Bağımlılık ve Şeker Bağımlılığına Kısa Bir Bakış

Yazar Lal YazırPsikolog • 24 Mart 2021 • Yorumlar:

Bağımlılık çoğunlukla irade ve kontrol gücüyle ilişkilendiriliyor ve bağımlılıkla ilgili toplumda çeşitli önyargılar mevcut. Bu önyargılardan bazıları bağımlılığın irade zayıflığıyla ilgili oluşu. Ama literatür taramaları yani bilimsel araştırmalar gösteriyor ki bağımlılığı sadece irade eksikliğine indirgemek bağımlılık meselesini oldukça basite indirgiyor. Oysaki bağımlılık psikolojik ve nörobiyolojik süreçlerle incelenen; tolerans ve yoksunluk gibi bileşenleri bulunan kompleks bir süreç. Amerikan Psikiyatri Birliği, bağımlılığı "karmaşık bir durum ve zararlı sonuçlarına rağmen zorlayıcı madde kullanımıyla kendini gösteren bir beyin hastalığı" olarak tanımlıyor. Ayrıca madde bağımlılığı ve davranışsal bağımlılıklar olarak ikiye ayırmak da daha doğru bağımlılık kavramını açıklarken. Madde bağımlılığına alkol, sigara, kafein, esrar, kokain, opiyatlar, esrar gibi maddeleri örnek verebilirken; davranışsal bağımlılığa alışveriş, internet, seks ve kumar bağımlılığını örnek gösterebiliriz.

Hem madde kullanım bozuklukları hem de davranışsal bağımlılıklar, depresyon ve anksiyete gibi mental sağlık durumlarının veya önceden var olan diğer problemlerin eşlik etme olasılığını artırdığı bilgisini de cebimize koyup devam edelim.

Madde kullanımı ve davranışsal bağımlılıklar, beynin ödül, güçlendirme, motivasyon ve hafıza sistemlerini etkileyen karmaşık durumlardır. Kullanım üzerinde bozulmuş kontrol ile karakterizedirler bunları günlük faaliyetlerin ve ilişkilerin kesintiye uğramasını içeren sosyal bozulma ve aşerme (craving) olarak özetleyebiliriz. Sürekli madde kullanımı veya davranışsal bağımlılığın tekrarı, tipik olarak ilişkiler için olduğu kadar iş veya okuldaki yükümlülükler için de zararlıdır.

 

Peki gelelim şeker bağımlılığına, şeker bağımlılık yapan bir ajan görevi görmesi ve uyuşturucu bağımlılığında görülenlere benzer nörobiyolojik değişiklikleri ortaya çıkarmasıdır.

 

Günümüzde şeker, rafine edilerek yani işlenerek kimyasal benzeri bir madde haline getirildi. Nitekim şeker kamışı ezilip sıvı içeriği süzüldüğünde, bir şurup halinde kaynatılıp çalkalanıp tüm vitamin, mineral ve pekmezinden arındırıldığında saf beyaz kristal haline gelir. Bu ekstraksiyon ve arıtma işlemi, diğer bağımlılık yaratan beyaz kristallere, yani koka yaprağından kokaine ve haşhaş tohumundan / kabuğundan afyona benzer. Bu nedenle, bağımlılık yapıcı özelliklerine önemli ölçüde katkıda bulunan şekerin rafine edilmesidir.

 

Şekerin kolayca emilebilen ve "saf" beyaz kristal formu onu metabolik zararlara yol açan bir duruma sokmaktadır: 

 

  • Tıpkı alkol, tütün, kokain, nikotin, çay, kahve ve çikolata gibi alışkanlık oluşturma

  • Bağımlılık yapan uyuşturucularla karşılaştırılabilir derecede ödül ve istek uyandırma hatta kokainden daha fazla ödül algısı yaratma

  • Ruh halini değiştirme, ödül ve zevk uyandırma, şeker arayışına yol açma

  • Uyuşturucuya benzer psikoaktif etkiler üretme

  • Kokain, seks ve sigaraya benzer istek uyandırma gibi özellikler şekerin bağımlılık yapabilme özelliğine ışık tutan etmenlerdir. 

 

İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalar şeker ve tatlı duyusunun bağımlılık yaratan maddeler kadar ödül ve craving (aşerme) sistemini tetiklediğini ortaya koymuştur. Bu bulgu, insanlarda farklı türde ödüller ve psikolojik deneyimleri karşılaştırmanın doğasında var olan güçlükle sınırlı olsa da, yine de laboratuvar farelerinde şeker ve tatlı ödülü üzerine yapılan son deneysel araştırmalarla desteklenmektedir. Nörobiyolojik düzeyde, şeker ve tatlı ödülün kişilerde algısı, kokaininkinden daha yüksek görünmektedir. 

 

Şeker ve tatlılık, insanlarda en azından bağımlılık yapan ilaçların neden olduğu ile karşılaştırılabilir büyüklükte bir ödül ve özlem uyandırabilir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda şekerin ve tatlının ödül algısı sadece kokainin yerini alamadığını, hatta hayvanlarda kokainden daha ödüllendirici ve çekici olabildiğini ortaya koymaktadır.

 

Hem hayvanlarda hem de insanlarda, literatürdeki kanıtlar, beyin nörokimyası ve davranış açısından kötüye kullanılan ilaçlar (uyuşturucu maddeler de diyebiliriz) ve şeker arasında önemli paralellikler ve örtüşmeler olduğunu göstermektedir.


Ama günümüzde yapılan araştırmalara bakılarak direkt şeker bağımlılık yapıcı bir maddedir sonucuna ulaşamıyoruz. Bağımlılık yapan ilaçları ve şekeri daha doğrudan karşılaştırmak için insanlarda daha geçerli psikofiziksel ve davranışsal yöntemler kullanan ek araştırmalar gereklidir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)

Yazar

Lal Yazır

Psikoloji, Diyetisyen Psk.

Randevu al