Alerji
Yazar Berkant Oman • Dermatolog • 30 Mayıs 2019 • Yorumlar:
Alerji nedir ?
Vücudumuzun normalde zararlı olmayan bazı maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermesidir. Bağışıklık sistemimizin oluşturduğu bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık reaksiyonları" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan maddelere ise "alerjen" denilir.
Alerjenler solunum yolu, cilt teması, enjeksiyon ya da yiyecek şeklinde ağızdan alınabilir. Bu maddelerin alerjik reaksiyon geliştirebilmesi için vücuda daha önceden girmiş olmaları yani bağışıklık sistemi tarafından tanınmış olmaları gerekir. Daha sonraki karşılaşmalarda ise duyarlı hale gelen bağışıklık sistemi tarafından çok hızlı bir şekilde reaksiyonlar ortaya çıkar.
Atopi nedir ?
Atopi bir kişinin taşıdığı genetik özellikler nedeniyle alerji gelişimine yatkın olma durumudur. Dolayısı ile alerjik hatalıklarda ‘heredite’ dediğimiz kalıtım önemli rol oynar. Ebeveynlerinde atopi öyküsü olamayan çocuklarda alerjik hastalık eğilimi %13 iken, 1 ebeveynde atopi varsa bu risk %30-45’lere, her iki ebeveynde de atopi hikayesi olması durumunda ise %55-80’lere çıkmaktadır.
Alerjik hastalıklarda sadece genetik yatkınlık mı önemli rol alır?
Alerjik hastalıklarda genetik önemli rol oynasa da ortaya çıkışında çevresel faktörlerin etkisi de oldukça önemlidir. Ne kadar çok alerjene maruz kalınırsa, alerjik hastalıkların ortaya çıkma olasılıkları artmaktadır. Dolayısı ile mevsimler, meslekler de bu hastalıkların oluşumunda önemli rol alırlar. Ayrıca kent yaşamı ve teknoloji ile birlikte bu hastalıkların görülme oranları günümüzde daha da artış göstermiştir. Bu yüzden sadece alerjiye yatkın olmak (atopi) yeterli değildir.
Alerjik hastalıkların artışında kent yaşamının önemi nedir?
Alerjilerin, kentleşme ve teknoloji ile birlikte daha da arttığını gözlemekteyiz. Endüstriyel gelişim ve fabrika dumanları, trafikteki araçların ortaya çıkardığı egzoz dumanları, çevre ve hava kirliliği, kapalı ve dar alanlarda yaşam, ofis ortamında çalışma, havalandırma ve ısıtma sistemleri, halı döşemeler, sigara, katkı maddesi içeren hazır gıda tüketimi, evcil hayvanların beslenmesindeki artış, yaşamımıza giren kimyasal maddelerin artışı gibi nedenlerle alerjik hastalıklar kent yaşamında daha sık görülmektedir.
En sık görülen alerjenler nelerdir?
Bitkiler, ot ve ağaç ve polenleri; Çavdar, yulaf, çayır otu, huş ağaçları, ısırgan otu…Mantar ve küf sporları…İlaçlar; penisilinler, sülfonamidler, salisilatlar, lokal anestezikler…Çeşitli yiyecekler; fındık, susam, çikolata, deniz ürünleri, yumurta, bezelye, fasülye, fıstık, soya fasülyesi ve diğer baklagiller, soya, süt, buğday, mısır, meyve ve kuruyemişler…Böcek ısırıkları; arı sokması, yaban arısı, akrep vb. hayvanlar.. Hayvansal ürünler; evcil hayvanların deri veya tüyleri, hamamböceği, ev tozu akarları…Diğer; Lateks, sigara dumanı, nikel ve benzeri kimyasal elementler, kimyasal ajanlar ve boyalar gibi…
En sık görülen Alerjik hastalıklar nelerdir?
