ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
Yazar Bayram Şimşek • Psikiyatrist • 21 Ekim 2017 • Yorumlar:
Kaygı, bunaltı, iç sıkıntısı nedeni bilinmeyen, içten gelen, belirsiz, korku, sıkıntı, kötü bir şey olacakmış
endişesi ile yaşanan bir duygudur.
Korku ve Kaygı
Korku bilinen bir dış tehlikeye karşı ortaya çıkan fizyolojik ve duygusal yanıtları tanımlar. Kaygı ise
belirtileri korkuya benzeyen ancak nedeni belirlenemeyen veya nedeni bilinçdışı olan belirtileri tanımlar.
DSM IV SINIFLAMASI
• Panik Bozukluk
− Agorafobili olan
− Agorafobisiz olan
• Sosyal Fobi
• Özgül Fobi
• Obsesif Kompulsif Bozukluk
• Travma Sonrası Stres Bozukluğu
• Akut Stres Bozukluğu
• Yaygın Anksiyete Bozukluğu
• Genel Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu
• Madde Kullanımına Bağlı Anksiyete Bozukluğu
• Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozukluğu
Anksiyetenin Nedenleri
Genetik faktörler
Biyokimyasal salgıların etkileri
Psikolojik kuramlarına göre anksiyete
PSİKOLOJİ KURAMLARINA GÖRE ANKSİYETE
Psikoanalitik yaklaşım: Anksiyete temelde bir iç çatışmanın (intrapsişik) ürünüdür. Çatışma benlik ile
altbenlik, ya da benlik ile üstbenlik arasında oluşmaktadır. Benlik arasındaki çatışmayı çözerek dürtüyü
bastırırsa (represyon) sorun çözülür. Çözemezse, bunu tehlike olarak algılar ve anksiyete doğar.
Bilişsel (kognitif) yaklaşım: Anksiyetenin nedeni olayın kendisi değil, kişi tarafından nasıl yorumlandığı,
nasıl algılandığıdır. Olayların, çarpıtılmış düşünce örüntüleriyle algılanması sonucunda anksiyete ortaya
çıkar.
Davranışçı yaklaşım: Anksiyetenin öğrenilmiş bir yanıt olduğunu ileri sürer. Birey anksiyete uyaranından
uzak durarak anksiyeteyi gidermeye veya azaltmaya çalışır.
BELİRTİLER
Fizyolojik Belirtiler
Kardiyovasküler sistem: Çarpıntı, kan basıncı değişiklikleri, soluk renk ya da yüzde kızarma
Solunum sistemi: Nefes darlığı, hava açlığı, boğazda düğümlenme, boğulma hissi
Gastrointestinal sistem : Yutma güçlügü, bunaltı, kusma, ishal, karın ağrısı
Genitoüriner sistem : Sık idrara çıkma, cinsel isteksizlik
Cilt belirtileri : Terleme, kızarma, sıcak basması
Nörolojik : Tremor, parestezi, anestezi, başdönmesi, bayılma hissi veya bayılmalar, kas gerginliği, motor
huzursuzluk.
Diğer belirtiler
Kişi “sanki” ile açıkladığı algısal sapmalar yaşar (sanki çevre değişiyor gibi).
Çevredeki nesneleri uzakmış gibi ya da bulanık görme
Çevrenin olduğundan farklı ve gerçek dışı görülmesi
Önemli olan şeyleri hatırlayamama
Fiziksel zarar görme ya da ölüm korkusu
Konsantrasyon güçlüğü
Kontrolünü yitirme korkusu
Aklını yitirme korkusu
PANİK BOZUKLUK
Panik Atağı
Panik atak aniden ve beklenmedik biçimde ortaya çıkan , 1⁄2-1 saat süreli, bedensel belirtilerin eşlik ettiği
yoğun bir anksiyete nöbetidir.
