Aldatma Nedir? Evliliklerde ve Romantik İlişkilerde Aldatılma
Yazar Gizem Akcan • Psikolog • 27 Ağustos 2019 • Yorumlar:
Evlilik ya da ilişki dışı yaşanan cinselliğin toplumlar tarafından yaygın olarak onaylanmamasına rağmen, herkesin tek eşli olmadığı dikkat çekmektedir. Birçok bireyin evlilikleri ya da ilişkileri devam ederken, ilişki dışı cinsel birliktelikler de yaşadıkları görülmektedir. Ancak birçok kişi, aldatmayı sadece cinsel ilişki olarak değerlendirmemek gerektiğini savunmaktadır.
Evlilik dışı ilişkilerde son yıllarda artış gözlendiği bilinmektedir. Evlilik dışı ilişkiler üzerine birçok çalışma düzenlenmesinin nedeninin bu tür ilişkilerin evlilik ilişkisine çok fazla zarar vermesi olduğu söylenebilir. Tek eşlilik ve çok eşlilik durumundan farklı olarak, ilişkinin sürekliliği ile sadakatin çoğu kez aynı anlamda kullanıldığını ve ilişki süresinin genel olarak, sadakatin derecesi olarak kabul edildiği belirtilmektedir. Bu alanda güvenilir istatistikler olmamakla birlikte, Vaughan’nın (1998) araştırmasında aldatma oranını erkekler için %60, kadınlar için %40 olarak bulunmuştur. Boşanmış çiftlerle yapılan bir çalışmada boşanma ise bu oranın, erkeklerde %44 ve kadınlarda %40 olduğu görülmektedir (Janus ve Janus, 1993).
Düzenlenen çalışmalarda, çevrelerinde evlilik dışı ilişki yaşamalarını destekleyen arkadaşları olan kişilerin bu tür davranışları daha çok gösterdikleri saptanmıştır. Aynı zamanda, geçmişte bu tür davranışta bulunanların aynı davranışı tekrarlama eğiliminin yüksek olduğu görülmektedir. Genel olarak erkeklerin kadınlara oranla daha fazla evlilik dışı ilişki yaşadıkları savunulmaktadır. Bir başka görüşe göre ise, ailelerinde aldatma ile karşı karşıya kalan çocuklarda ileriki yaşlarda aldatma eğilimi görülme riski daha fazladır. Bunu, çocukların aile ilişkilerini model alarak aynı modeli tekrarladıklarını belirterek açıklamakmümkündür.
Düzenlenen bir araştırmada, babalarının aldattığını bilen yetişkinlerin aldatmayı kendi yaşamlarında da tekrar etme olasılığınınn daha fazla olduğu bulunmuştur. Ancak, annelerinin aldattığını bilen yetişkinler için durumun aynı olmadığı görülmektedir. Aynı araştırmada, bu durumun erkekler için olası olduğu; fakat kadınlar için anlamlı bir sonuç bulunmadığı görülmüştür.
Bunların yanı sıra, erkeklerde ilişki baslangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma eğiliminin de arttığı görülmektedir. Bu bağlamda, uzatmalı ilişki sürdüren kişilerin ilişkiyi yasayış biçimleri ve ilişkiye bakış açılarının aldatma üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Uzatmalı ilişkilerin, uzun flört dönemi olan ve evlilik kararı geç alınan ilişkiler olduğu belirtilmektedir. Bu ilişkilerde ise, çiftlerin birbirleri ile daha az zaman geçirdikeri, boş zaman etkinlikleri sırasında eşlerinden ayrıldıkları ve gündelik işleri birlikte yapmadıkları görülmektedir.
Ayrıca, bu tür ilişkilerde evlilik olasılığını yüksek görmeyen kişilerin, başka seçeneklerini açık tutmak amacıyla zamanlarının bir bölümünü başkalarına ayırdıkları savunulmaktadır. Uzatmalı ilişkilerde evlenme kararı alma nedenlerinin de ilişki dışı olaylar olduğu belirtilmektedir (iş degiştirdim, hastalandım, kader). Evlilik öncesi birbirini tanımak için zaman ayırmayan bu çiftlerde aynı evi paylaşma söz konusu olduğunda çatışmaların meydana geldiği söylenebilir. Çatısmaların da aldatma eğilimini arttırdıgı bilinmektedir. Ayrıca, evlilik öncesi ilişki alternatiflerini göz önünde tutan bu bireylerin; mutlu, doyumlu ve eşit ilişkide olsalar bile, çekici alternatiflerle karşılaşabildikleri savunulmaktadır.
