Bel Fıtığı Ameliyatları & Ameliyat Korkusu & Tekrar Ameliyat Olmam Gerekebilir mi?
Yazar Semih Keskil • Beyin Ve Sinir Cerrahı • 26 Haziran 2018 • Yorumlar:
Bel Fıtığı Ameliyatları: Bel fıtığında hangi ameliyatın gerekeceğine sizi tedavi edecek olan cerrah karar verecektir. Ancak hemen daima ilk basamakta halk arasında “İğne Tedavisi” denen ve doktorlar arasında da “Ağrı Tedavisi, Algoloji Tedavileri” denen; kimi zaman kısacık ve çok ince iğnelerle cildinize verilen, kimi zaman da daha uzun iğnelerle kaslarınıza ve eklemlerinize verilen ilaçlarla yapılan tedaviler yer alır. Bunların yeterli olmadığı durumlarda halk arasında “Kansız Ameliyat, Kapalı Ameliyat” denen ve doktorlar arasında da “Minimal Girişimsel Ameliyat” denen, ciltte göze görünmeyecek denli küçük deliklerden girilerek; narkoz uygulamadan ve düşük riskle yapılabilen ameliyatlara sıra gelir.
Söz konusu yöntemlerle şikayetleri tedavi edilemeyen hastalarda ise, açık cerrahiler yani narkoz altında ve hastanın derisi kesilerek yapılan ciddi ameliyatlara gerek duyulabilir. Bunlar çok düşük denebilecek risklerle yapılan “Mikrocerrahi”, yani hastanın cildindeki çok küçük kesilerden girilerek yapılan ameliyatlardan; halk arasında “Platin Ameliyatı”, doktorlar arasında ise “Enstrümentasyon” denen ve ağrılı omurga kemiklerinin birbirine kaynatılarak ağrının durdurulması esasına dayanan çok daha ciddi ameliyatlara kadar değişebilir. Son yıllarda, ülkemizde de halk arasında “Protez Ameliyatı”, doktorlar arasında da “Hareket Koruyucu Cerrahi” adı verilen ve omurgalara konan cihazların bir miktar harekete izin vererek; genç yaştaki insanların aktif hayatına engel olmayan ve daha ileriki yaşlarda ekstra sorunlar çıkmasını önleyen bir ameliyat türü de yapılabilmektedir.
Ameliyat Korkusu: Ameliyat olmaktan mu korkuyorsunuz? Çok normal. Tabii ki korkacaksınız. Eminim annenizden babanızdan, hatta dedenizden ne hikayeler dinlemişsinizdir. O devirlerde gerçekten de ameliyat korkusu hala insanların hayatta kalmasını sağlayan bir korkuydu, aynı ilk çağlardaki gibi. Modern hastanelerin ve ameliyathanelerin olmadığı dönemlerde, doğru dürüst narkoz tekniklerinin henüz geliştirilmemiş olduğu dönemlerde, antibiyotikler daha keşfedilmemişken, hatta daha elektrik ışığı bile yokken ameliyatlar yapılıyordu. İnsanlar ameliyata girerken vasiyetlerini yazıp, herkesle helalleşip giriyorlardı.
Ama artık 21. yüzyılda yaşıyoruz. Çevrenize bir bakın, göreceksiniz. Artık böyle tarihi önemi olan bir korkuyu kenara bırakmak gerek. Artık ameliyat korkusu, karanlık korkusu kadar eski ve anlamsız bir korku. Pek çok ameliyat neredeyse sıfıra yakın bir riskle yapılabiliyor. Üstelik belki diğer pek çok alanlardakinin aksine, tıpta; özelikle de beyin cerrahisinde Türkiye bilimsel alanda beşinci, altıncı sıralarda yer alıyor. İnsanlar Avrupa ülkelerinden gelip bize ameliyat oluyorlar.
Bu yüzden, gayet doğal bir duygu olan ameliyat korkunuz üzerine oynayan kötü niyetli kişilerin tuzağına düşmeyin. Size “Aman sakın ha ameliyat olmayın!” diyen kişilere, özellikle de bu kişiler eğer doktorsa; söz konusu ameliyatı yapıp yapamadıklarını sorun. Acaba “Ameliyat olmayın” derken, aslında “Ben bu ameliyatı yapamam” mı diyorlar? Acaba bir yetersizliklerini açığı vurmakta zorlanıyor olabilirler mi? Böyle bir sakıncadan bahseden, gerçekten tecrübeli bir cerrah, özellikle de yaptığı ameliyatlarla tanınan bir akademisyen ise ancak o zaman söylediğini ciddiye alın...
Tekrar Ameliyat Olmam Gerekebilir mi: Evet, böyle bir ihtimal gerçekten de var. Birincisi, eğer cerrahınızın ameliyattan sonra sizden mutlaka uymanızı istediği kuralları hiçe sayarsanız, ameliyatınızın başarılı olma şansını sıfırlayabilirsiniz ve tekrar ameliyat olmanız gerekir. Buna doktorlar “Rekürrens” derler. İkincisi, ameliyat sonrası gerekli önlemleri alıp yaşam tarzınızı doğru yola çevirmezseniz, ameliyat olduğunuz bölgeye komşu olan organlarda benzer bir sorun ortaya çıkabilir; yani mesela ameliyat edilen diskinize koşu olan disk te fıtıklaşabilir. Değil mi ki sırada bekleyen boynunuzda 7, sırtınızda 12 ve belinizde 5 diskiniz var. Buna doktorlar “Komşu Segment Hastalığı” derler.
Üçüncüsü, bazı hastalıklar doğaları gereği tekrarlama eğilimindedirler, yani alınan tüm önlemlere karşın yine ameliyat olmanız gerekebilir, örneğin bazı beyin tümörlerinde üst üste 3-4 kez ameliyat olmak durumunda kalabilirsiniz. Buna da doktorlar “Rekürrens” derler. Dördüncü ihtimal de, cerrahınız kimi zaman ameliyat sırasında karşılaştığı bir tersliğe bağlı olarak; kimi zaman da önceden planlanmış olarak ameliyatı bir noktaya kadar yapıp, kalan kısmını daha sonra ve daha uygun bir zamanda yapmaya karar verebilir. Buna doktorlar kendi aralarında “Rezidü” derler. Bu karar tabii ki keyfi değil, hastanın sağlığını korumak amacıyla alınan bir karardır.