DSM-4’e göre panik atağın tanı ölçütleri
Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama yada kalp hızında artma, göğüste sıkışma olması
Nefes darlığı yada boğuluyormuş gibi olma durumu, soluğun kesilmesi
Bulantı yada karın ağrısı
Titreme yada sarsılma
Ölüm korkusu
Derealizasyon yada depersonalizasyon
Uyuşma yada karıncalanma duyumları
Terleme, üşüme ürperme yada ateş basması
Denetimini yitireceği yada çıldıracağı korkusu
Baş dönmesi, sersemlik düşecekmiş yada bayılacakmış hissi
Agorafobi
Agorafobi bireyin herhangi bir yerde panik nöbeti geçirme ve ordan çıkamama, tıkanıp kalma, hiçbir
seçeneği olmama korkusudur.
DSM-4’e göre panik atağın yada panik benzeri semptomların çıkması durumunda yardım
sağlanamayacağı yada kaçmanın zor olabileceği yerlerde yada durumda bulunmaktan doğan anksiyete
durumudur.
Panik Bozukluk
beklenmedik panik atakların olması ve başka atakların olacağına dair sürekli kaygı duyma, atağın yol
açabileceği sonuçlarla ilgili olarak üzüntü duyma ile açıklanabilir. Agorafobisi olan ve olmayan olarak iki
tipi vardır. Olguların %75’ine değişen derecelerde agorafobi eşlik etmektedir.
Yaşam boyu yaygınlığı % 1.5-1.7
Sıklıkla geç ergenlik döneminde ya da 30’lu yaşlarının ortalarında görülür.
Kadınlarda 2-3 kat fazladır.
Çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, göğüs ağrısı, bulantı, baş dönmesi, sersemlik,
kontrolünü kaybedeceği korkusu, çıldıracağı korkusu, ölüm korkusu, uyuşma ve karıncalanmalar, üşüme,
ürperme, çevrenin değiştiği duyguları.
İlk panik atak sıklıkla kendiliğinden ortaya çıkar. Herhangi bir uyarılma, fiziksel egzersiz, emosyonel
travma, kafein, alkol, madde kullanımı gibi durumlar ilk atağı tetikleyebilir
Ana belirti ölüm, kontrolünü yitirme ve çıldıracağı korkusudur. Bu korkunun kaynağı belirsizdir.
Ataklar dışında atakların yineleyeceği korkusu yani beklenti anksiyetesi vardır.
Ataklara karşı Panik Bozukluğu hastalarının aldığı önlemler
İşe gitmemek
Cinsel ilişki, ev işi, yürüyüş vb. gibi efor
gerektiren işlerden kaçınmak.
Ataklar sırasında bayılma ölme, fenalaşma
halinde olacaklar için önlem alma: Bacakları
görünmesin diye etek yerine pantolon giyme, çalınmasın diye takı takmama ya da yanında fazla para
bulundurmama.
Atak geliş durumuna göre az ya da çok yemek yeme.
Atakları engelleyebilmek amacıyla alkol, madde ya da ilaç kullanma.
Atakları önleyeceğini düşündüğü şeyleri yanında taşıma (su, şeker, bisküvi, kolonya, XANAX)
Atak sırasında gerekli olabileceğini düşündüğü şeyleri yanında bulundurmak (Evin, eşin, Doktorun
telefonu.)
Atak sırasında yardım alabilmek için bütün gün hastane bahçesinde geçirmek ya da hastaneye
gelebilmek için bahaneler yaratmak.
Güzergahını hekim, acil servis veya eczane bulunan yerlerden seçmek.
Kontrol kaybı ve çıldırmaya karşı:
Evdeki bıçakları kilit altında tutmak.
Çocuklarından uzak durmak.
Balkon kapısını ve dış kapıyı kilitli tutmak.
Olası intihar kaynakları olabilecek ilaç, çamaşır suyu vb. malzemeyi kilit altında tutmak.
TEDAVİSİ
ilaç tedavisi en az bir yıl sürmektedir bunun yanında davranışçı-bilişsel yöntemde kullanılır. Solunum
egzersizleri yararlı olabilir. Agorafobide duyarsızlaştırma yarar sağlayabilir.
