Aldatmak Üzerine Birkaç Tespit
Yazar Elif Zahide Gök • Psikolog • 28 Ocak 2021 • Yorumlar:
“Sadece bir kere oldu ve anlamı yoktu” diyordu erkek ve ekliyordu ardından “Yapmayan mı var ? Ben en azından dürüstüm ve inkar etmiyorum”..Anlamış olduğunuz gibi bunlar eşini aldatmış bir beyefendinin seanstaki ifadeleri..
Terapist olarak kimi zaman bizi zorlayan bir durum bu..Çünkü aldatan tarafa sadakatsizlik ve aldatma arasında büyük bir fark olduğunu en baştan anlatmamız gerekiyor. Ancak bu farkı bilirlerse ilişkilerini, aldatmış oldukları eşlerinin duygularını ve en önemlisi kendilerinin farkına varabiliyorlar. Peki fark ne?
Sadakatsizlik çok kıymetli hocam Prof. Dr. Mehmet Sungur’un deyimiyle ‘’tercih’’ demektir. Kişi bir başkasıyla özel anlamda ilgilenmeye başladığı an tercihini yapmış olmakta ve bu yeni kişiyle yeni bir ilişkiye karar vermiş olmaktadır. Hem de bunun olası sonuçlarını kabul ederek..Aldatma ise verilmiş olan bu karar neticesinde ortaya çıkması kaçınılmaz olan her türlü tutum ve davranışlar bütünüdür.
Klişe bir şekilde tartışıla gelen “aldatma beyinde başlar mı başlamaz mı”sorusu böylece netlik kazanmış oldu.Eşiniz veya partnerinizle birlikteyken hayatınıza sokacağınız 3. Kişi daha ilk adımda aslında var olan ilişkinizi yok ederek, “biz” boyutundan “ben” boyutuna taşımış oluyor. “Önemli bir şey değildi, geçiciydi, bir daha yapmam vs.” cümlelerinin aslında çok masum olmadığını söyleyebiliriz.
Buraya kadar aldatmanın psikolojik boyutuna kısaca değinmiş olduk ama asıl konuşulması gereken mevzu bence bu değil..Aldatıldığınızı öğrendiniz ne yapacaksınız? İşte asıl soru bu..
Herkesin idealindeki cevap hemen boşanırım olabilir.Ama pratikte böyle olmuyor..Eskilerde böyle olaylar yaşandığında aile büyükleri devreye girer erkeğin kulağı çekilir, kadın nasihatlere boğulur, yuvayı dişi kuşun yaptığına dair veciz sözlerle hadi bakalım geçmiş olsun denilir ve konu kapatılırdı. Şimdilerde durum biraz daha farklı gelişiyor. Artık ailelerin pek çoğunun yaşananlardan haberi olmuyor, olsa da eskisi kadar müdahale etmiyorlar. Aldatılan kadınsa ve maddi gücü yoksa boşanmıyor ve birkaç farklı yol izliyor;
İlki; (Asla affetme-Asla unutturma).Erkeği affettiğini söylüyor ama baş edemediği bu duygudan dolayı her iki tarafın da hayatını cehenneme çeviriyor. Sürekli suçlayıcı konuşuyor, kavga ediyor, ama boşanmıyor.
İkincisi; (Affetme – Unutmaya Çalış) Erkeği affetmesinin kolay olmadığını söylüyor, psikolojik yardım almayı teklif ediyor ve çift terapileri giriyor hayatlarına. Ancak bu sefer de genellikle doğru yönetilememiş seanslardan sonra öfkesi daha da büyüyor ve kriz iyice aşılmaz hale geliyor. Çalıştığım çiftler genellikle birkaç seans doğru olmayan adreslere gitmiş oluyorlar ve patlamaya hazır birer bomba misali seanslara başlıyoruz. Böyle zor durumlarda tecrübeli değilseniz çok büyük olumsuzluklarla karşılaşabiliyorsunuz.
Üçüncüsü; ( Affetme -İntikam Al ) Kadının erkeği affedip affetmediğine dair hiçbir işaret vermeksizin sessizce bir yol çiziyor. Büyük bir öfkeyle yaşadığının aynısını kocasına yaşatmak için harekete geçiyor. İntikam ve ihanetin yan yana bulunması halidir.
Kadınların genellikle ne tür bir yol belirlediğini anlattım şimdi sıra erkeklerde. Elbette aldatılan sadece kadınlar değil. Hatta son 3-4 yıldır mesleki tecrübelerimizde görüyoruz ki kadınlar da en az erkekler kadar aldatıyor. Kadının da ihanet ediyor olması Türk Toplumu’na çok ters gibi görünse de bunun kabul etmemiz gereken bir gerçek olduğunu görüyoruz.
Erkeğin ve kadının ihanet etmesinin sosyolojik ve manevi sebepleri arasında büyük bir fark da yok üstelik. Dünya görüşü ne olursa olsun, hangi sosyal sınıftan olursa olsun kadın da erkek de sadakatsiz olabiliyor. Bu kanser gibi sinsice büyüyen hastalıklı halin ayrıntılı olarak düşünülmesi ve daha sayfalarca ifade edilmesi gerekir. Şimdilik söyleyebileceğim son şey; Sebebi ne olursa olsun aldatmak bir tercihtir, ve bunun sonunda her iki taraf da istese de istemese de kendine ihanet etmektedir.
Küçük İskender der ki “..Büyük marifettir ihanet; sorumluluk ister… gün gelir, tüm bedeller ödenir…”