Bağlanma Stillerinin Kurduğumuz İlişkiler Üzerinde ki Rolü
Yazar Sinem Özdener • 17 Mayıs 2024 • Yorumlar:
İlişkilerimizde ortaya çıkan kişisel dürtülerin düşünce ve davranış kalıplarımız üzerinde ki etkisi bizim bağlanma stilimizi oluşturur. Bu faktörlerin etkisi altında ortaya çıkan ve geliştirilen ilişki tarzı kişilerarası iletişim ve etkileşimin üzerinde büyük rol oynar.
Erken çocukluk döneminde bakım veren ile kurulan ilişki bireyin yetişkinlik döneminde kuracağı ilişki stilinin, yani bağlanma stilinin temellerini oluşturur. Her birey gelişim dönemi sırasında çevresel faktörlerin etkisi altında farklı yaşam tecrübeleri edinir. Bu gibi faktörlerin, birincil bakım veren kişinin bize yönelik davranışlarının ve özelliklerinin içselleştirilmesiyle bağlanma stilimizin gelişimi üstünde etkisi olur.
Bağlanma stilinin temellerinin erken dönemde atılıyor oluşu sonrasında tedavisinin olmadığı anlamına gelmez. Kişinin öz farkındalığının arttırımıyla ve sorunların ne olduğunun anlamlandırılmasıyla çözüm üretilebilir. Bu sürecin ilk adımı, güvensiz bağlanmanın nasıl geliştiğini ve hayatımızdaki önemli ilişkiler içindeki düşünce ve eylemleri nasıl etkilediğini öğrenmektir.
John Bowlby’nin Bağlanma teorisine göre, insanların evrimsel olarak sağlam ilişkiler geliştirmesi ve bu ilişkilerin sürdürülebilmesi üreme ve hayatta kalmak için bir önem teşkil etmektedir. İnsanın temas, sevgi, destek ve rahatlık arama arzusu doğuştan gelen bir “ait olma” ihtiyacının bir göstergesi olmakla birlikte bireylerin ilişkilerindeki davranışlarının, eylemlerinin arkasındaki dürtülerden bir taneside bu ihityaçtır.
Ait olma ihtiyacımıza rağmen, romantik ilişkiler veya sosyal ilişkiler istediğimiz kadar sorunsuz gitmeyebilir. Kişilerarası sorunların çoğunun kökeni, bağlanma stilimiz ile ilgili sorunlara dayanabilir.
Bağlanma stilleri dörde ayrılmaktadır. Peki bunlar nelerdir?
Güvensiz Bağlanma Stilleri
1.Kaygılı Bağlanma Stili
Kaygılı bağlanma stili geliştiren kişiler kendilerine karşı olumsuz, ancak ilişkideki diğer kişiye ilişkin olumlu bir bakış açısına sahip olma eğilimindelerdir. Kendini değersiz hissetme, verilen ilgiyi hak etmediğine veya karşı tarafın onu sevdiğine inanmakta güçlük çekmeye yönelik düşünceler bu bağlanma stilinde sık rastlanır. Bu durum kişiyi partnerinin onu terk edeceği ve partneri olmadan yaşama düşüncesine iter, dolayısıyla kaygı duygusu yüksek düzeyde yaşanır. Bu sebeple ilişkilerinde güven arayışı çok güçlüdür. Kişi bu duyguların çaresini partnerinin ona göstereceği bir ilgi veya tepkide arar. Kaygılı bağlanma stili geliştiren bir kişi çoğu zaman ilgi eksikliği hissettiğinden çok talepkar gözükebilir.
2.Kaçıngan Bağlanma Stili
Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler, kaygılı bağlanma stiline sahip kişilerin tersine kendilerine karşı olumlu, başkalarına karşı ise olumsuz bir bakış açısına sahip olma eğilimindedirler. Sonuç olarak, özellikle duygusal düzeyde, yüksek bir bağımsızlık ve kendi kendine yeterlilik duygusunu geliştirmeye yatkınlardır. Başkalarına bağımlı olmayı ve başkalarınında onlara bağımlı olmasını tercih etmezler kendi kendini tamamladıklarını
hissederler ve çoğunlukla başkalarında destek ve onay aramazlar. Başkasına bağımlı olabilme veya başkasının ona bağımlı olabilmesi fikri kişiyi duygusal yakınlıktan kaçınmaya iter. Bu sebeple kişi duygularını bastırma ve gizleme eğilimindedir.
3.. Karmaşık Bağlanma Stili
Karmaşık bağlanma stiline sahip kişiler hem kaygılu hem kaçıngan bağlanma stilinin özelliklerini gösterme eğilimindedirler. Bu da kişinin dışarıdan tutarsız olarak gözüken davranışlar göstermesine yol açar. Kişi hem bir ilişki içerisinde olmayı arzular hemde bu düşünceye yönelik bir korku geliştirir. Bu tutarsızlık kişinin kendi duygularını tanımlamasını zorlaştırır. Aynı zamanda kişi kendi duygularını koruma amaçlı duygusal ilişkiden kaçmaya meyillidirler.
4.Güvenli Bağlanma Stili
Güvensiz bağlanma stilleri üçe ayrılırken ve kişinin sürdürebilir, sağlıklı ilişkiler kurmasının önündeki engelleri tanımlarken güvenli bağlanma stili bunun tam tersini gösterir. Güvenli bağlanma stiline sahip bir kişi güvenip güvenilmesi konusunda bir kaygı duymaz ve duygularını rahatça ifade edebilir. Kendilerine karşı ve başkalarına karşı olumlu bir bakış açısı geliştirirler.