BEBEK PSİKOLOJİSİ VE BAĞLANMA PROBLEMLERİ
Yazar Afife Selvitopu • Psikolog • 27 Nisan 2017 • Yorumlar:
Bağlanma, henüz bir kadının hamilelik sırasında doğmamış çocuğu ile ilgili düşünceleri ve hayalleri ile başlar.
Bebeğiniz ile kurduğunuz yakınlık bağlarını, nasıl kurduğunuz önemlidir ve bu bağı oluşturan değişkenler, kendi tarihçenize ve deneyimlerinize bağlıdır.
Bağlanma türünüzü anlayabilmek için kendinize şu soruları sormanız sizin için aydınlatıcı olabilir..
Hamileliğe gereğinden az ilgili görünen bir anne miydiniz?
Kendinize nasıl annelik yaklaşımlarında bulunulduğu şu gün için çok da önemli değilmiş gibi gelir?
Ya da anneniz ile ilişkiniz aşırı sıkı, bebeğinizle de aynı şekilde hiç kucağınızdan indirmek istemeyen bir anne misiniz?
Sosyal yaşamınızda birincil ilişkilere kendinizi hiç düşünmeden attığınız olur mu?
Bir diğer grup olarak da annenizle ilişkiyi istersiniz fakat ölçülü biçimde,bebeğinizle de aynı şekilde..
Hep bir uygun mesafe olmalı… Hangisi size daha yakın geliyor?
Bu soruya cevap aramayı başlatarak aslında daha farkındalıklı bir sürece adım atmış oluyoruz.
Peki, çocuğunuz nasıl bir çocuk?
Bir yaşının sonlarına doğru çocuk iç dünyasını inşa etmeye başlar. İki ve üçüncü yılında dil gelişiminin de oluşmasıyla bunu daha etkili bir şekilde gerçekleştirmeye çalışır.
Çocukların ayrılma ve birleşme anındaki tepkilerine bakarak fikir edinebiliriz..
Siz odadan çıktığınızda hafif kederlenir, biraz endişelenir, tekrar odaya geldiğinizde size yaklaşır ve rahatlar mı?
Odadan çıktığınızda çok yoğun tepki verir, siz tekrar odaya döndüğünüzde de huzura kavuşamaz mı?
Yaklaşmak ister ama yaklaşınca da huzursuzlanır, tekrar uzaklaşır mı?
Soğuk davranır, oyuncaklarıyla oynamaya devam eder, kucağa alınınca da diklenir mi?
Bu gözlem aslında hayatın tüm alanında çocuğunuzla ilişkinizin ipuçlarını verir.
Annenin hissi genelde; ne yapsam yaranamıyorum, derdi huzursuzluk çıkartmak gibi, zor bir çocuğum var düşünceleriyle birleşir.
Baş edilmesi zor hale gelir.
Çözümü ertelemekte, büyüyünce geçer belki ye sığınmakta, diğer ebeveynin küçüklüğüne benzeterek topu taça çıkarmakta bulabilir. Oysaki kişilik örüntüsünün temellerini oluşturan bağlanma problemleri ömür boyu yaşına ve rolüne uygun biçimde her yakın ilişki de kendini tekrar eder.
Bağlanma bozuklukları alanında ki çalışmalarımız da sürekli tekrar eden bozuk örüntü tespit edilip çözümlenir ve yerine otomatik değil de farkındalıkla sarmalanmış sağlıklı davranışlar kazandırma amaçlanır.