Bağırsak Florasının Önemi
Yazar M. Fatih Somuncu • Akupunktur Uzmanı • 4 Mart 2019 • Yorumlar:
Her insanın bağırsak mikropları eşsizdir ve doğum ile başlayan çevresel şartlara karşı hassastır. Bebekler doğum kanalından geçerlerken, annesinin bağırsak florasının bir nevi “parmak izini” de toplar. Böylelikle, annesinin hamilelik esnasındaki diyeti çocuğun ömrünün geri kalanını etkileyebilmektedir.
Sindirim sistemimiz, tüm vücudunuzun bağışıklık sisteminin %70’den fazlasını düzenler. Bağırsağınız, ikinci beyin olarak bilinmektedir ve beynin kendisinden daha fazla nörotransmitterlere sahiptir. Bilinç bulanıklığı, ruh halinde ani değişimler, baş ağrıları ve zayıf hafıza mutsuz bir bağırsağın belirtileri olabilir. Bağırsak sağlıklı bir vücutta büyük bir rol oynadığı için, düşük karbonhidrat diyeti esnasında sadece karbonhidratları sınırlamak değil sindirim kanalının ekolojisini iyileştirme de önemlidir.
Bağırsak florası veya bağırsak mikrobiyotası, dengesizliği halinde vücutta zararlı etkileri olabilen karmaşık bir sistemi oluşturan mide-bağırsak kanalında yaşayan mikroorganizmalardır. Sindirim kanalımızda 500 civarında tanımlanmış bakteri türü ve 2 kg ağırlığa ulaşabilecek şekilde vücudumuzdaki hücre sayısından – hâlihazırda 3 trilyon – daha fazla sayıda “bugs” bulunmaktadır. (bazıları ise bizim sadece %10 insan olduğumuzu ve hücrelerin %90’ının da mikrobiyel olduğunu söylemektedir.)
Bağırsaktaki faydalı bakterilerin patojenik olanlara yönelik ideal dengesi % 85 iyi, % 15 kötü bakteri şeklindedir. Erken yaş, zayıf beslenme, stres, çevre kirliliği, ilaçlar, antibiyotikler ve enfeksiyonlar gibi unsurlardan oluşan riskli sindirim sağlığı, kötü bakterilerin iyi bakterilere karşı hakimiyet kazandığı bir bağırsak florası oranına neden olabilir. Bu oranı muhafaza etmek bağırsak sağlığını en iyi seviyede tutmanın sırrıdır. İyi haber şu ki, yediklerinizi basitçe değiştirerek yeni bir bağırsak florası elde edebilirsiniz. Bu nedenle, bağırsak floranız ne tüketiyorsa siz de osunuz.
İyi bağırsak bakterileri ayrıca B7 (biyotin), B12 ve K vitaminlerini sentezler. Yüksek karbonhidratlı bir beslenmede bu önemli vitaminlerin eksikliği, diyabet, obezite, saç kaybı, saçlarda ağarma, egzema, anemi, iç kanama, ülser, felç, kanser, Parkinson ve Alzheimer gibi yıkıcı rahatsızlıklar ve yaygın mide-bağırsak, solunum ve oto-immun rahatsızlıkların gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Bağırsak florasının bozukluğunun neden olduğu hastalıkların başlıcaları şunlardır: obezite, kabızlık, kronik ishal, irritable bağırsak sendromu (spastik kolon), aşırı gazlanma, gastrit, gluten ve diğer gıda intoleransları, baş ağrısı, hipertansiyon, kronik yorgunluk, fibromiyalji, sık tekrarlayan sebepsiz enfeksiyonlar, osteoporoz, otoimmun hastalıklar (haşimatotiroiditi, ülseratif kolit, çölyak hastalığı, diyabet, BasedowGraves hastalığı, multiple skleroz, romatoidartrit, otoimmun gastrit vb) alerjik hastalıklar (ürtiker-dermatit, alerjik astım, alerjik rhinit), sedef hastalığı (psöriazis), öğrenme bozuklukları, kişilik bozuklukları, otizm, dikkat eksikliği, depresyon gibi. Çok yaygın olarak görülen ancak bağırsaklarla ilişkili olduğu çoğunlukla bilinmeyen veya gözden kaçırılan bu sağlık problemlerinin çözümünde kişinin bağırsak florasının düzeltilmesi çok önemlidir.