Beden Algı Bozukluğu
Yazar Damla Kankaya • Psikolog • 8 Nisan 2021 • Yorumlar:
Beden Algı Bozukluğunda şu soruların akıldan geçmesi dikkat çekmektedir: Acaba dışarıdan nasıl görünüyorum? İnsanlar bana baktığında şişman bir insan mı görüyorlar? Kendi cinsiyetimin fiziksel durumunu göstermiyor muyum? İnsanlardan fiziksel bozukluğumu saklamalı mıyım? Bu sorulara olumlu yanıt veriyorsanız beden algı sürecinizi bir daha gözden geçirmeniz gerebilir.
İnsanların varoluştan beri sahip olmak istediği bir vücut şekli ve görünümü vardır. Bu istek zamanın ve kültürün değişimlerine göre şekil almaktadır. 19. yüzyılda insanlar daha güce dayalı bir görüntüye sahip olmak isterken 21. yüzyılda kızlar barbie bebek görünüme sahip olmayı normal karşılarken diğer vücut görünümlerini kusurlu olarak algılayabilmektedir. Erkekler ise kaslı ve sporcu yapıya sahip olma düşüncesinin aksini normalitenin dışı olarak algılayabilmektedir. Bu beden görünümü ve beden algısı arasındaki farkın artması insanlarda tatminsizliğe sebep olabilmektedir. Tatminsizlik derecesi arttıkça günlük hayatın işlevlerini zedeleyen problemler ortaya çıkabilmektedir. Bu durumun ilerlemiş ve şiddetli hali bozukluk olarak tanımlanabilir.
Beden Algı Bozukluğu kişinin sahip olmadığı veya minimal derecede sahip olduğu bedensel kusurunu olduğundan fazla görmesi bunu takıntı haline getirip düşüncelerinde bunu yaşaması ve bu kusura ilişkin aşırı endişeye bağlı sıkıntı duyması olarak tanımlanabilir ve bu takıntılı düşünce sonucunda kişiler sahip olduğunu düşündükleri kusurlarını örtmek için estetik operasyon geçirme, sosyal izolasyon yaşama gibi çeşitli davranışlar sergileyebilmektedir.
Beden Algı Bozukluğunun DSM-5’e Göre Tanı Ölçütler
· Dış görünümünde, başkalarınca gözlenebilir olmayan ya da başkalarınca önemsenmeyecek, bir veya birden çok kusur ya da özür algılama düşünceleri ile uğraşıp durma
· Kişi bu bozukluğun gidişi sırasında bir zaman, dış görünüşüyle ilişkili kaygılarından ötürü tekrarlayan davranışlarda (aynaya bakıp durma, aşırı boyanma, derisini yolma gibi) ya da zihinsel eylemlerde (dış görünümünü başkalarıyla karşılaştırma gibi) bulunur.
· Bu düşünsel uğraşlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilişkili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
· Dış görünümle ilgili bu düşünsel uğraşılar, bir yeme bozukluğu için tanı ölçütlerini karşılayan belirtileri olan kişide, vücut yağı ya da ağırlığı ile ilgili kaygılarla daha iyi açıklanamaz.
Beden Algısı Bozukluğunun sebepleri tam olarak bilinmemekle beraber biyolojik, genetik ve sosyokültürel faktörlerin etkili olduğu belirlenmiştir. Nöropsikolojik testler ve beyin görüntüleme yolları ile yüzle ilişkili görüntüler, fronto-striatal ve temporoparietal-oksipital gibi duygusal bilgi işleme sürecinde etkili bölgelerin BDB de etkili olduğu vurgulanmıştır (12). Bu hastaların birinci derece yakınlarda hastalığın 4 kat fazla görülmesi genetik sebeplerin varlığını kuvvetlendirmektedir (11). Genel olarak 18-24 yaş arasında görülen bu bozuklukta kadınlar ciltlerine, kalçalarına, göğüslerine ve bacaklarına odaklanma eğilimindeyken, erkeklerin boylarına, penis boylarına veya vücut kıllarına odaklanma olasılığı daha yüksektir. Bazı erkekler, vücutlarının küçük veya yeterince kaslı olmadığı endişesinden muzdariptir. Ortalama olarak BDD`li kişiler, görünüşlerini günde 3 ila 8 saat düşünürler. Ayrıca OKB`si olan insanlar gibi, BDD`si olan kişiler de kendilerini belirli davranışlarda bulunmaya mecbur bulurlar. BDD`de en yaygın kompulsif davranışlar şunları içerir:
-Aynadaki görünüşlerini kontrol etmek
-Görünüşlerini diğer insanlarınkiyle karşılaştırarak
-Başkalarından görünüşleri hakkında güvence istemek
-Veya görünüşlerini değiştirmek veya vücut bölgelerini kamufle etmek için stratejiler kullanmak (tımar etmek, bronzlaşmak, egzersiz yapmak, kıyafet değiştirmek ve makyaj yapmak)
BDB tanısı almış kişilerin birçoğu saatlerini görünüşlerini kontrol etmekle geçirirken, bazıları aynalardan, yansıtıcı yüzeylerden veya parlak ışıklardan kaçınarak algılanan kusurlarının hatırlatılmasından kaçınmaya çalışır. Görünüşle meşguliyet, mesleki ve sosyal işlevselliğin birçok yönüne etki edebilir ve sekteye uğratabilir. Bozukluğu olan kişilerin yaklaşık yüzde 40`ı profesyonel mesleklerini yapmakta ve günlük hayatlarına devam etmekte zorlanıyorlar.
Bilişsel yeniden yapılandırmada hastaların görünüşleri ile ilgili inançların düzeltilmesine odaklanılır ve bunun devamında kompulsif eylemler ve kişinin güvenlik sağlayıcı davranışlarının azaltılması hedeflenir. İlaçla yapılan tedavi yönteminde ise Serotonin geri alım inhibitörleri ile başlanıp bozukluğun derecesine göre antidepresanlar kullanılabilir. Tedavi sürecindeki kritik noktalardan biri de ilaç tedavisi ve psikoterapinin beraber uygulanmasıdır. Aksi halde gelişim kat etmek zorlaşır ve bir noktada yarım kalabilir.