Bağlanma Çeşitleri
Yazar Hilal Esen • 22 Ocak 2024 • Yorumlar:
Bağlanma, bebek ve bakım veren arasındaki duygusal bağdır. Bebek, dünyaya geldiğinde her bakımdan bakıma muhtaç olduğundan, bu bağ öncelikle bebeğin birincil ihtiyaçlarını karşılama aracı ve dünyada yeni tanıştığı stres kaynaklarıyla ilk başa çıkma sistemidir. Bizi koruyan ve sevildiğimizden emin olduğumuz birine yakınında olma gereksinimi, temel hayatta kalma içgüdülerimizden birisidir. Bağlanma, bakım veren, bebeğin gereksinimleriyle ilgilenirken günlük etkileşimler yoluyla gelişir. Dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebeğin günlük etkileşimlerini düşündüğümüzde, beslenme, uyku, ve oyun üçlüsünden bahsetmek kaçınılmaz oluyor.
Örneğin beslenme, tam da bu yüzden, ister emzirme ister biberon yoluyla olsun, sadece bebeğin karnının doyurulmasından çok daha fazlasıdır. Beslenme, anne ve bebek arasındaki bağın kurulmasında oldukça önemli bir araçtır. Uyku ise yine aynı şekilde, sadece bebeğin dinlenmesi ve gelişimi için ihtiyaç duyduğu bir şeyden fazlasıdır. Bebek sağlıklı bir uyku için güven ve huzur ortamına ihtiyaç duyar çünkü sağlıklı uyku için gerekli olan dengeli sinir sistemi bebeklerde tam bir güven duygusu ile sağlanabilir. Bu güven duygusunu sağlayan ise bakım veren ve bebek arasında bu duygusal bağdan başka bir şey değildir.
Fiziksel temas ve oyun ise güvenli bağlanma için olmazsa olmaz diyebileceğimiz bir diğer konu. Aslında bu başlığı bakım veren ve bebeğin iletişimi olarak da ele alabiliriz. Çünkü temas, gözleri henüz net görmeyen, kulakları net bir şekilde duymayan yeni doğmuş bir bebeğin dünyayı tanımak için, o dünyada ihtiyaç duyduğu en önemli şey olan ebeveyni ile iletişim kurmak için ilk aracıdır. Bu yüzdendir ki, doğumun hemen sonrasındaki ilk dakikalarda, bebek ile annenin ten teması güvenli bağlanma için çok kıymetlidir. Bebek, annenin tenine temas ederek, 9 aydır aşina olduğu annenin kalp atışlarını bu defa annenin kucağında hissederek anneyle güvenli duygusal bağını inşa eder ve bu sayede kendini bu yabancı olduğu dünyada güvende hisseder. Bebekler sevgi, şefkat ve duyarlılık içeren bir iletişime ihtiyaç duyarlar. Bu iletişimi, hayattaki ilk günlerinde temas ederek ve sonrasında oyun yoluyla sağlarlar. Çocuk merkezli oyun terapisinin dünya çapındaki temsilcilerinden olan Garry Landreth bu durumu, “Oyun çocuğun dili, oyuncaklar ise çocuğun kelimeleridir.” diyerek açıklamıştır. Oyun sırasında ebeveyn ve çocuk arasında karşılıklı bir iletişim oluşur. Bebek gülümser, anne bebeğe sevgi gösterir, bebek karşılık verir, anne bebekle bağ kurmaya ve oynamaya çabaladıkça bebek çevresinde keşfettiği şeyleri anneyle jest ve mimikleri yoluyla paylaşmaya çalışır, annenin buna ilgiyle karşılık verdiğini görür, duygularını ve isteklerini yine bu yolla düzenlemeye çalışır (bknz. Dr. Edward Thronick – Still Face Experiment). İlk bakışta önemsiz gibi görebileceğimiz bu günlük etkinlikler aslında güvenli bir bağlanmayı inşa eden temel unsurlardır. Çünkü bağlanma yalnızca çocuğun ebeveyne bağlanması değil, ebeveynin de çocuğa bağlı hissetmesidir. Günlük etkinlikleri (beslenme, uyku ve iletişim) aracılığı ile bu sevgi, şefkat, duyarlılık gibi ihtiyaçları karşılanan bebekler ile bakım veren arasında kurulan sağlıklı duygusal bağa biz “güvenli bağlanma” adını veriyoruz.
Birincil bakım veren – ki bu, toplumumuzda çoğu zaman annedir – tarafından çocuğa sevgi, şefkat ve duyarlık gösterilmediğinde veya çocuk bu kişi tarafından belirgin bir ihmal, istismar veya travma yaratacak muameleye maruz kaldığında; çocuk sevmenin, sevecen olmanın veya bir başkasıyla empati kurmanın ne anlama geldiğini anlamakta güçlükler yaşayabiliyor. Çünkü bu çağdaki beyin, yaşadığı olumlu veya olumsuz deneyimlere uyumlanıyor ve ebeveynlerin gösterdiği örnekleri içselleştiriyor, böylece büyüdükçe değişmesi de gittikçe zorlaşıyor. Bu durum ise, farkına varılıp psikolojik destek alınmadığı ve iyileşme sağlanmadığı takdirde, bireylerin ileriki hayatlarında romantik ilişkileri başta olmak üzere, tüm ilişkilerini etkileyecek olan, “kaygılı bağlanma”, “kaçıngan bağlanma” ve “kaygılı-kaçıngan bağlanma” dediğimiz sağlıksız duygusal bağların oluşmasına sebebiyet verebiliyor çünkü ebeveynimizle kurduğumuz bağ, gelecekte kuracağımız ilişkiler için emsal teşkil ediyor.