Affedemiyorum..!

Yazar Ayşe Selay Aksoy • 24 Ocak 2025 • Yorumlar:

Birini affedemediğinizde o yükü sırtınızda taşıyan sadece sizsinizdir. Bu nedenle, affetmek karşınızdaki kişi için yaptığınız bir şey değil, aslında tamamen kendiniz için yaptığınız bir şeydir. O duygusal yükü neden sırtınızda taşıyasınız ki? Affetmek nedir diye merak ediyorsanız, affetmenin ne olmadığını da anlamamız önemlidir. Affetmek yapılan davranışı bağışlamak ya da görmezden gelmek demek değildir. Affetmek o kişiye affettiğinizi söylemeyi de gerektirmez. Affetmek olayı ya da durumu unutmak da değildir. Affetmek kendinden ödün vermek demek de değildir. Affetmek mağdur olduğunuzu hissettiğiniz durum karşısında duyulan olumsuz duygu ve düşüncelerden ahlaki olarak vazgeçiştir.

Affedemeyince sürekli ‘’geçmişte bana yaptıklarının bedelini ödemeli’’ diyoruz. Bazı haklar helal edilmez diyoruz. Ama bunun bedelini gerçekte kim ödüyor?

Yapılan bir araştırmada hayatında intikam ve öc almaya yönelik yoğun duygular düşünceler besleyen insanların depresyon, anksiyete bozukluğu gibi hastalıklara yakalanma riskinin daha çok olduğu saptanmıştır. Çünkü sürekli o insanı hayatınızda taşıyorsunuz. O olayı, ordaki haksızlığı, öfkeyi bırakamıyorsunuz. Bu olumsuz duygular hayat eşlikçiniz olarak sizinle geldiği müddetçe kendinizi hasta ediyorsunuz. Kendinizi affetmeden depresyondan, başkalarını affetmeden de travmalarınızdan kurtulmanız çok zor olacaktır.

Özgür olmak için, kendi yaşam öykünün ilacı olması için olanı ve olmayanı affet..

Vazgeçemiyorum..

Vazgeçmek Gerekirken Vazgeçememe Durumu : Concorde Sendromu

Kaybeden kişi olmamak için daha çok kaybetmek halidir. Bir şeye emek verildiği zaman sonrasında, o durum kişiye zarar veriyor olsa bile o durumu bırakamama halidir.

Bilhassa duygusal olarak emek verilen ilişkilerden vazgeçmekte genellikle zorluk çekeriz. Kişi kendisine zarar verdiğini bildiği halde arkadaşlıkları, duygusal ilişkileri devam ettirmeye çalışır. Çünkü geçmiş zamanda harcanan çabayı önemsediği için, mantıklı düşünmekte zorluk çeker.

Kişinin böyle davranmasının bir diğer nedeni de karar verirken gelecek zamandan çok geçmişte yaptığı yatırımları düşünmekten kaynaklanmasıdır. Kişi bu toksik ilişkiyi devam ettirerek hem kendini değersizleştirmiş hem de zaman kaybetmiş olur. Burada asıl durum kişinin toksik ilişkileri noktalamakta zorlanması bundan dolayı da yenilen taraf olmayı kabul edememesidir. 

Kişinin umut etmek ile “bile bile zehir içmeyi” ayırt edebilmesi gerekir.

Kişi, Concorde sendromu yaşadığını fark ettiğinde öncelikle içinde bulunduğu süreçteki ‘kar-zarar analizini’ düzenlemelidir. Gerçekçi bir karar, geçmişte yapılan yatırımlara göre değil, gelecekte olan kazanımlara göre yapılırsa fayda sağlar. Bireyin, gördüğü zararı önemseyip daha mantıklı tercihler doğrultusunda ilerlemeye devam etmesi olumsuz gidişatı olumluya çevirerek sürecin daha sağlıklı ilerlemesi için bir fırsat sağlar.

Suyun tuzunu anlamak için, denizin tamamını yutmaya gerek yok..

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)