Alerjik dermatit, Ürtiker (kurdeşen), Anjioödem, Atopik dermatit
Alerjik astım ve bronşit,
Alerjik rinit (Alerjik nezle, saman nezlesi)
Alerjik konjonktivit (Göz nezlesi)
Güneş alerjisi
İlaç alerjileri ve Anafilaksi
Gıda alerjileri (Alerjik gastroenteropati)
Arı ve böcek sokmalarına bağlı alerjik reaksiyonlar
Özellikle alerjik astım, rinit ve konjonktivit bahar ve yaz aylarında ot ve bitki polenlerinin artışı ile birlikte sık görülmektedir. Bunlara genel olarak mevsimsel alerjiler de denilmektedir. Deri ile ilgili olan alerjiler ise alerjenle temas sonucunda her mevsimde görülebilmektedir. Özellikle deriyi kurutan (sık sık el yıkama ya da her banyoda kese lif alışkanlığı, deterjan ve sabun teması gibi) işlemlere bağlı olarak daha sık ortaya çıkmaktadırlar.
Alerjik hastalıkların belirtileri nelerdir?
Alerji belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebildiği gibi belirtilerin şiddeti de değişebilir. Belirti ve semptomların ortaya çıkışında ve devamında kişilerin atopi durumları, alerjene maruziyet süreleri önemli rol oynar. Mevsimsel alerjiler tek başlarına ya da aynı anda birlikte de görülebilirler. Alerjik astımda hırıltılı nefes alma, nefes darlığı, vücutta kaşıntı ve şişlikler, alerjik rinit ve sinüzitte burun akıntısı, hapşurma, burun kenarı kızarıklıkları, burun içinde kaşınma hissi ve burnun alt kısmında yatay çizgilenme, alerjik konjonktivitte ise gözyaşında artış ve sulanma, gözlerde kaşıntı, burun akıntısı gibi belirtiler görülmektedir. Alerji belirtileri bazen yıllarca uykuda bekleyerek yıllar sonra geri gelebilmektedir.
Deri hastalıklarında görülen egzemalar ise deriye temas eden maddelere bağlı ortaya çıkmaktadır. Bu egzemaları genel olarak 2 başlık altında değerlendirmekteyiz. 1.Alerjik kontakt (temas) egzeması (dermatiti) 2. İrritan kontakt (temas) egzeması (dermatiti). Allerjik kontakt dermatit (AKD) kişinin önceden duyarlı olduğu maddenin deriye temasından sonra gelişen egzama reaksiyonu iken, irritan kontakt dermatit (İKD), deride hasar oluşturan birçok maddeye karşı gelişen, önceden duyarlanma gerektirmeyen ve alerjik mekanizmaların rol oynamadığı kabul edilen bir temas egzamasıdır. Deri belirtileri gelişmeden önce kimyasal maddenin temasından kısa bir süre sonra yanma ve batma hissi gelişmektedir. Sıklıkla eller ve yüzde gözlenmektedir.
Alerjik hastalıkların tanısı nasıl konur?
Alerjik hastalıkların tanısı klinik muayene, şikayetler ve çeşitli testlerle konulmaktadır. Bu testler hem kanda hem de ciltte yapılan testler şeklinde olabilir.
1 - Deri Prick testi
2 - İntradermal test
3- Yama testi
4 - Kan testleri
5 - Radyoallaergosobent (RAST) testi
Alerjik hastalıkların tedavisi :
Bu hastalıklarla mücadelede ilk ve en önemli yol alerjen maruziyetinin engellenmesi ve azaltılmasıdır. Bu, ev-işyerleri v günlük hayatta alınacak bazı önlemlerle sağlanabilir. Diğer taraftan hastalıkların şiddeti ve tuttuğu organa yönelik ilaç ve krem tedavileri de mevcuttur. Bu tedaviler dönemsel ya da uzun süreli olabilir. Diğer taraftan bazı durumlarda kişilerin alerjenlere direncini attırmak ve hastalık şiddetini azaltmak için immunoterapi (Hastalara alerjik yanıt oluşturan maddelerin giderek artan dozlarda, uzun sürede verilerek bağışıklık yanıtının değiştirilme ve alerjenle bir sonraki karşılaşmada hastalık gelişmemesi için korunma yöntemidir). İmmünoterapinin cilt altı enjeksiyonlar ‘subkutan immünoterapi’ ve dilaltı damla damlatılması yoluyla ‘sublingual immünoterapi’ şeklinde uygulanabilir. Tedavide unutulmaması gereken bir diğer husus ise alerjik hastalıkların uzun süreli takibinin gerektiğidir. Bu bağlamda sizi takip eden doktora güvenmek ve birlikte bir yol izlemek oldukça önemlidir.