Açılın, Ben Fenomenim

Yazar Rojda Çelik • 3 Nisan 2024 • Yorumlar:

Eveeet, sevgili okurlarım! Nerede kalmıştık? Bir yerde kaldığımız yok aslında. Zamanın peşinden sürükleniyoruz bir o yana bir bu yana. Bu ay biraz karamsar gibiyim. Hemen üstümdeki karamsarlık bulutundan kaçıyor ve sizlere okunmaya değer bir yazı yazabilmek için odaklanıyorum. Bir, iki, üç ve odaklandım.

Yazı ekibi olarak, Sosyal Medya ve Psikoloji başlığıyla siz değerli okurlarımızı selamlıyoruz bu ay. Ben de naçizane, sosyal medya fenomenlerinin psikolojisine değinmeye çalışacağım.

Öncelikle sosyal medya kavramının ne anlama geldiğine bir bakalım. Fuchs (2018), bunu kısaca şöyle açıklamıştır: “Sosyal medya, bireylerin ve toplulukların bir araya gelmesine, iletişim kurmasına, paylaşım yapmasına vs. olanak veren yazılım yığınıdır.” (Özkök, 2019). Bir yığın olduğu aşikâr da, ne yığını olduğuna siz değerli okurlarım karar verin

Şimdi geldik sosyal medya fenomenlerine. Senf ’in (2008) “micro-selebrity” olarak tanımladığı bu kişiler; Instagram, Youtube, Facebook ve Twitter gibi günümüzde küresel ölçekte popüler olan sosyal paylaşım ağlarında özgürce içerik üreterek kitlelere ulaşmaktadırlar (Çaycı, 2019). Ayrıca bu sosyal medya içerik üreticileri, takipçileriyle dijital ortamda yayınladıkları görsel, işitsel ve metin tabanlı içerikler aracılığıyla buluşmakta, takipçi sayılarıyla birlikte popülerliklerini de artırmaktadırlar (Özkök, 2019).

Sosyal medya fenomenleri neden olmadıkları biri gibi görünmeye çalışıyorlar, neden gündelik hayatlarını takipçilerinin önüne bir çarşaf gibi seriyorlar ve neden benzersiz/lüks bir hayat yaşıyorlarmış gibi göstermeye çalışıyorlar? Bu sorulara birçok yanıt verilebilir. Sana ne kardeşim, paraları var gösteriyorlar, para için yapıyorlar gibi. Bunların dışında benim ilgilendiğim, psikolojik sebepleri.

Çaycı’ ya (2019) göre, sosyal medya, sıradan insanlar için halka açılan yeni bir pencere veya sahne niteliğindedir. Bu sıradan insanlardan, yine sıradan insanların dikkatini çekerek sıyrılan sosyal medya fenomenleri ise, popülerliğini arttırmak için dijital ortamları kullanarak yeni bir şöhret olma şekli oluşturmuşlardır (Çaycı, 2019). Bu bağlamda psikolojik sebep olarak, sıradan insan olmanın dışına çıkmak istemelerini söyleyebiliriz.

Bunun dışında, bu insanlar neden beden imajlarına son derece dikkat etmektedirler? Bunu anlamak için önce beden kavramının ne anlama geldiğine bakalım. Eski Yunan düşünce anlayışına baktığımızda bedeni, dünyanın hakimi konumunda ve aynı zamanda özgürlüğün, cesaretin ve dürüstlüğün, kısaca varlığın simgesi olarak görmekteyiz (Ayan, 2016). Fakat günümüz tüketim kültüründe beden, biyolojik bir unsur olmaktan öte, sosyo-kültürel bir unsur haline dönüşmüştür. Bu dönüşümü nedeniyle bedenin sahip olduğu imaj, büyük bir önem arz etmektedir. Bununla birlikte tüketim kültüründe, tüketicilerin sahip oldukları bedensel imaj ve bedenin temsili, geniş olarak ele alınmaktadır. Bu temsiller arasında; bir ifadenin aracı, estetik düşüncenin bir nesnesi ya da kişilik inşasının modelinin olduğu düşünülmektedir (Özcan, 2007; Ayan, 2016). Buradan hareketle, asıl amacı tüketim sektörünü hareketlendirerek maddi kazanç sağlamak olan sosyal medya fenomenlerinin, bu sektörde var olabilmek için onun gerektirdiği beden imajına sahip olmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz.

Gündelik hayatlarının hemen hemen her anını takipçileri ile paylaşmalarına gelince, bununla geleneksel şöhret figürlerinin ulaşılamaz, erişilemez ve iletişim kurulamaz algısını ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar (Jerslev, 2016; Çaycı, 2019). Ayrıca dijital bir benlik sunumu sergileyerek samimi ve dürüst görünmeye çalışmakta, böylelikle takipçileri tarafından benimsenmektedirler (Özkök, 2019).

Şimdilik benden bu kadar değerli okurlarım.

Bir sonraki sayıda görüşünceye dek kendinize iyi bakın 

Teşekkürler. 

ROJDA ÇELİK

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)