SOSYAL FOBİ
Sosyal fobinin DSM 4 e göre tanı ölçütleri
Sosyal ortamlarda (özellikle tanımadığı kişiler, başkalarının yanında, kalabalıkta) bir eylem
gerçekleştireceği zamanlarda olumsuz değerlendirileceğinden, aşağılanacağından, küçük duruma
düşeceğinden aşırı kaygı duyma ve korkmadır. Sosyal fobi en sık rastlanan anksiyete bozukluğudur.
Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen her zaman anksiyete doğurur, bu da duruma bağlı ya da
durumsal olarak yatkınlık gösterilen bir panik atak biçimi alabilir. Kişi, korkusunun aşırı yada anlamsız
olduğunu bilir. Korkulan toplumsal yada bir eylemin gerçekleştirildiği durumlardan kaçınılır yada yoğun
anksiyete ve sıkıntıyla bunlara katlanılır.
Sosyal fobinin nedenleri
Psikodinamik teoriye göre sosyal fobinin meydana gelmesinde en önemli nedenler ebeveynlerin aşırı
disiplinli olması ve ailenin işbirliğinden uzak tutumlarının olmasıdır. Belirlenmiş bir genetik nedeni
olmamakla birlikte ailesinde sosyal fobi olan kişilerin diğer insanlara göre üç katı daha fazla risk altında
bulunduğunu araştırmalar göstermektedir.
Görülme sıklığı bakımından erkeklerle kadınlar arasında belirgin bir farklılık bulunmamaktadır. Başlangıç
yaşı 13 ile 19 yaş arasındadır. Stresli ve küçük düşürücü bir olaydan sonra aniden başlayabileceği gibi
başlangıç sinsi bir seyir de izleyebilir. Sıklıkla yaşam boyu inişli çıkışlı bir seyir gösterir.
Sosyal fobisi olanlar genelde aşağıdaki durumlarda sosyal fobi belirtilerini yoğun olarak yaşarlar:
Topluluk önünde konuşmak.
Bir işle uğraşırken seyredilmek.
Başkalarının önünde yemek yemek-içmek.
Otorite konumundaki kişilerle temas etmek.
Misafir kabul etmek.
Başkaları ile tartışmak.
Toplulukta telefonla konuşmak.
Tanımadığı kişilerin gözlerinin içine bakmak.
İlgi odağı olmak.
Başkalarının önünde yazı yazmak.
Bu durumlardan birine maruz kalan Sosyal Fobisi olanlar şu belirtileri göstermektedir:
Çarpıntı
Titreme
Terleme
Kaslarda gerginlik
Midede rahatsızlık hissi
Göğüste sıkıntı hissi
Sıcak yada soğuk basması
Başta ağırlık hissi-baş ağrısı
Sosyal Fobiklerin özellikleri şöyle sıralandırılabilir:
Yalnız yaşama oranları yüksektir.
Eğitim seviyeleri düşüktür. Özellikle çok erken başlangıçlılarda okul fobisi gibi olur ve başarı düşük
olduğu için eğitimlerini sürdüremezler.
Genellikle ekonomik açıdan bağımlıdırlar yada fobileri dolayısıyla gerçek performanslarını
gösteremedikleri için hak ettikleri başarıyı gösteremez ve ekonomik anlamda olmaları gereken yerin çok
altında yer alırlar.
Başka psikiyatrik problemleri vardır.
Sosyal açıdan toplumdan yalıtılmış bir durumdadırlar.
Zaman zaman yaşadıkları sıkıntılar intiharı düşündürebilir.
Sosyal Fobi ve Kaygı Oluşturan Durumlar:
Sosyal fobide kaygı oluşturan durumlar iki ana gruba
ayrılabilir:
* ilki sosyal etkileşim gerektiren durumlar,
* ikincisi ise sosyal performans gerektiren durumlardır.
