Anaokulu Çocukları Beslenmesi
Yazar Serdar Şahin • Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Doktoru • 4 Ekim 2019 • Yorumlar:
2–5 Yaş grubu çocukları kapsayan bu döneme “Oyun Çocuğu” dönemi denir. İlk yaştan itibaren çocuk giderek bağımsızlık kazanmaya başlar, aile içinde çocuk değişmeye başlayan bir birey haline gelir. Bu sayısız gelişme ve değişme döneminde çocuğun yeme alışkanlıkları da doğrudan veya dolaylı olarak ailenin, özellikle anne ve babanın beslenme alışkanlıklarından etkilenir.
Okul öncesi çocuklarının besin gereksinimleri, yetişkinlerden 3 yönden farklıdır:
1- Enerji harcaması, vücut ölçüsünün birimi başına yetişkinlerden oldukça yüksektir. Çünkü büyüme süreci önemli miktarda enerji harcamasını gerektirir.
2- Yeni dokuların yapımı, protein, mineral ve vitaminlere olan gereksinimi artırmaktadır.
3- Sindirim sistemi özellikleri ve kendi kendilerine yiyebilme yeteneklerinin sınırlı oluşu, çocukların diyetinde belirli besinlerin bulunmasının ve bunların belirli şekilde hazırlanmasını gerektirir.
Büyüme ve gelişme
Çocuğun beslenmesinde amaç, normal ve sağlıklı büyüme ve gelişmeyi sağlamaktır. Büyüme ve gelişme, insan yavrusunun hücresel aşamada yetişkinliğe doğru süreli, dinamik değişim sürecidir. “Büyüme ve Gelişme” deyimi fiziksel ve zihinsel değişim süreçlerini kapsar. Böylece çocuğun beden ölçüleri artar, hücrelerin yapıları, işlevleri, motor ve bilişsel yetenekleri, duyusal, coşkusal ve sosyal davranışları olgunlaşır.
Gerçek anlamda iştahsızlık, çocuğun besini almak istememesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Kansızlık, barsak parazitleri ve hastalıklar çocukta iştah kaybına yol açabilir. Bu durumda kilo kaybı kaçınılmazdır.
Oyun, çocuk için çok çekici olacağından yemek yemeyi unutabilir. Besine ilgisizlik, gün boyu aileden uzakta olduğu için sofra düzenin olmaması ve sofraya oturmamak çocukta yemek seçme, azla yetinme veya tek besin şekline dönüşebilir. Aile sofrası çocuğun en iyi beslenme modelinin geliştirildiği ortamdır. Bir yandan dengeli beslenme modeli oluşturulurken, bir yandan da ailenin bir araya geldiği mutlu bir ortam yaratılmalıdır.
Enerji ve besin öğeleri gereksinmeleri:
Enerji:
Okul öncesi çocukları, devamlı büyüme ve gelişme sürecindedirler. Bu durum bazal metabolizma için harcanan enerjinin yüksek olması anlamına gelir. Fiziksel aktiviteleri de fazladır. Bu nedenle günlük enerji gereksinmeleri yetişkinlerden yüksektir. Bu değer oyun çocuklarında 80/90 kcal/kg/gün’dür.
Protein:
Okul öncesi grubu çocukların günlük protein gereksinmesi, enerjinin %15-20’si kadardır. Toplam günlük protein miktarının %50’si hayvansal kaynaklardan sağlanmaktadır. Günde 500 ml. ve daha fazla süt veya yoğurt tüketimi protein miktarını yükseltmektedir. Bir yumurta, 500 ml. süt veya yoğurt, bir köfte kadar et veya kurubaklagil tüketimi protein alımı için yeterlidir.
Yağ:
Yağlar enerji sağlamalarının yanı sıra yağda eriyen vitaminlerin kullanılmasında ve sinir sisteminin çalışmasında rol alırlar. Anaokulunda ara öğünlerde verilen kurabiye, kek ve poğaça gibi yağlı besinlerin, özellikle tereyağın ve yağlı etlerin tüketimi, erken yaşta sınırlandırılarak günlük toplam enerjinin en fazla %30’unun yağlardan gelmesi önerilmektedir. Aksi takdirde yağlı beslenme alışkanlıkları ilerleyen dönemlerde gelişebilen bazı kronik hastalıkların görülme riskini artırmaktadır.
Karbonhidratlar:
Okul öncesi çocukların beslenmesinde karbohidratlardan şeker ve şekerli besinler, enerjinin büyük bir kısmını sağlamaktadır. Yüksek oranda şeker ve şekerli besinler çocukların beslenmesi için olumlu değildir. Bu besinler çocuğun normal besin gereksinmesini karşılamasını engellediği gibi iştahsızlık ve diş çürümelerine de yol açabilir. Bu riski azaltmak veya en aza indirgemek için şekerli içeceklerin, tatlıların ve bisküvi gibi besinlerin fazla tüketilmemesi, özellikle ara öğünlerde çocuklara verilmemesi önerilmektedir. Son yıllarda özel ana okullarının ve çeşitli iş yerlerinin açtığı yuvaların yaygınlaştırıldığı düşünülecek olursa, bu yerlerde beslenme servislerinin dikkatle planlanması gerekmektedir.Günlük toplam enerjinin %50-60’ı değişik türdeki karbonhidratlardan sağlanmalıdır.
