Aşkın Tarifi
Yazar Tuba Güngör Aslan • Psikolog • 30 Ekim 2018 • Yorumlar:
Antoine Bret: "Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur."
Hiç bir şey eskisi gibi değildir artık. Varlığınızın merkezi bir anda değişmiştir. Öncelikleriniz; aileniz, işiniz, ya da okulunuz artık belki de önceki gibi ilk sırada değildir. Bitmek bilmeyen işiniz için hayıflanmak yerine, dilinizde sevdiğiniz melodileri mırıldanırken buluverirsiniz kendinizi. Her zaman yürüdüğünüz o kasvetli yol artık daha bir güzeldir. Güneş daha bir ısıtır içinizi. Yıldızlar daha bir parlaktır ama yalnız sizin için. Bir anda dünyanın en cesaretli insanı olabilecek kadar güçlü, bazen de minik bir kız çocuğu gibi ürkek, kırılgansınızdır. Toz pembedir dünyanız.
Bu toz pembe harika halin adi aslında sevilme ihtiyacımızdır. Aşkta aranan yalnızca sevgi ve mutluluk değildir. Aynı zamanda manevi doyum ve bütünlük durumunu özleyişimizdir. Çünkü aşk, bize tamamlanmışlık duygusunu yaşatır ve eksik olan parçamızın artık bizimle beraber olduğunu düşünmemizi sağlar. Aşk, bu anlamda tıpkı bir puzzle gibidir. Parçalar önce, onunla yerine oturur sonra ise, onunla tamamlanır.
Kişi bu sevilme ihtiyacını karşıladığı zaman o güne kadar aldığı yaraların ,sarıldığına, güvensizlik duygusunun güvene dönüştüğüne, belki de ruh eşine kavuştuğuna inanır. Geçmişten getirdiği yaralarını başka bir insanın varlığıyla gidermeye çalışıyordur. Aslında "Ben Seni Seviyorum" demek "senin beni sevmeni istiyorum" demektir. Çünkü birinin bizi sevdiği düşüncesi, eksik olan yanlarımızı bize unutturur. Bizi tam ve bütün hissettirir.
Bazı insanlar için, geçmişteki aşkın açtığı yaraların kabuk tutmasını sağlamak zordur. Geçmişin izlerini taşıdığından yeni bir ilişkide mutlu olabilmesi zorlaşır. Tartışmalarda kişi hep başa dönerek ve eskiyle kıyaslama yaparak çıkılmaz girdaplarda bulur kendisini. Bu durum onun mutsuzluğunu ve hayal kırıklığını her geçen gün biraz daha arttırır. Ne kendisi mutludur ne de büyük umutlarla başladığı yeni ilişkisindeki üçüncü insan...
Bir diğer grup ise, bir türlü uzlaşma sağlayamadıkları, sorunlar yaşadıkları anne ve babalarına benzer eşler seçerler kendilerine. Amaçları geçmişteki kötü giden o ilişkiyi yeni ama onlara benzer biriyle telafi etme, düzeltme çabasıdır. Bu çözüm yolu, belki de çekilen acıların, sıkıntıların yeniden yaşanmaması için atılan adımlardır. Yapılanlar bir nevi kendimizi garantiye almaya çalışmalarıdır.
Sonuç olarak aşk, eksik olan diğer yanımızı bulma çabasından ibarettir. Kötü giden eksik yönler, yeni biriyle telafi edilmek istenir hep. Geçmişi değiştirip bugünden zevk alabilme düşüncesi bu dertten muzdarip tüm insanlara hoş gelir. Bu yüzden kendisini tamamlayabilecek, yeniden mutlu hissedebilecek yollar arar. Ne yazık ki aşık olan kişi, gösterdiği mutlu olma çabasıyla sınanan ve ayrılıkla sınava tabi tutulan bir varlıktır.
Bailey: "Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır."