Ailede Mutluluk
Yazar İzzet Özer • Psikolog • 28 Ağustos 2018 • Yorumlar:
Aile insanı, toplumu ve devleti güçlü ve huzurlu kılan en temel kurumsal yapıdır. “ Bir kralda olsa mutlu insan evinde mutlu olandır” sözünden de anlaşılacağı gibi aile dünyadaki cennetimiz diyebileceğimiz huzur yuvalarıdır. Ancak bütün insanlar ve aileleri için maalesef bu durum oluşmamıştır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre boşanma oranı aile içi şiddet ve şiddetli geçimsizlik sonucu oluşan istenmeyen olaylar oldukça yaygınlaşmıştır.
Sağlıklı iletişim kuramayan, kişilik ve ruh sağlığını koruyamayan bireylerin evlerinde huzurlu olmaları ve huzur dağıtmaları mümkün mü? Medya, kültürel yozlaşma, maddi değerlerin egemenliği gibi unsurlar paylaşma, dayanışma, fedakârlık ve saygı gibi manevi değerleri yok etmeye başlamış ancak zengin mutsuz insanların sayısı artmıştır. Günümüzde insanlar artık “bir kilim yeter” sözünü farklı manada algılamaktadır. Bir fincan kahvenin hatırı bir saat bile süremez olmuştur.
Kendi içimize dönüp baktığımızda her ailede bir depresyon vakası, aşırı öfke ve saldırganlık, içe kapanma gibi duygusal ve davranışsal bozukluklara rastlamak mümkündür. Kim huzur dolu sağlıklı, neşeli bir aile yaşamı olsun istemez ki? Belki birçoğumuzun dertli olduğu bir konudur bu. Ancak yaşadığımız sorunları nasıl çözebileceğimizi bilemeyiz. Sorunlara doğru teşhisi koyabilsek bile çözümle ilgili teknik üretemeyiz ya da gerekli desteği ailemizden bulamayız.
Bir ailede iletişim olmazsa olmaz bir unsurdur. Eğer aile bireyleri birbirini anlamıyorsa, ailede saygı ve fedakârlık oluşmamışsa herkes sadece kendini haklı görüp karşıdakini saldırgan bir tavırla eleştiriyorsa o ailede mutluluk olması beklenebilir mi? Bu durumda hemen bu becerileri kazanmalı ailemizi güçlü kılacak, huzur getirecek değerleri oluşturmalıyız. Eğer bu konuda etkin olamıyorsak ya da yetersiz kalıyorsak mutlaka bir psikolojik danışmandan yardım alarak aile içinde yaşadığımız problemlere son verebilmeliyiz. Hatta bir aile belirli zamanlarda psikolojik danışmanla görüşerek psikolojik destek alamadır. Uzman yardımı almayı bir utanç kaynağı olarak görmek oldukça yanlış bir tutum olmakla birlikte tam tersine bir dâhiliye uzmanımızla nasıl görüşebiliyorsak bir ruh sağlığı uzmanı ile de görüşebilmeliyiz. Gelişen kültürle birlikte “psikolojik danışmana sadece deliler gider” gibi yanlış yargılar da silinmiştir.
Bazı insanlar mutsuzluğu alışkanlık haline getirmişçesine aile içi iletişim sorunlarını umursamaz hatta hiç bir zaman çözülemeyeceğine inanır. Bu inanış gerçekten de sorunun kangren olmasına sebep olur. Bu tutum akıllıca değildir. Çünkü bu dünyada sadece bir defa yaşama şansına sahip olan bizler kesinlikle sağlıklı hayat yaşamayı ve mutlu olmayı hak ediyoruz. Bunu da her şartta başarabiliriz. Yeter ki buna inanlım ve kendimizi daha da güzelleştirmek adına değişmeye cesaretli olalım. Aile cennetlerinde dolu dolu ve paylaştıkça çoğalan mutluluklar yaşamanız dileğiyle…