Astım ve Allerjik Rinit
Yazar Emel Bulcun • Göğüs Hastalıkları Doktoru • 19 Şubat 2021 • Yorumlar:
Astım, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Her yaştan bireyi etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik inflamatuar bir hastalıktır. Hava yolları, ağız ve burundan başlar, nefes borusu ile devam eder. Nefes borusu akciğerlerde sağ ve sol olmak üzere iki ana dala (bronşa) ayrıldıktan sonra bir ağacın dalları gibi gittikçe incelen dalcıklara bölünür. Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde gelen bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan kronik bir inflamasyon vardır. Bu nedenle hava yolu duvarı ödemlidir. Bu durum akciğerlerin uyaranlara aşırı duyarlı olmasına neden olur.
Allerjik rinit nazal kaviteyi örten epitelin inflamasyonu sonucu gelişen tıkanıklık, rinore, hapşırık, kaşıntı, geniz akıntısı gibi semptomlarla karakterize bir hastalıktır. Bu semptomlara göz yaşarması kızarıklık ve kaşıntının eşlik ettiği durumlarda alerjik rinokonjoktivit olarak tanımlanır. Bu klinik durumlarda alerjenlere karşı IgE yolu ile oluşan immun yanıta bağlı olarak inflamasyon gelişir.
Toplumda sık görülen hastalıklar arasında astım ve rinit birlikteliği epidemiyolojik, fizyopatolojik ve klinik çalışmalarla ortaya konmuştur. Tüm atopik hastalıklar arasında alerjik rinit en çok astımla birlikte görülür. Bu durumda alerjik inflamasyonun tek hedef organla sınırlı kalmayıp tüm solunum sistemini içine alacak şekilde seyrettiği görüşü kabul edilmekte rinit ve astım birlikteliği tek hava yolu hastalığı olarak da tanımlanmaktadır. Nazal inflamasyonun alt solunum yolları üzerinde önemli bir etkisi vardır ve rinitli hastaların bir bölümünde sadece nonspesifik bronş duyarlılığı geliştiği gibi, astım gelişme riski de çok daha yüksektir.
Astım ve alerjik rinit arasındaki ilişki nedeniyle bu iki hastalıktan herhangi birine ait semptomları olan kişilerde diğer klinik durumunda mutlaka araştırılması gerekir. Bu yaklaşım tanı için olduğu kadar tedavi için de geçerlidir.
Rinit olmayan olgularda astım sıklığı %2 altında saptanırken, alerjik rinitli hastalarda yaklaşık %40’nda astım bildirilmiştir. Yine allerjik astımlıların da %60-80’de rinit görüldüğü bildirilmiştir.
Hava yollarında daralma olduğunda;
• öksürük (genellikle kuru),
• nefes darlığı,
• göğüste baskı hissi
• hırıltılı - hışıltılı solunum gibi belirtiler meydana gelir. Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değildir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak aşağıda sayılan özelliklerle birlikte olduklarında astım açısından önem taşımaktadırlar: Belirtiler;
• Tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirler,
• Genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarlar,
• Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelirler,
• Mevsimsel değişiklik gösterebilirler.
Kişiye ve duruma göre değişik etkenler belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilirler.
Astımda semptomları ortaya çıkaran bu etkenlere tetikleyiciler denir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve mümkün olduğunca onlardan uzak durmalıdır. Allerjenler, duyarlı astımlılarda semptomların ortaya çıkmasına neden olan önemli tetikleyicilerdendir.
Bu alerjenler çevremizde bol miktarda bulunan, genellikle zararsız olan, ancak duyarlı kişilerde sorunlara neden olabilen maddelerdir. Evde ya da dışarıda birçok allerjen astım ve alerjik rinit semptomları başlatabilir.
Bunlardan önemli olanları:
• Polenler
Yabani ot polenleri
Kavak
Çim poleni
• Ev tozu akarları
• Küf mantarı sporları
• Hamamböceği
• Kedi, köpek gibi allerjenlerdir.
Alerji yakınmaları bazı kişilerde bütün bir yıl boyunca sürerken, bazılarında belli mevsimlerde artış gösterir. Mevsimsel alerjik rinit olan kişilerin yakınmaları ilkbahar ve sonbahar aylarında görülür. En sık neden olan alerjenler; çim, ağaç ve yabani ot polenleridir. Yıl boyu alerjik rinit yakınması olanlarda ev tozu akarı, küf mantarları ve hayvan tüyleri en sık rastlanılan alerjenlerdir. Diğer taraftan hava kirliliğinin alerji yakınmalarını arttırdığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.
