Bağışıklık Sistemi, Otoimmün Hastalıklar ve Beslenme İlişkisi

Yazar Ferda Ayhan YalçınPratisyen Hekim • 15 Ocak 2018 • Yorumlar:

İnsan vücudu aslında çok hassas bir organizma. Vücudumuzun yüzeyinde, soluduğumuz havada, yediğimiz yiyecek ve içtiğimiz suda çok sayıda mikroskopik tehlike ve kimyasallar var. Bütün bu koşullarda, hala yaşıyor olmamız şaşırtıcı gelebilir hatta. Peki bu karışık ortamda, bizi koruyan ve canlı kalmamızı sağlayan ne? Bu sorunun cevabı, bağışıklık sistemi; çok sayıda bileşen ve vücuttan salgılanan maddeler sayesinde, bizi bütün dış faktörlere karşı, biz farkında olmasak bile, her an koruyan mucize sistemin adı bu.

 

Bağışıklık sistemimizin bir bölümü, karşılaştığı tehditlere karşı ani cevap oluşturur, genelde bu akut iltihap şeklinde gerçekleşir. Örneğin ayağınıza çivi battı ve buradan mikroplar vücuda girdi. Bağışıklık sisteminin bu hızlı çalışan, doğal bölümü, hemen bu bölgeye savunma hücrelerini, kimyasalları göndererek, orada mikropları öldürmeğe, yara yerini iyileştirmeğe yönelik çalışmaya başlar, bu bir akut iltihaptır. O bölgede şişlik, kızarıklık, ağrı, ısı artışı ve iş görememe gibi bir durum ortaya çıkar. Bu sistemin hafızası yoktur, her seferinde olaylar, sanki ilk kez yaşanıyormuş gibi tekrarlar. Burada önemli olan, bu tip iltihabı cevap, bağışıklık sistemi görevini tamamlayınca sonlanır, vücuttaki bulgula kaybolur.

 

Bağışıklık sistemimizin diğer bölümü ise edinilmiş bağışıklık sistemi olarak çalışır. Bu sistem etkene spesifiktir ve hafızası vardır. Yani iltihaba sebep olan faktör vücuda bir kere girdikten sonra bağışıklık hücreleri bunu tanır ve daha sonra vücuda tekrar girerse, ona özel bağışıklık cevabını hemen oluşturur. Bu mekanizmada görevli olan vücut elemanları antikorlardır. Antikorlar vücuda giren belli bir yabancıyı tanıyan ve orada iltihap oluşmasını sağlayarak, yabancının yok edilmesini sağlayan elemanlardır. Günümüzde kullanılan bir çok aşı, bu mekanizma sayesinde vücudu koruyucu özellik göstermektedir.

 

Antikorlardan bazıları, allerjik reaksiyonların ortaya çıkmasından sorumludur; bunlar IgE (immünglobulin E) türüdür. Bu tür bir durumda, allerjen vücuda girdiğinde, hemen o bölgeye doğal bağışıklık sisteminin elemanlarını çağırarak, çok ani bir iltihabi cevap çıkmasına sebep olıurlar; örneğin fıstık allerjisi olan bir kişi, bir lokma fıstık yer yemez oluşan allerjik cevap, hava yollarının tıkanmasına kadar gidebilen, çok şiddetli bir cevap olabilir.

 

