Anksiyete ve Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete/Kaygı Nedir?

En genel anlamda kişinin herhangi bir fiziki, duygusal veya sosyal bir tehdide karşılık olarak

verdiği tepkidir. Ankisyete kaygı olarak da adlandırılabilir. Kaygı aslında doğal ve yaşanması

gerekli bir reaksiyondur. Çünkü kaygı sayesinde başımıza gelebilecek tehlikeleri değerlendirir

ve kendimizi daha güvenli, daha istenilen pozisyonda tutmak için harekete geçeriz. Örneğin

bir öğrenci sınavla ilgili kaygı duymazsa ders çalışmayacaktır, hatta sınavı bile umursamayıp

belki soruları ciddiyetle anlamaya çalışmayacaktır. Sonuç olarak da sınavlarda

sergileyebileceği performansın çok altında performans sergileyecektir ve ulaşabileceği daha

başarılı pozisyonlara ulaşamayacaktır. Aynı şekilde günlük hayatımız için de düşünecek

olursak yine kaygı sayesinde bazı koruyucu önlemler alabiliyor ve kendimizi koruyabiliyoruz.

Kendimizi koruduğumuz şey kaza, yaralanma, hastalık gibi fiziksel bir tehdit olabileceği gibi,

değersiz hissetmenin kaçınılmaz olduğu sağlıksız ilişkilerin duygusal zorluklarından ve sosyal

ortamlarda aşırı uyumsuz ve aşırı dışlanan pozisyonda saplanıp kalmaktan da kaygı sayesinde

korunabiliriz. Dolayısıyla kaygının belli bir düzeye kadar işlevsel ve hatta gerekli bir şey

olduğunu söylemek mümkün. Fakat bir yere kadar kaygı bizim hayat kalitemizi artırırken,

belli bir noktada sonra artık artan kaygı tam tersine hayat kalitemizi düşürmeye başlar.

Aslında bu hemen her duygu için geçerli bir durumdur, bir yere kadar var olması işlevselliği

artırırken duygumuz belli bir seviyeyi aşarsa işlevselliğimizi bozmaya başlar. İşte bu noktada

“anksiyete bozuklukları” diye isimlendirilen problemler ortaya çıkar.

Peki anksiyete/kaygı bozukluğu nedir?

Yukarıda anlattığım şekilde kaygının olması gerekenden çok daha şiddetli, uzun süreli, ve

daha sık yaşanması; bununla beraber kişinin hayat kalitesini düşürmesi ve işlevselliğini

bozması kaygı bozukluklarına işaret eder. Kaygı bozukluklarının iki temel belirti boyutu

vardır; biri ruhsal belirtiler diğeri de duygusal belirtilerdir. Ruhsal belirtiler: kişinin

kontrolsüzlük, çaresizlik, sıkışmışlık, güçsüzlük algısıyla paralel giden bir bunaltı, iç daraltısı,

kötü bir şeyler olacak hissiyatı, karamsarlık ve yoğun endişe halleridir. Bununla eş zamanlı

olarak da kişi bedensel olarak da nefes daralması, kalp çarpıntısı, kan basıncının yükselmesi,

el ve ayaklarda soğuma, terleme, titreme, mide bulantısı, baş dönmesi gibi etkileri yoğun

şekilde yaşar. Kişi hem bu duygusal hem de bedensel semptomları kontrol edip

dindiremediğinden dolayı kontrolsüzlük algısı iyice artar, hatta çoğu durumlarda kişiler

çıldıracaklarını düşünürler. Bu da kişinin yaşadığı paniği daha da arttırır ve durum tahammül

edilemez bir kısır döngü halini alır. Bu durum ataklar şeklinde gelebildiği gibi kişinin

hayatının rutin bir parçası halini de alabilir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)