Bazen, Uzaklaşmak Gerekir Yakınlaşmak İçin...
Yazar Huriye Kılınç • Psikolojik Danışman Ve Rehber • 11 Temmuz 2020 • Yorumlar:
Kendi hayat masalını yaşamaya başladığı kimi zamanlarda sıkıntılar yaşar insan. Evi, eşi, çocuğu, annesi, arkadaşları temas da bulunduğu iletişim kurduğu biri ile... Dertlenir, bunalır... Sonra karşısına bir arkadaşı veya dostu çıkar. Paylaşır onunla derdini, sıkıntısını... İyi ki dostlarım var diye düşünür o an... Mevlana’nın dediği gibi onun dumanlı evinde bir pencere açmıştır dostu. Rahatlar belki... Dinlenilmiş olmanın ve kabul görmenin rahatlığını yaşar. Yıllar sonra başka bir arkadaşından telefon mesajı alır. Bu mesajla bir hüzün kaplar içini ve dostluk kavramını yeniden sorgulamaya başlar. Aklından şöyle geçirir sırrını söylersen dostuna o da söyler kendi dostuna... Mesaj şöyledir; "-Kardeş nasılsın? Yıllardır aile saadetin için dua ediyorum. Evlilik nasıl gidiyor?" Mesajı okuyunca o an başı zonklar ve kendine sorar bu ne demek? Oysa yaşadığı sıkıntılarını bu arkadaşı ile hiç paylaşmamıştı. Nerden çıktı bu şimdi? İşte der bunun için ilişkilerimde sınırlar koyuyorum. Yoruldum insanların nerde ne konuşacaklarını bilememekten... O zaman kimse ile görüşmemeliyim. Çok sert sınırlar koymalıyım... Ama işe bak ki bana yıllardır dua eden biri varmış. Hâlbuki benim sıkıntılarım geçeli çok oldu. Sonra kendine sormaya başlar acaba ben de böyle yapıyor muyum? Bana söylenen sırları örnek olarak bile olsa söylüyor muyum? Olabilir ihtimal dâhilinde. Bu noktadan sonra kendine odaklanır. Arkadaşının yaptığı bu davranış çok güzel bir şeydi. Başka bir zaman olsa ne kadar da mutlu olurdu. Bana benim için dua eden nadide bir arkadaşım varmış derdi. Zaten takılıp kaldığı yer burası değildi. Aile saadetin için lafına takılmıştı. Tekrar tekrar kendine döndüğünde gayet mutlu bir evliliği vardı. Zor günler geçirmedi mi geçirmişti ama çoook uzun yılları kapsamıyordu. Sonra tekrar dalıp gitti. Paylaşımda bulunduğu o arkadaşına döndü. Ona dair daha öncede böyle kızgınlıklar yaşadığını hatırladı. Bu kızgınlıkların sonucunda ilişkisine bir mesafe ve bu mesafenin sınırlarının olması gerektiği düşüncesini hatırladı. Bunu uygulamaya koymuştu zaten. O ve ben farklıyız, bu farklılıklar beni yıpratıyor. Onunla paylaştığım her paylaşım sonunda bu sen de kalsın diye tembihte mi bulunmalı idim. Ama bu çok yorucu idi. Birden kafasında şimşekler çaktı. Bu benimle ilgili bir davranış, tutum değil. Bu onunla ilgili. Çünkü ben ilişkilerimde kabul görmeye, takdir etmeye, güvenmeye ve güvenilir olmaya önem veriyorum. İlişkide bulunduğum herkese de bunu sunmaya çalışıyorum. Karşıdaki bunları bana sunamıyorsa onu suçlayamam. Belki de o ilişkilerde başka şeylere önem veriyordur. Yine de iyi ki onunla arama mesafe koymayı başarabilmişim. Böylece kendimi üzmekten kurtarmış oldum. Mesafe koyarak ilişkimi koparmadım sadece sınırlarımı net bir şekilde belirledim. Gözleri tebessümle daldı ve işine devam etti.
İnsan sosyal yönü olan bir varlık. Konuşmak ve temas kurma ihtiyacımız var. Ama bu tarz bizi üzen kıran durumlarda yeniden ilişkiyi gözden geçirmek bizi rahatlatabilir. Çünkü karşımızdaki insanın davranışlarını kontrol edebilme durumumuz yok. Belki bir süre ilişkide pause düğmesine basmak rahatlamak için ve yeniden gözden geçirmek için iyi gelebilir. İlişkilerde keskin sınırlar koyup koparmak değil mesafe koyarak devam etmek insan için daha rahatlatıcı olabilir. İlişkide net olmak ve ne istediğimizi açıklıkla ifade etmek iyi olacaktır. Her ilişkide farklılıklar var bununla beraber ortak alanlarımız da var. Mesafe koymak farklılıklarla uğraşıp onları değiştirmeye çalışmak yerine ortak noktalarımıza yatırım yapmaya karar verebilmektir. Bütün çabalara rağmen hala rahatsızlık veren durumlar devam ediyorsa o zaman akışına bırakmak nasıl olur acaba?
Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için…
Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için…
Bazen, ağlamak gerekir açılmak için…
Bazen, anmak gerekir anılmak için…
Bazen de susmak gerekir duymak için…Şems-i Tebrizi