Bir diğer grup antikor ise, IgG (immünglobulin G) tipi antikorlardır ve daha yavaş reaksiyonların oluşmasına sebep olur, daha çok “duyarlılık” olarak tanımlanan bu reaksiyonda oluşan cevap 72 saate kadar ortaya çıkabilir ve bu yüzden çoğu zaman etmeni ortaya koymak ve bu etmenden bilinçli olarak sakınmak güçtür. Gluten ve laktoz duyarlılıkları bu türdendir. Bu tür bir reaksiyon, vücutta başağrısı, anksiyete, depresyon, ruh hali değişiklikleri, nöbetler, dikkat konsantrasyon eksikliği, zihin bulanıklığı, hafıza problemleri, uyku problemleri, uykuya eğilim, yorgunluk, gaz, geğirme, mide bulantısı, sindirim güçlükleri, kabızlık, ishal, hormonal düzensizlikler, düzensiz adet görme, sıcak basması, kilo alma, kilo vermede güçlük, eklem ağrısı, eklem şişmesi, kas ağrısı, sırt ağrısı, akne, kaşıntı, kızarıklık, ürtiker ve döküntülere sebep olabilir. Bu olaylar kronik bir iltihap şeklinde sürebilir ve hatta kalıcı bir hale de dönüşebilir. Aslında bu gerçekten kötü bir durum, çünkü bugün karşılaştığımız en büyük riskler bu kronik iltihaptan kaynaklanıyor. Akneden kalp damar hastalığına, otoimmün hastalıklara, olasılıkla kansere kadar bir çok kronik hastalığın altında yatan sebep kronik iltihap. Normalde iltihabi durum ortadan kalkıp, vücudun bağışıklık sistemini durdurması gerekirken, tamamen iyileşmeğe izin vermeden tekrarlayan uyaranlar sonucu, tamamen iyileşmeyen, hafif düzeydeki iltihap, kronik iltihap oalrak şekilleniyor. İltihap kronik hale gelince de, vücut kendi sistemlerine bile antikor cevabı geliştirebiliyor.

 

Örneğin bağışıklık sistemimiz ileri derecede iltihaplı olduğu zaman, immün kompleks denilen, antiinflamatuvar kimyasal kümeleri oluşur. Bunlar damarlar boyunca ilerleyerek, eklemlere yerleşebilir ve eklemlerde iltihap oluşturur ve iltihap bulguları olan kızarıklık, şişlik, ağrı, ısı artışı ve işlev kaybı saptanır. Bu durum sizin romatoid artrit için riskli olduğunuzu ya da hastalığın başlamış olduğunu gösterebilir. Vücudunuzdaki iltihabı oluşturan faktörleri ortadan kaldırarak, bu gibi otoimmün rahatsızlıkları önleyebilir ya da bazen geri çevirebiliriz.

 

Kimse kronik iltihabın, otoimmün hastalıklara dönüşümünün nasıl gerçekleştiğini bilmiyor, ancak bu ikisi arasında ciddi bir ilişki olduğu biliniyor. Kronik iltihap, bağışıklık sistemini strese sokuyor ve bağışıklık sistemi düzenini kaybediyor.

 

Vücudumuzda kronik iltihabın oluşmasında bir etmen de, geçirgen bağırsaklarla ilgili olabilir. Gluten, tahıllar ve bazı başka besin maddeleri, çevresel toksinler, bazı enfeksiyonlar ve artmış stres yükü, geçirgen bağırsağa yol açarak, kronik iltihaba sebep olabilir.

 

Amaç, iltihapsız, sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemi yaratmaktır. Bu nedenle diyeti yeniden düzenlemek, bağırsağı iyileştirmek, toksinlerden uzaklaşmak, enfeksiyonları tedavi etmek ve stresi azaltmak, kronik iltihabı azaltarak, bağışıklık sisteminin kendini toparlaması için fırsat yaratır ve tekrar optimum çalışma ritmine dönmesine yardımcı olur.

 

Peki kronik iltihabın varlığından şüphe etmemiz için gerekli bulgular nelerdir derseniz, işte listesi: reflü, akne, dikkat eksikliği, allerjiler, Alzheimer hastalığı, anksiyete, artrit, astım, B12 eksikliği, pıhtılaşma bozuklukları, zihin bulanıklığı, kalp damar hastalıkları, depresyon, sindirim bozuklukları –gaz, geğirme, kabızlık, ishal, reflü, göz kuruluğu, egzema, yorgunluk, fibrokistik hastalık, safra taşları, saç dökülmesi, baş ağrısı, kısırlık, eklem ağrısı, kas ağrısı, obezite veya özellikle karın çevresinde kilo fazlalığı, pankreatit, uykusuzluk, şiş-kızarık-ağrılı eklemler, uterus fibroidleri. Eğer vücudumuzda bunlardan bazılarının bulunduğunu tespit ettiysek, bir an önce bunları oluşturan bütün iltihap uyarıcı faktörlerden uzaklaşmaya çalışmalıyız.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)