Sosyal etkileşim gerektiren durumlar: Sohbete katılma (özellikle de karşı cinsle) otorite olan kişilerle
ilişkiler, parti ve eğlence gibi sosyal faaliyetlere katılım, başkalarının önünde yeme ,içme ,yazma,yardım
isteme, yer veya adres sorma, yeni birileri ile tanışma, göz kontağı gerektiren durumlar, hakkını
savunmayı gerektiren durumlar olarak sıralayabiliriz.
Sosyal performans gerektiren durumlar: Bir topluluk önünde konuşma, konferans verme, sorulara cevap
verme, bir enstrüman çalma spor yapma, genel tuvaletlerde başkalarının olduğu bir anda ihtiyacını
giderme olarak sıralayabiliriz.
Sosyal Fobiyle Sosyal Heyecan Arasındaki Farklar Nelerdir?
Sosyal heyecanı sosyal fobiden ayıran en önemli özellik, bireyin topluluk önünde bir şeyler yapmaya
devam ettikçe bu konuda deneyim kazandıkça sosyal heyecan azalırken, fobik durumlarda deneyim
kazanmanın heyecan üzerinde etkili olmaması aksine kişilerin bu durumdan şiddetle kaçmaya
çalışmalarıdır. Bu kaçınmanın da kişinin olağan günlük işlerini,mesleki ya da eğitimle ilgili işlevselliğini,
toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozmalıdır ya da kişi fobisi olacağına ilişkin belirgin
bir sıkıntı duymalıdır.
SOSYAL FOBİ DE TEDAVİ
Sosyal fobi tedaviye oldukça iyi cevap veren ve ayrıntılı tanımlanmış bir rahatsızlıktır. Tedavi sürecinde
ilaç ve psikososyal tedavi yaklaşımları tek tek veya birlikte kullanılabilir. İlaç tedavisinde ;en çok SSRI
grubu antidepresan ilaçlar tercih edilmekte olup, yan etkilerinin azlığı ve uzun süreli kullanımlara müsait
olmaları nedeniyle avantajlıdırlar. Doktor kontrolünde kullanıldığında bağımlılık yapmayan bu ilaçlar, en
az 6 ay kullanılmalı ve tedaviye alınan cevaba göre kullanım süresi tedaviyi yürüten uzman doktor
tarafından belirlenmelidir.
Psikolojik tedavi yaklaşımında; ağırlıklı olarak bilişsel – davranışsal psikoterapiler, sosyal beceri
eğitimleri, gevşeme egzersizleri, bireysel ve sosyal etkinlik tedavileri ile grup terapileri
uygulanabilmektedir. Psikolojik tedavilerle bireyler, yanlış düşünce ve davranış kalıplarını tanıyabilmekte,
önyargıları ile kendilerine yönelik olumsuz tutumlarını değiştirerek, daha gerçekçi beklenti ve davranış
kalıpları oluşturabilmekte, başa çıkma stratejileri geliştirebilmekte, eksik olan sosyal becerileri
kazanmakta ve iletişim güçlerini arttırmaktadır.
ÖZGÜL FOBİ
Özgül fobi, görülen nesne veya durumlardan belirgin, sürekli ve anlamsız bir şekilde korku duyma
durumu olarak tanımlanır. Korkuya neden olan nesne veya durumun bir yönünden zarar görmeye yönelik
bir korku duyulabileceği korkulan nesne ile karşılaşınca kontrolünü kaybetme, paniğe girme, bayılma gibi
sonuçlardan kaygı duyma şeklinde de kendisini gösterebilir . Kişi genellikle bu kadar korkmanın anlamsız
olduğunun bilincindedir. Korku yaratan nesne veya durumla karşılaşmaktan kaçınma ve kaçınmanın
mümkün olmadığı durumlarda ise bu duruma ancak aşırı sıkıntı duyularak katlanabilme bu bozukluğun
en tipik özelliklerinden birisidir. Duyulan korkunun şiddeti uyaranın yakınlığı ve kaçma yolunun olup
olmaması ile çok yakından bağlantılıdır. Yaşanan kaygı düzeyi bazı durumlarda panik derecesinde
olabilir. Özgül fobi tanısının konulabilmesi için, yaşanan korkunun belirgin düzeyde sıkıntı yaratması
veya kişinin mesleki ve toplumsal işlevlerini Bozacak kadar yoğun olması gereklidir.
