Açlık Nerede Başlar?
Yazar Nesrin Eriş • 7 Mart 2017 • Yorumlar:
Diyet yapmak istiyorsunuz ama iştahınıza hakim olamıyorsunuz. Canınız sürekli bir şeyler yemek istiyor. Eğer siz de iştahınıza hakim olamadığınızı, sürekli bir şeyler yeme arzusu duyduğunuzu düşünüyorsanız bu yazıyı mutlaka okumalısınız.
Bir diyet programına başlıyorsunuz. Artık kilo vermeyi kesin kafanıza koydunuz. Çok isteklisiniz. Diyete başladınız. Ancak aradan günler geçti ve diyetinizi hiç bozmadığınız halde hiç kilo veremediniz. Sinirleriniz bozuluyor. Kendinize güveniniz azalıyor ve ben neden kilo veremiyorum diye isyan etmeye başlıyorsunuz.
Bir başka durumda da yine aynı istek ve motivasyonla diyete başladınız. Ama bir türlü diyeti hiç bozmadan günün sonunu getiremiyorsunuz. Mutlaka bir sebepten dolayı diyetiniz bozuyorsunuz. Her zamanda diyeti bozduğunuz için bahaneleriniz, size göre haklı bahaneleriniz var. Hafif bir sabah kahvaltısından sonra akşama kadar hiçbir şey yemeden durabiliyorsunuz. Ama şaşılacak şekilde akşam bir türlü kendinize hakim olamıyorsunuz. Bir yiyeceğinize beş yiyorsunuz. Sürekli açsınız. Yemezseniz sinirleriniz bozulabiliyor. Artık iradesiz, kendine hakim olamayan bir insan olduğunuza kesinlikle karar verdiniz.
Bütün bunlar bazen kilo vermek için boşa kürek çekmekten ileri gidemeyebilir. Çünkü eğer önemli bir metabolik probleminiz var ise ne kadar diyet yaparsanız yapın kilo veremeyebileceğiniz gibi bu durum sürekli açlık hissedip yemek yemenizi de sağlayabilir. Asıl önemli sorun sizin bir metabolik probleminiz olup olmadığını anlayamayacak aşamada olmanızdır. Sağlığınızla ilgili her şey normaldir. Bütün kan sonuçlarınız normaldir, doktorunuz çok sağlıklı bir birey olduğunuzu söylemektedir. Yani şüphelenecek bir şey olmadığı gibi sizde o kadar inanmışsınızdır ki iradesiz olduğunuza. Ama ben istemesem yemiyorum. Mutlaka yemek yemem neden olacak bir bahane çıkıyor diye ısrarla ret ediyorsunuzdur.
Gelelim asıl söylemek istediğimizde. Şu an zayıflama merkezlerine başvuran insanların % 99’ u bu şikayetlerle geliyor ve en önemli sorunda bu şikayetlerine devam ederek programlarını bitirip gidiyor. Sonrası bildiğimiz tablo hızlı bir şekilde kiloları fazlası ile aynen yerine geliyor. Kilo verdiği süreç içinde de gerçekten çok zorlanıyor. Ne kadar profesyonel bir yardım alırsa alsın.
Bütün bu açılardan değerlendirdiğimizde; nedeni daha fazla açtığımızda ben diyorum ki bu kişilerin kesinlikle bir OGTT (oral glikoz tolerans testi) dediğimiz kapsamlı bir şeker yüklemesi yaptırmaları gerektiğidir. Bu konuda sadece açlık kan şekerine bakılması bizim için önemli bir veri sağlamıyor. Kişide eğer bozulmuş bir glikoz toleransı veya insülin direnci varsa ki bunun çok fazla bir belirtisi yoktur, diyete uysa bile kilo veremeyeceği gibi, bazı durumlarda da diyet yapmak istediği halde aşırı bir tüketime girebilir. OGTT 5 saatlik bir testtir. Bu testin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak hastaya anlatılmalıdır.
Yeme isteği beyinde başlıyor
Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılıyor. Bunun sonucu doğal olarak biz de yeme gereği hissediyoruz. Ancak beynimizin bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol ediyor. İşte, sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi bu. Ayrıca yemeklerin tadı, kokusu veya görüntüsü de açlık duygusuna neden olabiliyor. Örneğin, yemek sonrasında canınız tatlı istiyorsa, bunun nedeni kesinlikle aç olmanız değil, kontrolden çıkan yeme isteğinizdir. Eğer bunu aklınızdan çıkarmazsanız, tokken yediğiniz yemek miktarını en aza indirmiş olursunuz.
Atıştırma krizlerinden kurtulun!
Gün içinde sık ve az öğünler yemek, iştahınızın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu. Yani kesinlikle öğün atlamamalısınız. Eğer öğün atlarsanız sürekli açlık hissedersiniz ve de atıştırırsınız . Ama öğün atlamazsanız belki yine arada bir şeyler atıştırmak isteyebilirsiniz, ama bu sefer yiyeceğiniz miktarlar az olacaktır. Böyle bir durumda atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara (posa içeriği yüksek olan lifli gidalara) yönelin, çünkü bu besin türü sindirim sisteminde daha uzun süre kalıyor ve şeker seviyenizi yavaşça yükselterek daha uzun süreli bir tokluk hissi sağlıyor.
Tat alma duyunuzu uyarın!
Yapılan araştırmalara göre, tat alma duyusunu değişik tatlarla tatmin etmek, porsiyon miktarlarının küçülmesini sağlıyor. Sürekli aynı yemeği yemek de, özellikle tadı hoşunuza gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmanızın iptal olmasına ve yenilen yemeklerden zevk alınamamasını yol açıyor. Ve bu nedenle de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz. Bunu engellemek için öğünlerinizi taze otlarla ve baharatlarla tatlandırabilirsiniz.
Bol bol su için!
Su içmek kendinizi tok hissetmeniz açısından önemli. Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderiyor. Bol su içmek, bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi engelleyecektir. Kabızlığı önlemek için de bol su içmek gerekmekte. Kabızlık kişinin kendisini şiş, sıkıntılı hissetmesine neden oluyor. Bu da yemek yeme dürtüsünü artırıyor. Diyetteki motivasyonun bozulmasını sağlıyor. Tartı sonuçlarını olumsuz etkileyerek sanki kilo vermemiş gibi çıkmasına yol açıyor. Bu nedenle kabızlığı da önlemek için mutlaka su içmek gerekiyor.
Yiyecekleri iyice çiğneyin!
Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beyinden miğdeye doydum sinyalinin gelmesine ve beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanıyor. Üstelik bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. Fazla yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarını ortadan kaldırıyor.
Güç gerektiren egzersizler yapın!
Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız ve bazal metabolizma hızınız artıyor, daha fazla kalori yakmaya başlıyorsunuz. Egzersizi takip eden birkaç saat boyunca iştahınızın daha az oluyor.