Bunların yanı sıra başka bir boyutun da, Türk örneklemi ile çalışıldığında geleneksel evlenme biçimi olan görücü usulü olduğu görülmektedir. Boğda ve Şendil (2012) tarafından düzenlenen araştırmada, evlenme biçiminin aldatma eğilimi üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüştür. Ancak, ilişki başlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre azaldıkça
aldatma eğiliminin azaldığı düşünüldüğünde; görücü usulü ile yapılan evliliklerde, evlilik kararı ile yola çıkılmasının da göz önünde bulundurulması gerektiği söylenebilir. Geleneksel şemaya sahip olan bireylerin evliliklerinde en fazla bağlılık hissedenler olduğu görülmektedir.
Düşünülmesi gereken bir başka noktanın da, erkeklerde aldatma nedenlerden birinin yenilik arama olduğu belirtilmektedir. Yenilik arama, eşe yönelik heyecan azalması ve bıkkınlıkla da bazı çatışmalara yol açabilir. Büyük bir olasılıkla, erkekler genellikle az konuştuklarından, sözleri anlamlı ve önemli olarak algılanmaktadır.
Hem kadınlarda hem de erkeklerde evlilik uyumu ile aldatma eğilimi arasında negatif ve anlamlı iliskiler olduğu bulunmuştur (Amato ve Previti, 2003). Bu bağlamda, evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin aldatma eğilimlerinin düştüğü ya da aldatma eğilimi düştükçe evlilik uyumunun yükseldiği söylenebilir. Kadınların ve erkeklerin evlilik uyumları ile çatışma eğilimleri arasındaki ilişkilerin de negatif yönde anlamlı olduğu dikkat çekmektedir.
Bunların yanı sıra, evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatışma eğilimlerinin düştüğü ya da çatışma eğilimleri yükseldikçe evlilik uyumlarının düştüğü görülmektedir. Ayrıca, kadınlarda ve erkeklerde aldatma eğilimi ile çatısma eğilimi arasında da pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu belirtilmektedir. Aldatma eğilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatışma eğilimlerinin de yükseldiği ya da çatısma eğilimi düşen kadın ve erkeklerin aldatma eğilimlerinin düştüğü savunulmaktadır.
Aldatma Çeşitleri
Literatürde yer alan çalışmalar incelendiğinde, aldatmanın duygusal aldatma, uzun süreli aldatma, tek gecelik ilişki, gönül eğlendirme olmak üzere 4 çeşidi olduğu görülmektedir. Duygusal ve cinsellik açısından aldatmanın, duygusal aldatma, sadece cinsellik, duygusal ve cinsellik olmak üzere 3 şekilde isimlendirildiği görülmektedir. Kişinin devam eden bir romantik ilişkisi varken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşaması, bir başkasına âşık olması, bir başkasıyla özel bir paylaşımda bulunması duygusal aldatma; yine romantik bir ilişki yaşarken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi cinsel aldatma olarak tanımlanabilir. Erkeklerde cinsellik odaklı aldatma daha fazla iken, kadınlarda duygusal ve cinsellik odaklı aldatmanın daha fazla olduğu belirtilmektedir.
Aldatma Nedenleri
Yeniçeri ve Kökdemir (2004) araştırmalarında, aldatan kişilerin aldatma nedenlerine dair altı boyut olduğunu belirtmişlerdir:
A.Suçlama: Bu çalışmaya göre, erkeklerin işlerine çok fazla zaman ayırmaları ya da kendi anneleri hakkındaki eleştirileri kabul etmekte zorlanmaları, kadınların aldatma nedenleri arasında yer almaktır.
B. Sosyal yapı: Kişinin tutucu bir çevrede yetişmesi, erken evlenmesi, ergenlikte az kadın/erkekle birlikte olması ve görücü usulü evlenmesi aldatma nedenleri arasında yer almaktadır.
C. Baştan çıkarma: Yine bu çalışmaya göre, erkeklerin karşı tarafa hayır deme ve baştan çıkma boyutlarına daha fazla anlam yükledikleri bulunmuştur. Erkekler ‘baştan çıkma’nın aldatma nedeni olarak daha önemli olduğunu belirtmişlerdir. Kadınlar ‘baştan çıkma’ nedeniyle aldatmayacaklarını söylerken, erkekler her iki cinsin de bu nedenle aldatabileceğini düşündüklerini belirtmişlerdir.