Özgül fobinin DSM 4 e göre tanı ölçütleri,
Özgül bir nesne ya da durumun (örn. uçakla seyahat etme, yükse yerler, hayvanlar, enjeksiyon
yapılması, kan görme ) varlıgı ya da böyle bir durumla karşılasacak olma beklentisi ile başlayan, aşırı ya
da anlamsız, belirgin ve sürekli korku. Fobik uyaranla karşılaşma hemen her zaman birden başlayan bir
anksiyete tepkisi doğurur, bu da durumu bağlı ya da durumsal olarak yatkınlık gösterilen bir Panik Atağı
biçimini alabilir. Not:Çocuklarda anksiyete, ağlama, huysuzluk gösterme, donakalma, sıkıca sarılma
olarak dışavurulabilir. Kişi, korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir. Çocuklarda bu özellik
bulunmayabilir.
Fobik durum(lar)dan kaçınılır ya da yoğun anksiyete ya da sıkıntıyla bun(lar)a katlanılır.
Kaçınma, ansiyöz beklenti ya da korkulan durum(lar)da sıkıntı duyma, kişinin olağan günlük işlerini,
mesleki (ya da eğitimle ilgili) işlevselliğini, toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini bozar ya da fobi
olacağına ilişkin belirgin bir sıkıntı vardır.
Özgül bir nesne ya da duruma eşlik eden anksiyete, Panik Atakları ya da fobik kaçınma
Hayvan tipi: Hayvanlar ve böcekler temel korku objeleridir. Genelde çocukluk çağlarında başlar.
Doğal çevre tipi: Fırtına, su, yüksek yerler gibi doğal çevredeki nesneler korkuyu başlatmaktadır. Sıklıkta
çocuklukta başlar.
Kan-enjeksiyon-yara tipi: Genellikle ileri derecede aileseldir. Kan yada yara görme veya enjeksiyon gibi
tıbbi işlem yapılması korku yanıtını başlatır.
Durumsal tip: Tünel, asansör, uçağa binme, araba kullanma, kapalı yerler gibi durumlarla karşılaşılınca
ortaya çıkar. Çocukluk çağında ve yirmili yaşlarda sıktır.
Diğer tip: Boşluk fobisi, çocuklukta masal kahramanlarından ya da yüksek seslerden korkma gibi
Nasıl tedavi edilir?
Fobilerde en sık kullanılan terapi yöntemi yüzleştirme (exposure) tedavisidir. Bu yöntemde hastanın
korku yaratan durum veya nesnenin üzerine giderek ortaya çıkan anksiyete ile başa çıkması öğretilir.
Anksiyete ile başa çıkma tedavisinde gevşeme teknikleri ve bilişsel davranışçı tedavilerden yararlanılır.
Terapi grupları, aile tedavisi ve bireysel psikoterapiler kullanılan diğer terapi yöntemleridir. Tedavi süresi
hastalığın şiddeti, yaygınlığı ve hastanın özelliklerine göre değişir. İlaç tedavisine yanıt ilk birkaç haftada
alınır. Ancak tam düzelme daha uzun zamanda gerçekleşir. Tedavi ile tam düzelme sağlansa da ilaçlara
bir yıl devam etmek gerekir. İlaçları doktor kontrolünde kullanmak ve kontrollü kesmek önemlidir. Fobiye
bağlı olarak alkol bağımlılığı gelişmiş ise fobinin tedavi edilmesi ile bağımlılığın tedavisi kolaylaşır. Altta
yatan fobi belirtilerini ortadan kaldırmadan bağımlılıktan kurtulmak zordur.