Posa:
Küçük çocuklarda uygun posa miktarıyla ilgili öneriler sınırlıdır. Günlük ortalama posa tüketiminin 12 g. olması belirlenmiştir. Yüksek posalı besinler hacimlidir ve fazla posalı yiyecek sunulan az iştahlı bir çocuk yeteri kadar enerji almayabilir. Posalı besinlerin ana öğünlerde verilmesi, özellikle iştahsız çocuklarda önerilen bir beslenme uygulamasıdır. Meyve, sebze ve tahıl grubunun az tüketimine bağlı olarak posa miktarının düşüklüğü kaçınılmazdır.
Okul öncesi çocuklar için günlük menü planlama:
Çocuğun günlük menüsünde temel besin grupları özellikle bulunmalıdır.
Temel besin gruplarından, enerji, protein, yağ, karbohidrat ve vitamin gereksinimlerinin tümünü karşılamalıdır. Besinler içerdikleri besin öğeleri açısından birbirini tamamlamalıdır. Organların düzenli çalışması, büyüme ve gelişmenin sağlanması açısından önemlidir.
Menüde yer alacak besin grupları
Et Grubu
Bu gruptaki besinler, iyi kalite protein ve minerallerden zengin olup vücudun sağlıklı büyümesi ve sağlıklı bir yaşam için gereklidir. Et, tavuk, balık, yumurta gibi besinler bu grupta yer alır. Bu besinlerden iki ya da üç porsiyon günlük yeterlidir.
Süt ve türevleri
Bu besinler kemik ve dişlerin gelişimi, sinir ve kasların düzenli çalışması için gerekli kalsiyum, A-B vitaminleri ve iyi kalite protein sağlar. Bu grup besinlerden günde 500 ml. süt ve yoğurt ve 1 kibrit kutusu peynir tüketimi yeterlidir.
Tahıl grubu
Bu gruptaki besinlerde bitkisel proteinler ve B grubu vitaminleri bulunur. Bu besinler yemek halinde, çorbalar içinde sütle veya yoğurtla zenginleştirilerek günde dört porsiyon verilmesi yeterlidir.
Sebze-meyve grubu
Özellikle yeşil yapraklı sebzeler, A, C ve B grubu vitaminlerinden zengindir. Bu grup vitaminler çocuğun korunması için önemlidir. Günde dört porsiyon tüketilmesi önerilmektedir.
Şeker ve yağ grubu
Bu grup besinler vücuda enerji sağlarlar. Bu besinler şeker ve şekerden yapılmış, bal, reçel, pekmez, zeytinyağı ve diğer bitkisel sıvı yağlardır.
Uygun pişirme yöntemleri
Yiyecekler hazırlanırken temizliğe özen gösterilmelidir. Çocukların hasta olmamaları için, içtikleri su kaynatılmalı ve besinin taze olarak tüketilmesi gerekmektedir. Besin değerinde azalmaya neden olan kavurma ve kızartma gibi işlemlerden kaçınılmalıdır. Yemekler aşırı sıcak ve soğuk, acı ve baharatlı olmamalıdır. Çünkü bu durum iştahı etkilemektedir. Yemeğin gerek lezzeti, gerek görüntüsü, gerekse kokusu çocuklar için önem taşımaktadır.
Kendisine tüm besin gruplarından besinlerin uygun pişirme yöntemleriyle sunulması ve öğün atlanmadan beslenmesi çocuğun sağlıklı bir birey olmasının ön koşuludur.
Öneriler:
• Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı şekilde besinler sunulmalıdır. Fakat bu her zaman köfte, kızarmış patates, pilav ve makarna olarak değil de, yemesi gerekli olan besin gruplarından onun tercih etmesine fırsat verilmesi tarzında olmalıdır. Örneğin; kırmızı et yemesi için köfte, yemeğin içinde kıyma, parça etli yemek, sulu köfte vb. Şekilde kırmızı et içeren farklı menülerden kendi tercihine yönlendirilebilir.
• Yemek porsiyonları annenin kendi ölçülerine göre değil, çocuğun gereksinimine göre ayarlanmalıdır. Genellikle anneler porsiyonları kendilerine göre düşünmektedir. Toplam mide kapasitesi 300 ml. olan bir çocuk, 200 ml. Çorba içtikten sonra ancak 100 ml. Başka bir besini alabilecektir.
• Ara öğünler küçük porsiyonlar şeklinde olmalıdır. Bu da sonraki ana öğüne acıkmasını sağlayacak kadar olmalıdır. Herhangi bir nedenle ödül olarak şeker ve tatlı türünden besinler verilmemelidir. Genel olarak ödül-ceza yemek konusunda uygulanmamalıdır. Uygulandığında yemek yemenin stratejik bir olay olduğu mesajı çocuğa verilecektir.
• Çocuklar, anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle ebeveynler, tutarlı yeme davranışı içinde olmalıdır. Çocuğa yemeye çalıştırdığı yemeği kendisi yemiyorsa, hiç iyi bir örnek olmayacaktır.
• Reddetme durumunda çocuğu yemek konusunda zorlamak doğru değildir. Bu sorunları daha da kötüleştirir. Reddedilen besin, daha sonra tekrar denenmelidir. Bir öğün, bir gün, hatta biraz daha uzunca bir süre yemek yememesi, çocuğun genel durumu konusunda zarar vermeyecektir. Yaşayan bir canlı olarak kısa bir süre sonra acıkacak ve yemek isteyecektir.
• Günlük süt tüketimi 2 su bardağını aşmamalıdır. Sütün fazlası beslenmeyi bozabileceği gibi demir emilimini engelleyerek kansızlığa , alerjiye de yol açabilir.