Anlamak Üzerine
Yazar Hazal Tanrıyakul • 11 Mart 2024 • Yorumlar:
TDK DER Kİ
Anlamak: Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak; fehmetmek:
Hepimiz sosyal varlıklarız. İlişkiler içerisinde kendimizi iyi hissediyor ilişkiler içerisinde yara alıyoruz. İlişkilerimizde bugüne kadar bildiğimiz tüm davranış kalıplarımızı uyguluyor, sağdan soldan duyup işe yaradığına şahit olduğumuz ne varsa hepsini uyguluyor yine de bir döngünün içinden çıkamadığımız zamanlara denk geliyoruz.
Kavgalar, hayal kırıklıkları, pişmanlıklar, ümitsizlik bir türlü peşimizi bırakmıyor. En olur olmadık zamanlarda üstelik.. Bu kez farklı olacağına inandığımızda da..
Her ilişkinin kendisine has dinamiği olmakla beraber birkaç genel geçer kavramdan bahsedeceğim. Burada yazılanları ilişkilerinizdeki döngülere alıp yapıştırmak zorunda değilsiniz, bence yapıştırmayın da. Aşağıda bahsedeceğim iki tanımın sizin ilişkilerinizde nasıl etkisi olduğunu sorun kendinize.. Bu bilgileri sizi ‘soru sormaya’ davet etmek için paylaşıyorum.
Ne oluyor da böyle oluyor derseniz, ‘kendimizi anlamamızın’ azlığının bazı bedellerini yaşıyoruz derim. Öyle oturup önce kendinizi anlayın sonra ilişki kurun falan demiyorum. Tam da ilişkiler içerisinde anlarız kendimizi. Bir diğeri olmadan, öyle oturup düşünerek anlaşılacak bir şey değildir insanın kendisi..
Ama ne demek istiyorum, kendimizi anlamak derken ? Neden bulmaktan, çünkü ile başlayan cümleler kurmaktan bahsetmiyorum. Anlamaktan bahsediyorum.. Mesela;
Bazen bir davranışta bulunuyoruz, bize ait değilmiş gibi geliyor ama yapıyoruz.. Bağırmayacağım bundan sonra kararımız ile ‘ne vaaaaaar neeeeeee, allahın cezası !’ diye bağırmadan edemediğimiz zamanlar..
Çünkü hak etti. Nedeni, bana da böyle bağırıyorlardı da ondan.(Gördüğünüz gibi bir şeyin nedenini bulmak çözüm getirmez) Bu cevaplar kendimizle ve diğeriyle olan ilişkimizi kilitler..
O yüzden bize ait olmayan bu özellik ne ? Nasıl bir şey? Ne zaman nerede nasıl bu özelliği kullanıyorum. Ben bunu nereden öğrendim? Eee, öğrendim madem şimdi nasıl değiştirebilirim? Değiştirirken nelere ihtiyaç duyarım ? Diğer türlüsünü hiç bilmiyorum ki ve fakat başka türlüsünü nasıl öğrenebilirim ?
Gördüğünüz gibi anlamak, birçok soru sormaya ve cevap vermeye cesaret etmek ile oluyor. Cesaret ve emek..
Bazen de diğerine dair hiç şüphe götürmez fikirlerimiz oluyor. O çok bencil, beni sevmiyor, çok ukala, yalancı, öfkeli biri.. Aslında diğeri, aynamız desem..
Bize ait olan fakat istemediğimiz, hoşumuza gitmeyen, kabul etmekte zorlandığımız ya da daha öncesinde hiç temas kurmadığımız, kör olduğumuz yanlarımızı diğerine yansıtıyoruz..
Uff, ne saçmalıyorum de mi ? Bu kısım hiç hoşnut etmiyor, biliyorum. Anlamayınca hoş değil. Kabul edesi gelmiyor insanın. Nasıl yani şimdi ben mi bencilim, ben mi ukalayım ? Hıı, tabii tabii dediğinizi duyar gibiyim. Öyle de demeye devam edin.. Ve fakat
İnsanız en nihayetinde.
Düşünsenize, o bencil, sevmeme hakkına sahip, ukala olabiliyor, yalan söyleyebiliyor, öfke duygusunu yaşayabiliyor da biz neden bunlardan mahrum kalıyoruz. O insan da biz değil miyiz ?
Anlamam gerek. Karşılaşmam gerek. Diğerine yansıttıklarımı ben’de özümsemem gerek.
Dikkat: Bu kısmı evde tek başınıza denemeyiniz. Çünkü bu kısım adı üstünde kör noktalarımız. Ve kör noktalarımızı bize gösterecek olan biri bizi yargılamaz bize şefkatle, empatiyle eşlik eder. Bu kısmın farkındalığı ‘sen bencilsin, ukalasın, yalancısın hadi bunları kabul et şimdi’ demek değildir. ! Bu suçlamadır. Bu yargıdır.
Bizim meselemiz ise anlamaktır. Göremediğimiz, kuytuda kalan o yanlarımız nelerse onları görelim, anlayalım, öyle kendi başlarına büyüyüp yalnız kalıp vahşileşmesinler. Onlardan haberdar olalım ki olur olmadık yerlerde kontrolümüzde olmadan canları istedikleri gibi bizim ve diğerinin canını yakamasınlar. Bilelim, tanıyalım ki ihtiyacımız olursa o yanlarımıza istediğimiz kadar, istediğimiz gibi kullanma esnekliğine sahip olalım.
Bunun için tek bir soru bırakabilirim. Ben de kör noktalarımı fark etmek ve onları tanımak, anlamak, özümsemek ve böylece çeşitlenmek-bütünleşmek istiyor muyum ?