise Armağan Almak, eve giderken bir buket çiçek, bir takı, kıyafet, hediyelik bir eşya alıp vermek sevgimizi ifade edebileceğimiz somut adımlardan bir tanesidir. Bazı kadın danışanlarımın eşleri hakkında, ''Bana her gün seni seviyorum diyor, 15 yıldır evliyiz bir çiçek bile almadı, beni sevdiğini hissetmiyorum.'' dediğine şahit olmuşumdur. Bu sevgi diline kadınlarda daha sık rastlanmaktadır.
Dördüncü sevgi dili olan Hizmet Eylemleri de erkeklerin daha çok benimsediği sevgi dilidir. İşten gelen bir erkeğin evde eşi tarafından hazırlanmış güzel bir yemek masası onun için en büyük sevgi ifadesi olabilmektedir. Hasta olan eşe ilaç ve suyunu vermek, üşüyen eşe hırka getirmek, terliklerini vermek gibi eylemler bu sevgi diline örnektir. Bir kadın ev işleri yapan erkeğin ne kadar sevgi dolu olduğunu eşine değer verdiğini söylediğinde o kadının sevgi dilinin hizmet eylemleri olduğunu düşünebiliriz.
Son olarak da Tensel Temas olan sevgi dili içinde dokunmayı barındırır. Kadınların sevgi dilleri sıralamasında birinci ve ikinci kategori arasında yarıştığını söyleyebilirim. Eşe sarılmak, elini tutmak, omzuna yaslanmak, kol kola girmek, öpmek gibi eylemler dokunsal yoldan sevginin ifadesi olarak eşler için önem arz etmektedir.
Tüm bu ifade biçimleri çiftlerin zaman zaman yer verdiği eylemlerdir ancak bu eylemlerin devamlılığı ilişkinin dinamiği için önem taşımaktadır. Sevginin hissedildiği ve hissettirildiği ilişkilerde mutlu kadın ve erkekler olmak dileğiyle sevgilerimle,
Bir sonraki ''İletişim' konulu yazımda görüşmek üzere..