Akıl mı ? Kalp mi?
Yazar Belma Zirekoğlu • 25 Ocak 2019 • Yorumlar:
Hepimizin aklımızla kalbimiz arasında kaldığı, aklımızın istemediği ama kalbimizin söz dinlemediği, ikisinin çatıştığı zamanlarımız olmuştur.
Özellikle ilişkiler bunun en varlık bulduğu alanlardan biridir. Duygular daha ön plandadır. Sürekli değişen, bazen olumlu bazen olumsuz duygular yaşarız. Kimi zaman bazı duygularla baş edemeyeceğimizi düşünür ondan kaçmak, uzaklaşmak isteriz. Duygularımızı dinlersek daha fazla yara almaktan, güçsüz görünmekten, kontrolümüzü kaybetmekten korkar duygularımızı yaşamaktan çekinir, onları yok sayarız. Akıl bu esnada hep devrededir. Duygularımızı değerlendirir, adeta bir asker gibi sürekli görevde bekler. Yaşanan duygunun o kişi için ne anlam ifade ettiğini belirleyen akıldır. Ancak bazen öyle bir an gelir ki bu ayrılmaz ikili kendi içinde çatışmaya başlar. Birinin istediğinden diğeri hoşlanmaz, çatışma büyür ve bunun sonucunda kararsızlık yaşar ya da verdiğimiz kararla ilgili bir türlü rahat hissetmeyebiliriz.
Peki bu durumda ne yapmalıyız? Böyle bir çatışma yaşandığında bu çatışmayı nasıl değerlendirmeliyiz ?
Aslında akıl da kalp de bizim iyiliğimiz için vardır ve ayrılmaz bir bütünün iki ayrı parçalarıdır. Her ikisi de farklı şekillerde ama temelde ‘ihtiyacımızı’ karşılamaya çalışırlar. Biri ‘sevilme, mutlu olma ’ ihtiyacımızı karşılarken diğeri ‘güvende olma’ ihtiyacımızı karşılar ve bir durum karşısında aslında her ikisi de iyiliğimiz için bir rol üstlenir. Akıl kontrol eden, mantıklı olanı seçmeye çalışan tarafken, kalp canının istediğini yapmaya çalışan yaramaz çocuk gibidir. Çatışma da tam bu anda gerçekleşir. Bu çatışma anında genelde kendimize söylemeye alışkın olduğumuz şey ‘hangisini dinlemeliyim ?’ olur. Oysaki yapmamız gereken sadece bir tarafı dinlemek değil her ikisinin sesine de kulak vermektir. Tıpkı tek gözle görmenin hayat kalitemizi bozması gibi birinden birini yok saymak büyük bir parçamızı yok saymaktır. Yok saydığımız şey, bizi rahatsız etmeye devam eder, huzursuzlaştırır. Bu durumda yapmamız gereken her ikisini de duyarak ihtiyacımızı anlamak, ikisini de tatmin edecek bir orta yol bulmak yani kısacası ‘bütünleşmeyi’ sağlamaktır. Bütünleşmek bizi daha iyi hissetmemizi, kendimize yaptığımız yolculukta ilerlememizi sağlar.