"Ben Söylemeden O Anlasın" Yanılgısı

Yazar Merve Balcı Çom • 30 Ekim 2023 • Yorumlar:

İnsanlar tarafından anlaşılma isteği hepimiz için en temel huzur kaynaklarından biridir. Arkadaşlarımız, ailemiz, eşimiz, sevgilimiz, çocuklarımız ve iletişim halinde olduğumuz diğer tüm insanlar tarafından anlaşılma ihtiyacı duyarız. Karşımızdaki kişiyi anlamanın ve onun tarafından anlaşılmanın ilk adımı kurulan doğru iletişimdir. İnsanlar ile kurduğumuz sözlü ve bedensel iletişim bizim aktarmak istediğimiz mesajı karşı tarafa iletmeye yönelik hizmet etmelidir. “Hizmet etmelidir” diyoruz çünkü bazen kurulan yanlış iletişim veya bizim aktarmak istediğimizden çok daha farklı mesajlar iletebilir. Bazen de yanlış iletişim kurmanın ötesinde iletişimsizlik yolunu tercih ederiz ve bu tercihin hatalı olduğunun farkında olmadan karşı taraftan bir dönüt bekleriz. Eğer karşımızdaki kişiden bir yanıt ve dönüş beklentimiz var ise bu beklentinin karşılanmasının ilk koşulu karşı tarafı bundan haberdar etmektir.

Başka bir açıdan bakacak olursak, sağlıklı bir sosyal veya romantik ilişki kurmanın en önemli bileşenlerinden biri yaşanılan ilişkiden doyum alma düzeyidir. Bu doyumu besleyen ve geliştiren faktörler ise sevgi, aşk, psikolojik ihtiyaçların karşılanması, karşılıklı gelişen bağlılık duygusu, problem çözme becerileri olarak sıralanabilir. İlişkilerdeki doyumumuzu etkileyen bir diğer faktör ise sahip olduğumuz gerçekçi (veya akılcı) olmayan beklentilerimizdir. Yapılan pek çok araştırma, romantik ilişkilerinde sorun yaşayan kişilerin büyük çoğunluğunun ilişkilerine dair gerçekçi olmayan beklentilere sahip olduğunu gözler önüne sermiştir.

Yapılan bir araştırmada insanların benlik saygısı düzeyleri arttıkça, problem odaklı başa çıkma davranışlarının da arttığı bulunmuştur. Bununla beraber, insanların akılcı olmayan inanç düzeyleri arttıkça, problem odaklı başa çıkma davranışının da azaldığını görülmüştür (Hamarta, Arslan, Saygın & Özyeşil, 2009). Akılcı inançlarımız mantıklı, esnek ve gerçeklik ile uyumlu iken; akılcı olmayan inançlarımız ise mantıksız, sabit, değişmez ve gerçeklik ile bağdaşmayan düşünceler olarak ifade edilebilir. Akılcı olmayan inançların negatif sonuçlarına baktığımızda, insanlar sağlıksız duygulara, fonksiyonel olmayan davranışlara ve psikolojik rahatsızlıklara sürüklenebilirler (Ellis, 1994). Akılcı olmayan inançları sekiz alt başlıkta ele almak mümkündür; onay ihtiyacı, yüksek beklentiler, suçlama eğilimi, duygusal sorumsuzluk, aşırı kaygı, bağımlı olma, çaresizlik ve mükemmeliyetçilik. Burada bahsi geçen yüksek beklentiler hem kişinin kendisiyle ilgili sahip olduğu hem de başkalarına yönelik sahip olduğu beklentileri kapsamaktadır. Daha önce dile getirmediğimiz beklenti ve taleplerimizin başkaları tarafından anlaşılması ve buna göre harekete geçilmesini beklemek de yüksek beklentiler kapsamına girmektedir.

İkili ilişkilerin kalitesine etki eden bir diğer önemli faktöre ise kişinin bilişsel çarpıtmalara sahip olma durumudur. Bilişsel çarpıtmalar düşünme biçimimizi ve karar alma sürecimizi etkileyen, yaşadığımız olaylara yüklediğimiz anlamları ve bunlarla ilgili yaptığımız yorumları biçimlendiren hatalı bilgi işleme ve yanlı çıkarımsamalar olarak tanımlanabilir. Temelde 10 farklı bilişsel çarpıtma türü mevcuttur. Burns (1999) bunları; iki uçlu (ya hep ya hiç biçiminde) düşünme, aşırı genelleme, zihinsel filtreleme, olumluyu azımsama veya yok sayma, zihin okuma, felaketleştirme, duygudan sonuca ulaşma, zorunluluk ifadeleri (…-meli, …-malı), etiketleme, kişiselleştirme olarak listelemiştir.

Bir bakışınızdan, bir hareketinizden, konuyla ilintili olmayan bir cümle veya kelimenizden karşınızdaki kişinin sizi anlayıp harekete geçmesini dilemek gerçekçi olmayan bir beklentidir. Bu kişiyi ne kadar uzun yıllardır tanıyor olursanız olun, ne denli çok duygusal ve sosyal paylaşım yapmış olursanız olun bu gerçeği değiştirmemektedir. Unutmayın ki karşımızdaki insandan anlık olarak zihnimizi okumasını ve ona göre bir tutum sergilemesini beklemek bir bilişsel çarpıtmadırı, hatalı bir düşünce yapısıdır. Beklentiler ancak ve ancak dile getirildiği sürece yanıt alacağınızdan emin olabilirsiniz. Bu yanıt pozitif veya negatif olabilir, en nihayetinde beklentinizin hiç görülmemesi veya anlaşılmaması ihtimalini ortadan kaldırmış olursunuz.

“Ben söyledikten sonra hiçbir anlamı yok ki!” Hayır, tam aksine, asıl siz söylediğinizde anlam buluyor düşündüğünüz her şey. Kelimelerinizi cesurca kullanın, onları kendinize saklamanız size bir tasarruf sağlamayacaktır. Fakat karşı tarafa hepsini sözel olarak aktardığınızda aranızdaki iletişim başlayacak ve ilişkiniz inşaa olacak ve gelişecektir.

Kaynakça:

Burns, D. (1999). The feeling good handbook. New York: Plume.

Ellis, A. (1994). Reason and emotion in psychotherapy: A comprehensive method of treating human disturbances. New York: Birch Lane Press.

Hamarta, E. , Arslan, C. , Saygın, Y. & Özyeşil, Z. (2009). Benlik Saygısı ve Akılcı Olmayan İnançlar Bakımından Üniversite Öğrencilerinin Stresle Başaçıkma Yaklaşımlarının Analizi . Değerler Eğitimi Dergisi , 7 (18) , 25-42 .

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Merve Balcı Çom Psikoloji, Aile Danışmanlığı Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)