D. Cinsellik: Yine bu çalışmada erkekler, eşlerinin evlenmeden cinsel ilişki yaşamak istemedikleri için başka kadınlarla cinsel birliktelik yaşadıklarını, kadınların da evli olmadıkları için, eşlerinin evlenmeden önce cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için, başka kadınlarla cinsel ilişkiye girmelerini doğal karşıladıkları bulunmuştur.
E. İntikam: Erkekler, intikam boyutuna kadınlara göre daha fazla atıfta bulunmaktadırlar, özellikle kadınların intikam nedeniyle aldattıkları bulgusuna varılmaktadır. Birlikte olduğu kişi hak ettiği için, birlikte olduğu kişiyi cezalandırmak için, birlikte olduğu kişiye kızgınlık duyduğu için ya da sadece inat olsun gibi olası nedenlerden oluşan bu boyut, özellikle erkekler tarafından “kadınların aldatmasına” neden olarak görülmektedir.
F. Uyaran arayışı: Yenilik, heyecan, eğlence arayışı, monotonluktan sıkılma gibi nedenler de aldatmaya sebep olabilmektedir. Uyaran arayışı olarak adlandırılabilecek bu boyut hem kadınlar hem de erkekler için önemlidir. Aldatan kişi kadın da olsa erkek de olsa fark etmemektedir; uyaran arayışı her iki koşulda da aldatma nedeni olabilir. Örneğin uzun yıllardır aynı kişiyle evli olduğu için aldattığını söyleyen kişi, bu boyut altında yer almaktadır.
Düzenlenen çalışmalar incelendiğinde, kişisel etkenler, dışsal faktörler ve ilişkisel faktörler olmak üzere aldatmayı etkileyen faktörlerin 3 başlık altında toplandığı görülmektedir (Duba, Kindsvatter ve Lara, 2008). Kişisel faktörlerin; evlilikteki tatmin, merak, mazeret, mutsuz cinsel ilişki gibi etkenleri kapsadığı belirtilmektedir. Düzenlenen bir araştırmada, özellikle kadınlar için evlilikteki tatminin aldatma eğilimine önemli etkisi olduğu görülmüştür. Bu araştırmanın bulguları incelendiğinde, %66 oranında kadınların aldatma öncesi mutsuz oldukları, erkeklerin ise %30’nun aldatma öncesi mutsuz oldukları görülmektedir. Bu bağlamda, kadınların birincil ilişkilerinde mutsuzluk yaşadıkları zaman aldatmaya daha eğilimli oldukları söylenebilir. Blow ve Hartnett’a (2005) göre ise, birincil
ilişkilerde duygusal olarak ihmal ve reddedilmişlik hissi özellikle kadınları aldatmaya yönelten faktörler arasında yer almaktadır. Bunlara ek olarak, cinsel ilişkideki mutsuzluk da aldatmanın sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir. Özellikle erkeklerin birincil ilişkilerinde cinsel tatminsizlik yaşamalarının aldatma eğilimini arttırdığı savunulmaktadır (Liu, 2000). Ayrıca, çocukların evlilikteki tatmin hissine etkisi çok sınırlıdır; ancak çocuk sayısı, yaşı ve karakteri evliliklerde aldatmayı etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Kişisel faktörlerden biri ise dini inançlardır.
Birçok dinde aldatma dinen yasaklanan bir olgudur. Dinen yasaklı olması da çiftlerin aldatmadan uzak tutmaya yarayan faktörler arasında sayılabilmektedir.
Bunlara ek olarak aldatma üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde, kişilerin gelir durumunun ve çalışıp çalışmamasının önemli iki faktör olduğu görülmektedir. Düzenlenen çalışmalarda, 3000 dolardan fazla yıllık geliri olan kişilerin aldatma eğilimlerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Ayrıca, kişinin eşinin çalışıp çalışmamasının da aldatmayı etkileyen faktörlerden biri olduğu belirtilmektedir. Eşlerden birinin çalışıp diğerini çalışamaması ilişkideki dengeleri bozacağından çiftleri aldatmaya iten faktörlerden biridir. Aldatmayı etkileyen bir diğer etken ise eğitim düzeyidir. Özellikle kadınlarda partnerinin eğitim düzeyi kendisinden düşük olduğunda kadının eşini aldatma olasılığı daha yüksektir.