Alerjik rinit nadiren ciddi bir problem olarak değerlendiriliyor. Ancak, alerjik rinitin önemli oranda sosyal, klinik ve ekonomik zararları söz konusudur. Sıklıkla hastaların yarısında yılda 4 aydan fazla alerjik rinit belirtileri görülür ve bu da hayat kalitesini ciddi olarak etkiler. Dahası bu hastaların burun tıkanıklığına bağlı uyku kaliteleri de önemli oranda bozulur. Nitekim alerjik rinit uykuda solunum yolu tıkanması ataklarıyla seyreden obstrüktif uyku apne sendromunun da önemli sebeplerinden biridir.
Alerjik rinit teşhisinde sorgulama önemli yere sahip. Hastanın yaşı, hangi ortamlarda şikayetlerinin arttığı, daha önce hangi ilaçları kullandığı ve özellikle ailesinde alerjisi olan başka kimse olup olmadığı mutlaka irdelenmelidir. Alerji genetik bir hastalık olduğundan, ailede başka bireylerde alerji, astım ve rinit öyküsü olması tanıda çok yardımcı olur. Hastada bu semptomlar veya aile öyküsü varlığında alerjik rinit ve astım için detaylı olarak araştırılmalı ve alerji testleri deri testleri yapılarak hastanın neye karşı duyarlı olduğu tespit edilmelidir.
Alerjik hastalıkların tanısında hastanın öyküsü ile birlikte sıklıkla kullanılan deri testleri tanının hem doğrulanmasında hem de hastalığa neden olan alerjenlerin belirlenmesinde önemlidir. Deri testleri spesifik bir alerjene karşı duyarlılığı göstermek için yapılır. Test sırasında kullanılacak alerjenlerin seçimi ve sayısı hastanın klinik öyküsüne göre belirlenmelidir. Uygun şekilde yapılmaz ise yanlış pozitif ve negatif sonuçlar elde edilebilir. Pozitif reaksiyonlar ancak klinik bulgularla uyumluluk gösterdiği zaman anlamlıdır.
Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması: Astım belirtilerini tetikleyen faktörler, kişiye özgü şekilde tanımlanmalı ve bu faktörlere maruz kalmaktan kaçınması önerilmeli ya da en azından maruziyeti azaltarak astım belirtileri ve ataklarının gelişmesini önlemeye yönelik önlemler mümkün olduğunca her yerde yaşama geçirilmelidir.
Kişinin duyarlı olduğu allerjenler tespit edildikten sonra bu alerjenlerden kişileri korunma programı oluşturulur.
Astım ve alerjik rinitte tetikleyici olan allerjenlerden nasıl korunmalı?
Allerjenler:
Ev tozu akarları → Akarlar ev tozunda yaşayan, gözle görülemeyen küçük böcekçiklerdir. Nemli, karanlık ve sıcak ortamlarda yaşarlar; insanların deri döküntüleri ile beslenirler. Esas olarak dışkıları allerjen niteliği taşır. Bu yapışkan dışkı parçacıkları çeşitli eşyalara yapışır ve sürekli havaya yayılır. En fazla yatak, yorgan, yastık, halı, kumaş kaplı mobilyalar ve tüylü oyuncaklarda bulunurlar.
Nasıl Korunmalı?
- Havalandırma arttırılmalı, rutubet önlenmeli (nem oranı %40’ın altına düşmeli)
- Kumaş döşeli eşyalar yerine deri, ahşap veya plastikten yapılmış olanlar tercih edilmeli
- Ev işi yaparken maske kullanılabilir - Haftada en az bir kez güçlü bir elektrik süpürgesi ile temizlik yapılmalı
- Özellikle yatak odasında halı kullanılmamalı
- Tüylü ve içi dolu oyuncaklar kaldırılmalı
- Yatak takımları en az haftada bir ve 60o C’nin üzerinde yıkanmalı - Yatak, yorgan ve yastıklar özel kılıflarla kaplanabilir
Polenler → Her bitki için polen yayma dönemi değişiktir, iklime göre de farklılıklar gösterebilir. Ağaç polenleri genellikle Şubat - Mart, çim polenleri Nisan’dan Temmuz ortasına kadar, yabani ot polenleri ise yaz sonu ve genellikle sonbaharda ortaya çıkar. Polenlerden tam olarak sakınmak olası değildir, ancak maruziyet azaltılabilir.
