Antidepresan Bırakma Sendromu
Yazar Kübra Dinçtürk • Psikolog • 26 Ekim 2020 • Yorumlar:
Bırakma belirtileri, trisiklik antidepresanlar (örn. imipramin, amitriptilin, desipramin), serotonin gerialım inhibitörleri (örn. fluoksetin, paroksetin, sertralin) ve monoamin oksidaz inhibitörleri (örn. fenelzin, selejilin, pargilin) ile tedaviden sonra ortaya çıkabilir.
Bu sendromun çıkabilirliği, alman ilacın dozuna ve yan ömrüne olduğu gibi, ilacın hangi hızla bırakıldığına da bağlıdır. Yavaş yavaş kesileceğine, birden bırakılan, kısa etki süreli ilaçlarla ortaya çıkma olasılığı en yüksektir. Kısa etki süreli serotonin gerialım inhibitörü paroksetin en çok bırakma belirtisine neden olan ilaçtır, ancak bu belirtiler her tür antidepresanla ortaya çıkabilir.
Opiyatlar, alkol ve kötüye kullanılabilen diğer maddelerle ortaya çıkan yoksunluk sendromlanndan değişik olarak antidepresan bırakma sendromunun tanı koydurucu belirtileri yoktur. Belirtiler belirsiz ve değişkendir ve antidepresanın son dozundan sonra 2-4 gün içinde başlar. SSGİ’leri için baş dönmesi, kulaklarda çınlama, “başta elektrik şokları”, uyuyamama ve akut kaygı gibi belirtiler tanımlanmıştır. Bırakmadan önce, antidepresan kullanımı hipomani ya da öforiye neden olmuş olmamalıdır (bırakma sendromunun, önceki tedaviyle ortaya çıkan duygudurum dalgalanmalarından kaynaklanmış olmadığından emin olunmalıdır). Antidepresan bırakma sendromu yalnızca ilaçbilimiyle ilgili etkenlere bağlıdır ve bir antidepresanın pekiştirici etkileriyle ilişkili değildir. Benzer biçimde, bir antidepresanın uyarıcıyı güçlendirmesi durumunda da birden bırakma, burada tanımlanan antidepresan bırakma sendromundan çok, uyarıcı yoksunluğu belirtileriyle sonuçlanır. Bir ilaca (örn. bir nöroleptik) başlandıktan, ilacın dozunu artırdıktan ya da ekstrapiramidal belirtileri tedavi etmek için kullanılan ilacın dozunu azalttıktan sonra, birkaç hafta içinde gelişen, parkinson tremoru, kas katılığı (rjiditesi), akinezi (devinim yitimi ya da devinimleri başlatma güçlüğü) ya da bradikinezi (davranışlarda yavaşlama) Hastalar, genellikle, belirtilerin gelişmesinden önceki 72 saat içinde bir dopamin antagonistiyle karşılaşmışlardır. Hipertermiye (ağızdan ölçümde en az iki kez > 38.02C) eşlik eden aşırı terleme nöroleptik malign sendromun ayırt ettirici bir özelliğidir ve bu özelliği ile antipsikotik ilaçların nörolojiyi ilgilendiren diğer yan etkilerinden ayrılır. Isı düzenleme merkezinin çöktüğünü gösteren aşırı ısı yükselmeleri daha çok nöroleptik malign sendrom tanısını destekler. En ağır biçiminde, “kurşun boru” olarak tanımlanan, genellikle antiparkinson ilaçlara yanıt vermeyen yaygın katılık, bu bozukluğun en önemli özelliğidir ve nörolojiyi ilgilendiren diğer belirtiler (örn. tremor, siyalore, akinezi, distoni, trismus, miyoklonus, dizartri, disfaji, rabdomiyoliz) buna eşlik edebilir. Sıklıkla, olağan değerlerinin üst sınırının en az dört katı yükselen kreatin kinaz görülür. Deliryum ya da stupordan komaya dek giden aralıkta bilinç düzeyi değişiklikleri ile belirli ruhsal durum değişiklikleri çoğu kez erken bir bulgudur. Etkilenen kişiler uyanık, ancak şaşkın görünebilirler, katatonik stuporla uyumlu bir biçimde tepki vermeyebilirler.