Babalar Günü
Yazar Kübra Uğurlu • Psikolog • 17 Haziran 2021 • Yorumlar:
İletişim her alanda önemli olduğu gibi baba çocuk arasındaki yakınlaşmanın, anlaşılmanın da temelini oluşturmaktadır. Anlaşılmadığınızı düşündüğünüz bir alanda veya kişinin yanında açık ve yalın olmanız mümkün değildir. Baba çocuk arasında yalın ve sağlıklı bir ilişki kurmak için; çocuğumuzu bir yetişkini dinlediğimiz titizlikte, göz kontağı kurarak ve anlattıklarına geribildirimler vererek; onu anlamaya çalıştığımızı hissettirebiliriz. Buna bağlı olarak. Çocuğun hayatı anlaması, doğru ve yanlış olanı ayırt edebilmesi için, rehber olarak alınan, otorite olan baba çocuk arasındaki bu iletişimin sağlıklı olması gerekmektedir.
Çocuklar doğduğu andan itibaren; hayatı anlamaya, anlamlandırmaya ve öğrenmeye başlar. Bebeklik dönemi dediğimiz dönemde sözlü iletişim yerini, sözsüz iletişime bırakarak iletişim başlamış olur. Bu dönemden itibaren, çocuk babasının onunla nasıl iletişim kurduğunu, yüz ifadeleriyle seslerle ve tepkilerle paylaşmaya çalışır. İletişim de bebeklik döneminde böylece başlamış olur.
Çocukların en hızlı öğrenme yolu ‘görerek öğrenmedir’. Yani babaların çocuklarına karşı davranışları, öğretileri, çocuklarının hayat tecrübeleri arasında yerini almaya başlaması kaçınılmaz olabilmektedir. Baba olarak çocuğunuzu geleceğe hazırlamak, doğru olanı öğretmek istiyorsak buna kendi davranışlarınızdan başlayarak yapmalıyız.
BABA -ÇOCUK arasındaki ilişkide doğru bildiğimiz en büyük yanlışları 2 madde halinde inceleyecek olursak;
1) ‘Sevgimi göstermesem de o onu ne kadar çok sevdiğimi biliyor’ düşüncesi (zihin okuma dediğimiz, karşımızdakinin düşüncelerini tahmin etmeye çalışma durumudur.)
2) ‘Sevgimi çok göstermezsem bana saygı duyar veya şımarmaz’ gibi düşünce biçimleridir.
-1. Maddeyi inceleyecek olursak; Çocuğu sevmek, fiziksel olarak ona bunu hissettirmek, onun onaylanma ve kabul görme hissini güçlendirerek, daha sevgi dolu bireyler olarak hayatlarına ve insan ilişkilerini olumlu şekilde etkilemesini sağlayacaktır. Onlar adına karar vermek veya onların düşüncelerini tahmin etmek bu anlamda faydasız bir değerlendirme olacaktır. Sevilme, onaylanma duygusu insanın varoluşundan bu yana en önemli ihtiyaçları arasında yer almaktadır. Çocuk sevildiğini, anlaşıldığını, kendisinin söz sahibi olduğunu bildiği bir ortamda özerkliğini yani sağlıklı ayrışmayı sağlayacak güce ulaşmış ve hayata hazırlanışlarında, kendisini daha rahat ifade eden bireyler haline dönüşmüş olacaktırlar.
-2. Maddeyi açıklayacak olursak; Ailenin yapısının ve sağlıklı baba otoritesinin varolması açısından babanın mutlaka bir otoritesi ve sınırları olmalıdır. Fakat 2. Maddedeki gibi durumlarda; Korku veya sevgisizlik bir otorite olarak görülebilir. Bu sağlıklı bir otorite kesinlikle değildir. Sınırlar koyulabilir fakat bunlar tartışmaya kapalı, çocuğa söz hakkı verilmeyen sınırlar olmamalıdır. Örneğin çocuğa herhangi bir konuda, ‘bu şeyi yapma’ demek yerine, ona seçenek sunabilirsiniz. Çocuğa burada hem seçenek sunmuş olursunuz, hem de yapacağı olumlu veya olumsuz davranışın sorumluluğunu almasını ve bunun sonucunda etkilenecek kişinin o olduğunu anlamasını sağlayabilirsiniz. Fakat korku veya sevgisizlikle bunu yapamazsınız.
-Toplum içinde verilen öğüt veya çocuğun hatalarının deşifre edilmesi, baba çocuk arasında güvensizliğe sebep olabilmektedir. Toplum içinde verilen öğüt aslında yıkıcı bir güven kaybına, çocukta suçluluk duygusu ve babaya karşı öfkeyi beraberinde getirebilir. Unutulmaması gerekir ki; topluma çocuğunu kazandırmak isteyen bir baba; anlattıkları ve çocuğuna kazandırmak istediği davranışları, önce kendisi uygulamalıdır. Yoksa çocuk için, ortada bir çelişki ortamı oluşabilir ve hayata hazırladığınız konulara karşı verdiğiniz öğretiler değer kaybedebilir.
-Gündelik telaşlardan, iş, hayat, evlilik, yaşam koşullarıyla boğuşurken baba tarafından ihmal edilen çocuklar, babaya karşı bir öfke kızgınlık durumu içerisinde olmakla beraber, sadece baba otoritesinin doldurabileceği duygusal ve buna bağlı olarak ruhsal anlamda ihmal edilmiş çocuklar olarak çöküş yaşayabilirler. Bu baba çocuk arasındaki ilişkiyi sarsabilir. Bu yüzden mutlaka baba çocuk ile zaman geçirmeli ve onunla kaliteli etkinlikler yapmaya gönüllü olmalıdır. Buna bağlı olarak çocuk ile geçirilen kaliteli zaman, baba-çocuk arasındaki duygusal bağı güçlendirecektir. Sevmek, zaman ayırmak, önem vermek, onu anlamaya çalışmak çocuğunuzu gelecekte daha iyi bir yetişkinlik dönemine atılmasına yardımcı olacak ve aranızdaki bağları güçlü kılacaktır.
Yarınlarımız olan çocuklarımıza sevgi dolu bir yaşam bırakmak için; çocuklarımızı sevgi dolu bir ortamda ve sevildiklerini hissettirerek büyütmeliyiz.