Aşırı Yeme Bir Bağımlılıktır
Yazar Ömer Özbulut • 26 Şubat 2024 • Yorumlar:
Obezite çevresel, sosyal, alışkanlık ve davranışsal, fizyolojik metabolik ve genetik faktörlerin de rol oynadığı çok etkenli bir olgudur. Obezite bir hastalık olmamasına rağmen, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, diyabet, bağırsak, pankreas ve meme kanseri gibi önemli fiziksel hastalıklara yol açabilen ve depresyon anksiyete bozukluğu gibi ciddi ruhsal sorunların da eşlik ettiği ciddi ve yaygın bir halk sağlığı sorunudur.
Tedavisi uzun bir süre ve disiplin içinde, yeme davranışını, hayat tarzını, sosyal alışkanlıkları da içeren kombine bir değişiklik istediği için zor gibi görülen, ancak kişinin istek ve iradesine bakan yönüyle de çözümü olan bir olgudur.
Kilosunu korumada veya kilo vermede başarılı insanlar bu yemeği seviyorum ve yemekten hoşlanıyorum da, ancak ihtiyacım yok biraz önce yemek yedim belki sonra yiyebilirim diyebilen, yeme isteği duyduğu her anda yemeye gerek olmadığını düşünebilen insanlardır.
Kilo alan ve kilolarını veremeyen insanlar bu yemeği seviyorum ve yemem gerekir duygusunu önleyemeyen ve dürtüsel olarak davranan, yeme isteklerini abartan, engellemeye gerek görmeyen ve ertelemeyen insanlardır.
Çoğunlukla açlık hissi ile yeme dürtüsünün oluşturduğu yemeği yeme isteğini karıştırırız.
Aç insanlar daha çok doymak için bir şey arar ve yemeğe ulaşamadıklarında açlığa dayanabileceğini bilir yemeği bulabileceği ana kadar dayanırlar ve bekleyebilirler.
Yeme dürtüsündeki kişiler açlık hissini abartır, bu duygudan kurtulmak için yemek ister, acil bir durum gibi değerlendirirler. Açımmm ve yemeden duramammm. Neden yemeyeyim ki. “Hemen Şimdi yemem gerekir" duygusu ile ertelemeye tahammül edemezler, ne yazık ki çocuksu yani olgunlaşmamış gibi bir davranış örüntüsü gösterirler.
Örneğin, oruç tutan bir kişi de açlık duygusu döngüsel olarak gelir beklemesi gerektiğini bildiği için bir süre sonra da açlık duygusu geçer. Dürtüsel yeme arzusu ise ertelemeyi gereksiz görür ve kişiyi bunaltacak şekilde arzusunu devam ettirir. Açlıkta yemek zorunda olmadığını bilirken dürtüsellikte yeme zorunluluğu yaşar.
Kişi bu ikisinin arasındaki farkı bildiğinde dürtülerini tanıyacak ve kontrol etmesi gerektiğini bilecektir. Dürtüsel yeme duygusunu tanıdığı için kendisini engellemeyi öğrenecek ve başarısını takdir edecektir. Zamanla kontrol etme bu kişi de bir alışkanlık ve hayat tarzına dönüşecektir.
Yeme dürtüselliği bağımlılık psikolojisi gibi davranır, yemek için bahaneler arar. Mutluluğunuda, üzüntüsünüde yemeye bahane eder. Sudan bahanelerle yemenin yollarını yapar. Bu kişilik yapılarını ve bahaneleri tanımak ve kontrol etmek, lüzumsuz yemede irade göstermek için yardımcı olur. Kişi bahanelerini tanıyıp irade gücünü gösterdikçe kendisine öz saygısı artacaktır. Kişide ödül motivasyonu gelişecektir.
Diyet yapmak başlangıçta insana çok kolay gelir tıpkı bağımlı kişinin kullandığı maddeyi istediği zaman kontrol edebileceği inancı gibidir. Diyetin ilerleyen aşamalarından sonra kişi zorlanmaya başlar. Kilo vermenin ilerleyen aşamalarında bağımlılarda olduğu gibi, stres gibi ruhsal ve bedensel direncini azaltacaki fiziksel belirtiler yaşamaya başlar. Mesela sigara bırakan bir kişi de oluşan yoksulluğa bağlı, titreme, çarpıntı, huzursuzluk, boşluk hissi, tahammülde azalma, çatacak birilerini arama gibifiziksel ve ruhsal belirtiler gibi diyet yapan kişide de kendisine has halsizlik, isteksizlik, sinirlenme, tahammül de azalma, aşırı yeme isteği gibi dopaminerjik, adrenerjik ve kortizol, insülin hormonları ve şeker ilişkisine bağlı bazı fiziksel ve ruhsal belirtiler oluşturur.
Bağımlılarda olduğu gibi direncimizi kıracak kırmaya neden olacak, bedenim zayıf, güçsüz iradem var, vücudum kilo vermeye elverişli değil, diyet programları bana göre değil gibi ön yargılarımızı tanımak faydalı olacaktır.
Diyeti sürdürmenin önündeki , bağımlıların savunma mekanizmalarına benzer, bir kerede bir şey olmaz, ben kendime güveniyorum, ben arkadaşların tesirinde kalmam, ben iyi arkadaş seçerim, uzun süredir kendimi kontrol ediyorum tekrar kontrol edebilirim gibi sanki şimdi başarmış gibi davranmasına sebep olan bu tutumun aslında sorunun devam ettiği yada yemeyi kontrol edemediği ve diyeti sürdüremediğinin ispatı olduğunu görmek ve bugün moralim bozuk daha fazla kendimi strese sokmayayım gibi engelleri bilmek önemlidir.
Diyete veya disiplinli beslenmeye devam ettikçe zamanla yaşadığı sıkıntılar ve bu sıkıntılara meydan okumalar azalacaktır. Dopaminerjik ödül sistemi artık başarısı için çalışmaya devam edecek ve mutluluğun devamı için motive edecektir. Bu sürecin başında yaşayacağı özgüvenle ilgili duyguları tanıyacaktır.
Gerekirse profesyonel yardım alarak bilişsel terapi ile özgüven bilinci desteklenir ve gerekirse ilaç tedavisi de eklenerek yeme alışkanlığı hayat tarzı haline gelebilir.