Aleksitimi (Duygu Körlüğü)

Yazar Damla Kankaya • 17 Mart 2024 • Yorumlar:

Aleksitimi veya diğer adı ile psikoloji literatüründe sıklıkla gördüğümüz duygu körlüğü; bireyin duyguları tanıma, ifade edebilme ve tecrübe edebilme becerisinde kısıtlılık yaşaması durumu olarak tanımlanabilir. Bu durum kişinin duygusal tecrübelerini anlamlandırmada zorluk yaşamasına, duygularını açık bir biçimde ifade etmekte güçlük çekmesine ve çoğunlukla kendi içsel dünyalarını keşfetmesi hususunda zorluklar yaşamasına sebep olabilmektedir. Aleksitiminin duygusal farkındalık ve duygusal sağlık açısından son derece önemli bir yere sahip olması da psikoloji ve psikiyatri literatüründe özellikle son yıllarda pek çok araştırmacının dikkatini çekmektedir. Bu makalede aleksitimi kavramının detayları incelenerek bireyin zihinsel süreci içerisindeki etkileri ele alınacaktır.

Yapılan araştırmalar sonucunda aleksitimin belirtileri dört alanda toplanmaktadır. Bunlar; duyguları tanıma ve ifade etmekte güçlük çekmek, hayal kurma konusundan yoksunluk yaşamak, işlemsel düşünme ve dış merkezli düşünsel yapı şeklindedir. Ayrıca aleksitimin belirtileri olarak duygusal tepkilerde kısıtlılık, duygusal deneyimlerini tanımlama güçlüğü, diğer bireylerin duygusal ifadelerini anlamakta zorlanma, fizyolojik belirtiler sayılabilir.

Psikanalitik kuram, davranışçı kuram, bilişsel kuram, sosyal öğrenme kuramı, gelişim kuramı ve nörofizyolojik kuram gibi pek çok kuram aleksitimiyi açıklamaya çalışmıştır.

Nörofizyolojik yaklaşım aleksitimiyi biyolojik ve nörolojik bir temele dayandırmaktadır. Bu yaklaşıma göre aleksitimi, beynin bölgelerindeki iletişimin dengesiz olmasından kaynaklanmaktadır. Bireyin akıl yürütme, problem çözme, duyguları kontrol etmesinden sorumlu beyin bölgesi olan frontal lob ile beynimizin derinliklerinde bulunan ve duygusal tepkilerimizi düzenleyen yapı olan limbik sistem arasındaki uyumsuzluktan dolayı aleksitimi oluşmaktadır. Ayrıca beyin kimyasındaki ve sinir iletimindeki değişiklikler de buna sebep olabilmektedir.

Psikanalitik kurama göre ise aleksitimi, olumsuz çocukluk çağı yaşantıları, duygusal gereksinimlerin karşılanmamasının duyguların bastırılması ve reddedilmesine sebep olabileceği ve buna bağlı olarak da kişinin duygusal deneyimlerini iade etmekte ve tanımakta zorluk yaşayabileceğini söylemektedir. Buna bağlı olarak psikanalitik terapide aleksitimi bilinçdışı süreçlerin anlaşılması ve iyileştirilmesini hedeflemektedir. Gelişim kuramı da, aleksitimiyi çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimler ve duygusal ihtiyaçların yeteri düzeyde karşılanmaması olarak açıklamaktadır. Duyguların ifadesinin teşvik edilmediği ya da bastırıldığı bir ortamda büyüyen çocuk duygularını ifade etme becerisinin geliştirmede zorluk yaşayabilir ve bu da aleksitimiye sebep olabilmektedir. Gelişim kuramı, aleksitiminin temellerini çocukluk yıllarındaki duygusal gelişim süreçlerine bağlamaktadır. Sosyal öğrenme kuramına göre de, ebeveynler ve diğer yetişkinlerin duygusal ifadeleri modellememesi ya da olumsuz tepkiler vermeleri çocuğun duygularını ifade edebilme becelerini olumsuz etkileyebilmekte ve buna bağlı olarak da aleksitimiye sebep olabilmektedir.

Bilişsel yaklaşıma göre ise, aleksitimi duyguları tanımlama ve ifade etme sürecindeki düşünsel sınırlamamalar ile alakalıdır. Duygusal deneyimleri kavrama ve ifade edebilme konusunda zorluk yaşanmasının sebebi de düşünsel becerilerinin sınırlı olmasıdır. Davranışçı yaklaşıma göre ise, çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimler aleksitimik davranışların gelişmesine yol açmaktadır. 

Alekstiminin oluşmasına sebep olan birçok etken bulunabilmektedir. Bunlar genetik faktörler, çevresel etkenler, nörolojik faktörler, psikolojik durumlar ve otizm olabilmektedir. Aleksitimin tedavisinde ise genel anlamda bilişsel davranışçı terapi ve psikanalitik psikoterapi yaklaşımları kullanılmaktadır. Terapi duygusal becerileri geliştirmeye, duygusal farkındalığı arttırmayı ve stres ile başa çıkabilme becerilerini güçlendirmeyi hedeflenmektedir. Kimi zamanda terapi desteğine ek olarak farmakolojik tedavide sürecin ilerlemesine yardımcı olabilmektedir. 

Sonuç olarak, aleksitimi duyguları tanımlama ve duyguları ifade edebilme becerisinde görülen zorluklar olarak tanımlanmaktadır. Psikoterapi ve duygusal becerilerin geliştirilmesi, aleksitimin ortaya çıkardığı belirtileri azaltabilir ve bu anlamda da kişinin yaşam kalitesini arttırabilmektedir. 

Uzman Klinik Psikolog Damla Kankaya Sünteroğlu

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)