Anksiyete Bozukluğu ve İşlevsiz Baş Etme Stratejileri

Yazar Ali Engin UygurPsikolog • 18 Mart 2018 • Yorumlar:

Anksiyete bozukluğu, günlük yaşamda stres algısına karşı aşırı duyarlılık, stresi tolere etmede güçlük, tehlike şiddetini olduğundan fazla hissetme, ani ya da aşırı reaksiyon verme ve bunun sonucunda stresle baş edebilmek için sıklıkla işlevsel olmayan savunma mekanizmalarına başvurup geçici bir rahatlama arayışına girilmesi sürecinin kronikleşmiş halidir. Anksiyete bozukluğu yaşayan kişi, yaşamının pek çok alanında sorunlarla baş etmede zorluk yaşar. Kaçınma davranışları ve olumsuz tepkileri nedeniyle sosyal yaşam, akademik hayat, aile içi ilişkiler, iş hayatı gibi alanlarda kayıplara uğraması kaçınılmazdır.

Panik bozukluk şikayeti olan biri panik atak geçirebileceğini düşündüğü yerlerden kendisini korumak için uzak durma eğilimi gösterirken, bu yerlere yalnız başına gitmeyip sürekli bir başkasının desteğini talep ederek kaygısını yatıştırmaya çalışabilir.

Sosyal fobi rahatsızlığı olan biri başkaları tarafından inceleneceğini düşündüğü ortamlarda yoğun kaygı yaşarken, utanmak ve rezil olmamak adına diyalog kurmada, yakın ilişkilerde, sosyal ortamlarda, sunum yapmak gibi odak noktası olmasını gerektiren faaliyetlerde kaçınma davranışı göstererek geçici olarak rahatlasa da yaşamını büyük ölçüde kısıtlar, kendini çok yüksek standartlarla değerlendirdiği için kendinden memnun olmaz, mükemmeliyetçi davranır ve kendisini beğenmeyerek haksızlık eder.

Yaygın anksiyete bozukluğu tanısı almış biri ise belirsiz durumlarla baş etmede çok zorlanır, aklına gelen bir dürtü, bir olay, bir düşünce, gözünün önünde canlanan bir resim ile birlikte tetiklenerek saniyeler içerisinde felaket senaryoları üreterek bunun yoğun stresini yaşayabilir; dahası hayatının pek çok alanında ciddi sıkıntı yaşar.

Obsesif kompulsif bozukluk tanısı almış olan biri ise bir şeyleri biriktirmesi gerektiği hakkında, temizlik ya da kirin bulaşmasına yönelik, simetri ve düzen ile ilgili, cinsel ya da dini konulara ilişkin bellli konulara aşırı hassasiyet gösterebilir, bu konularda belli durumlar karşısında yaptığı yorumlar, belli konulara yüklediği anlamlar sebebiye maruz kaldığı anda kendisini rahatlatmak için belirlediği davranışları yapmak zorunda hisseder. Eğer kendisini rahatlatamaz ve belirlediği sayı ya da sırada rahatlatıcı davranışları uygulayamaz ise buna katastrofik bir yorum yapar ve büyük tehlike olarak algıladığından stresle baş edebilmek için mutlaka rahatlama davranışlarına başvurup anksiyetesini geçici olarak rahatlatmak ister.

Örnek verdiğimiz tüm durumlar aslında kişinin yaptığı yorumla birlikte kendine has bir anlam kazanmaktadır. Ortak nokta kişinin tehlike olarak algıladığı durum karşısında kendi gücünü çok küçük tehlikeyi ise çok büyük görmesidir. Bu sebeple anksiyetesini yükselten durum ile mücadele etmenin en kolay yolu olarak belirlediği kaçınma stratejileriyle ömrünü sürdürür. Önemli olan kişinin nasıl da her seferinde kendi geliştirdiği stratejilere başvurarak geçici bir rahatlama sağladığı, anksiyetesini kısa süreli azalttığını görmesi, fakat kaygıyı arttıran durumla tekrar karşılaşıldığında kaygısının bu her seferinde çok daha fazla yükselmesine neden olduğunu görebilmesidir. Kaçınma davranışı yaptıkça kaygının bir sonraki seferde daha da artması kişinin kısır döngüsüdür. Kişinin kendisiyle ilgili farkındalık kazanması, bu kısır döngünün içinde yaşamaya devam ettiği sürece sıkıntılarından kurtulmasının daha da zorlaştığı, önemli olanın bu kısır döngüden doğru yollarla çıkacak stratejiler geliştirmek olduğu, kişinin yaşamının iplerini tekrardan eline alabilmesi için gereklidir.

Psikoterapi süreci ise acıyla ve kaygıyla hatalı yollardan baş ettiğimiz bu kısır döngüyü tanımamızı, bunun etkilerini anlamamızı, alternatif ve işlevsel yollar geliştirerek acıyla baş etmede yeni perspektifler kazanmamızı, uyguladıkça yeni bir sistem ve farkındalık geliştirebilmemizi sağlamaktadır.

İçinden hiç çıkamayacağımızı düşündüğümüz, kimsenin bizi anlamadığını hissettiğimiz, hiç bir şeyin düzelmeyeceğine inandığımız durumlar ile ilgili her zaman bir umut vardır. Yeter ki alternatif stratejilere ulaşamadığınızda en azından işin profesyönelinden yardım almayı denemek için kendinize bir şans verin.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)