Nasıl Korunmalı?
- Kişi, allerjik olduğu polenin yayılma döneminde mümkün olduğunca dış ortam aktivitelerinden kaçınmalı.
- Polen filtreli klimalar arabalar için kullanışlıdır.
- Polen yayılımının yoğun olduğu dönemlerde dış ortamda maske ve gözlük takılabilir.
- Polen yayılımının yoğun olduğu dönemlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalı.
- Dış ortamdan eve gelince duş yapılıp, elbiseler değiştirilmelidir.
Mantar sporları → İdeal olarak 20°C sıcaklık ve %60 nem ortamında yaşarlar. Bir yerde mantar üremesi küflenme olarak adlandırılır. En çok üredikleri yerler bodrum katları, karanlık ve az havalanan yerler, pencere pervazları, banyo perdeleri, kiler, çöplük, ahır, tarla, bahçeler, sızıntılı duvar köşeleri, duvar kâğıtları, ev bitkilerinin saksılarıdır. Sobalı evlerde küf yoğunluğu daha fazladır.
Nasıl Korunmalı?
- Evin rutubeti azaltılmalı,
- Kışın mümkünse evin tüm odaları ısıtılmalı ve evin içinde çamaşır kurutulmamalı, - Eski halı, yatak, mobilya ve küf kokan malzeme atılmalı,
- Fazla miktarda saksı bitkisi bulundurulmamalı,
- Akvaryum ve kuş kafesleri çevresinde küf kolay gelişebileceğinden evde bulundurulmamalı,
- Su sızıntısı olan yerler tamir edilmeli,
- Küflenen yüzeyler çamaşır suyu ile temizlenmeli, ancak bu işlem hasta tarafından yapılmamalıdır.
Hayvan tüy ve döküntüleri → Tüm tüylü hayvanlar allerjiye neden olabilir. Allerjenler, hayvanların idrar ve salyalarında bulunur ve tüylerine yapışır. Tüy miktarı ve uzunluğu ile allerji yaratma düzeyi arasında ilişki yoktur. Aynı hayvan cinsi içinde farklı türler arasında önemli farklar yoktur. Örneğin bir tür kedi allerjisi var ise başka bir tür için de olması beklenir. Hassas kişilerde allerji gelişimi 6–12 ayı bulur ve hayvan uzaklaştırıldıktan sonra da aylar hatta yıllar boyu devam edebilir.
Nasıl Korunmalı?
- Evde allerjik kişi varsa, eve o hayvanı almamak en doğru uygulamadır
- Hayvanın evden gönderilemediği durumlarda sık yıkanması, yatak odasına sokulmaması, evde halı ve kumaş kaplı mobilyaların azaltılması önerilir
- Kedi ve köpek allerjenleri giysiler ile taşınabildiğinden temas sonrası kıyafetler değiştirilmeli
- Hiç bir yöntem hayvanın uzaklaştırılması kadar etkili değildir. Hamamböcekleri → Özellikle şehirlerde toplu konutlarda önemli bir sorundur. - Giriş yeri olabilecek kapı altı boşlukları, çatlaklar ve boru çevreleri gözden geçirilmeli ve onarılmalı. Bu işlem yapılmadan diğer önlemlerin etkili olması söz konusu değildir.
- Özel kimyasal maddeler ile yok edilebilirler. Bu sırada astımlı hasta aynı ortamda bulunmamalıdır.
- Ev ve apartman içinde azaltıcı tüm önlemler (açıkta besin maddesi bırakılmaması, çöplerin kapalı tutulması vb) alınmalı
Çalışmalar göstermektedir ki alerjik rinit ve alerjik astım birbirleriyle yakından ilişkilidir ve solunum yolları alerjisi olan kişilerin neredeyse yarısı bu iki durumu da yaşar. Tedavisinde de bu durum göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Aksi takdirde tedavi konusunda başarı sağlanmayabilir. Sonuç olarak, alerjik rinit ve alerjik astımın iki farklı durumdan ziyade, ortak bir alerjinin sonucu olarak ortaya çıktığını gösteren kanıtlar artmaktadır ve alerji tedavisinin iki durum için de faydalı olabileceği düşünülmektedir. Rinitin devam süresi ve şiddeti, alerjik astım gelişimi ve iyileşme olasılığı üzerinde de doğrudan etkilidir.